Ellerinden kayıp gitmesine müsade edemezdi. Kararlıydı Hatice'yi ikna edecek tedavi görmesini sağlayacaktı. Zehra Kadir'e bakmayı kabul etmişti hem.
Günler haftaları kovaladı ama Ali bir türlü konuyu açamadı Hatice'ye. Sonuçta rıza önemliydi ellerini bağlar götürürdü oysa. Geceler gündüze gündüzleri geceye karışmış çıkış yolu bulamamıştı.
" Ali'm ben oduna gidiyorum."
Ali, keyifsiz moralsiz oturmuş düşünüyordu kukuman kuşu gibi. " tamam Hatice sen git, yanına Esma'yı ya da zehrayı al. Bacağım iyi değil gelemiyorum ben."
Hatice de Ali de bir tuhaflık seziyordu ama söylemeyeceğini bildiği için sormuyordu. Nasılsa derdi zamanı gelince.
Çıktığı yokuşun başında Ali'nin üvey kardeşi Kemal'i gördü. Kemal, biraz patavatsızdı.
" yenge, abim tarlayı satıyor. Haberin var mı ?"
Yüzünde çirkin bir gülümsemeyle bıyık altından bir şeyler geveledi. Hatice kendisiyle uğraştığını düşündüğü umursamadı. " hatce sen uyma şu uğursuza, yoluna git. Konuşsun sen boşver." Tekrarladı Kemal; " yenge duydum ki Recep abim para almış şöförden. Eeee tabi yoksa nasıl daire alacaktı şehirden."
Hatice birden durdu. Geriye doğru geldi Kemal'in oturduğu kütüğe baltayı vurdu;" ne dedin sen, bir daha söyle. Baltaya bakarak söyle."
Kemal yerinden doğruldu;" sen delisin, şu baltayı boynuma vuracağını da iyi bilirim. Yalanım yok, git recebe sor. Kan parası aldı mı alamadı mı, hem adam bir ay yattı çıktı. Geçenlerde ilçenin haftasında gördüm tezgah açmıştı. Ohoooo arkadandan daha ne işler çevirdi o Recep abin. Sen hastaymışsın para lazımmış. Ali abim de anama babasından kalan yeri satacak hem de yarı fiyatına. Eeee senin şimdi bundan da haberin yoktur. "
Sanki düğünü varmışcasına neşelendi Kemal, içindekilerini anlatınca. Hatice ise darmadağın olmuş, duydukları onu elektrik çarpmışa döndürmüştü. Eşeğin ipini bırakıp baltayla Receb'in evine koyuldu. Yokuş aşağı koşarken, Kemal arkadan bağırdı;"Zehra yenge kapıyı açma Hatice sizi kesmeye geliyor. " Hem gülüyor hem de söyleniyordu.
Hatice balta elinde kapıya dayandı;" Zehra, Zehra açın kapıyı. Recep nerde çıkın dışarı. Hesap vereceksiniz bana. Nerdesiniz, Kemal'in anlattıkları doğru mu? Çıksanıza dışarı yoksa yaracağım baltayla kapıyı. "
Zehra ne olduğuna anlam verememiş, tarladan eteğine topladığı fasulye ile yola çıkmıştı. Hatice'nin telaşını anlayamadı. " ne oldu Hatice yine ne oldu? Allah aşkına bir günümü sakin geçiremeyecek miyim ben ya. Ha söyle ne oldu yine kim ne dedi de doldun böyle. "
Hatice balta elinde zehraya doğru yürüyünce, Zehra korkudan eteğindeki fasulyeleri yere dökmüş halde, Esma'ya seslendi;" Esma babanı çağır amcanı bul bu kadın bugün beni keser."
Esma babasının dükkanına koştu, hatice zehraya.
Zehrayı yere yatırdı ve baltayı boynuna dayadı;" siz oğlumun canına para biçtiniz öyle mi, söyle ne kadar aldınız. Söyle çabuk kaça sattınız namusumuzu. Söylesene senin o şerefsiz kocan ne yaptı. Nasıl kardeşsiniz siz. Nasıl inandık size." Hatice bastırdıkça Zehra'nın kolları acımış, Zehra bağırsa da Hatice öfkesinden kimseyi duymamıştı. Komşular zat zor kaldırdılar Hatice'yi Zehra'nın üzerinden. Zehra komşuların arkasına sığınmış, Hatice ise hırsını alamamış ha bire baltasını sallıyordu;" Hatice dur bi sakin ol. Kim ne dedi ne anlattı. Bir nefes al sakince anlat. Yalandır o, vallahi bak Allah şahit olsun ben para falan görmedim. "
"Kemal dedi bana. Ev almışsınız ilçeden. Nerde senin o şerefsiz kocan. Asıl onu kesicem ben. "
Yolunu Receb'in dükkanına çevirdi Hatice. Tam çıkarken patika yoldan Receb'i gördü. Bu sefer Receb'in boynuna dayadı baltayı. " konuş kansız herif. Nasıl yaptınız bize bunu. Ne istediniz benim yuvamdan. Ne demek para almak ha. Ne demek, benim namusuma göz dikmek. Öldürecem seni bugün burda. Sen nasıl bir insanmışsın. Sen kardeş değil kalleşsin. "
Birkaç adam kolundan tutup almak istedilerse de başaramadılar. " sakın yaklaşmayın. Vallahi de keserim. Bak dokunmayın sizi de doğrarım. Kızdırmayın daha fazla mahalleyi benzin döküp yakarım. Ben aklımı oynattım, kendi öz oğlumu zehirlemeye kalktım. Sen nasıl bir vicdansızmışsın. Allahım senin belanı versin. Senin de evladın var hiç mi düşünmedin onları."
Recep ne dese de faydasızdı, Hatice duymayacaktı. Ali, nefes nefese kalmış vaziyette; " Hatice'm güzelim sen ne yapıyorsun burda. Hiç sana yakışıyor mu bu hal. Sen aklı başında bir kadınsın. Yapma çiçeğim ne olur bırak şu elindekini. Gel birlikte soralım hesabını. Hadi papatya kokulum, hadi Gül yüzlüm bak beni de üzme. Beni kendime mahçup etme. "
" Ali' m evladımın kanını satmışlar Ali'm. Ben öldüm onlarda benim acımdan nemalanmışlar. Nasıl durayım desene bana. Namussuzlar."
" bak Gül yüzlüm bir sakin ol, bir dinleyelim. Belki Kemal bana olan öfkesinden bunu yaptı. Dur ne olur onları da dinleyelim. Kadirimin anası, cennet gözlüm hadi bırak ver bana elindekini."
Usulca kavradı bileğinden Hatice'nin, bir çırpıda yere düşürdü baltayı Ali. Hatice yere çöktü, cansız bacakları daha kaldırmadı. Ali ona o Ali'ye sarılarak ağladılar. Onlar ağladı mahalleli ağladı.
Recep kızarmış boynunu tutup; " ben para falan almadım. Kemal yalan söylüyordur. Nerde Kemal gelsin yüzleşelim. Kaç yıllık abine mi inanıyorsun yoksa düşmanına mı? Aşk olsun gelin hanım beni hem rezil ettin hem de küçük düşürdün. Bundan sonra sen sağ ben selamet. Çok koydu bana."
Tam kalabalıktan uzaklaşacaktı ki Kemal dikildi karşısına. Yüzünde o anlamsız ucube gülümseme ile ;" demek ben yalan söylüyorum hemi abi. Tamam ispatlayayım o zmAn. Geçen gün ilçenin haftasında tezgah açmış halde gördüm o adamı. Benden başka gören illa ki vardır aranızda."Bir kaç kişi kafasıyla onayladı Kemal'i. " sordum niye erken çıktın diye. Beş sene yatacaktı, öyle değil mi mahkeme öyle karar vermişti. Bilen var mı aranızda." Yine kalabalıktan Kemal'i onaylayan bakışlar. " eeee o Zaman nasıl oldu da bir ay içinde çıkmış bu adam. Nasıl oluyor da tezgah kurabiliyor. Ben diyeyim zaten o da aynısını dedi. Ağzından laf alayım diye abim bana demişti zaten çıkacağını dedim. Olanları anlattı yani dedi. Evet anlattı birkaç bir şey ama kimseye deme dedi. Recep benden aldığı parayı da iyi değerlendirmiş dedi. He ya uyanıktır benim abim dedim. Ali duysa ev aldığını ne yapar acaba dedi. Sahi ne kadar aldığı ev sen biliyo musun dedim, 400 bin aldı benden dedi.
Şimdi söyle bakalım abi ilçedeki Erdal marketin üstündeki üçüncü kat senin mi değil mi?"
Recep kızarmış morarmış yok mok dese de, inandırıcı bir cümle çıkmamıştı ağzından. Etraftan biri de yangını körükler gibi;" he ya ben de duydum bu dedikoduyu. Geçen de çarşıda fırıncı Memet dediydi bana. Recep güzel bir daire aldı dayadı döşedi. Paranın kaynağı nerden geliyo acaba diye."
Hatice'nin gözü dönmüş, elindeki baltayı Receb'in anlana doğru atmıştı. Ucuz kurtulsa da Recep kaşının kenarını koparmıştı balta.
Olduğu yere bayıldı Hatice, daha fazla kaldıramayınca. Komşular Hatice'yi eve götürmüş, Ali recebe dönmüş :" demek oğlumun kanı 400 bin etti he abi. Benim karım aklıyla cebelleşirken, elimdeki yavrumu annesine kurban etmeyeyim derken, babamın bana yadigarı tarlayı satmayı düşünürken, sen benim yavrumun kanıyla daire aldın koltuk aldın hemi abi. Bundan sonra ne sen benim Abimsin ne de ben senin kardeşinim. Öksüzdüm şimdi yetimim. Bundan sonra ne ölün ölüme ne dirin dirime. Sakın bir daha karşıma çıkma, ben Hatice'ye benzemem o baltayı alnının ortasına diye geçiririm. Yüzüne tükürürdüm, eğer yüzün olsaydı. Sen bana hakkını helal etme, çünkü ben etmiyorum."
Elindeki değneğe var gücünü yükledi Ali, yorgun bedenini bir ayak tartamıyordu artık. Yürüdü Hatice'sine doğru...
" niye yaptın bunu Recep, değdi mi bu rezilliğe. Hem bugün ölseydin. Ne yapardım ben üç çocukla bir başıma. "
" Şahin geldi. Eğer şikayeti geri çekerseniz şu kadar para veririm dedi. Ali yanaşmadı bile adliyede öldürüyodu adamı. Sonra bana geldi, öyle dedi böyle dedi, aldım bende. O zaman mantıklı gelmişti. İşlerini görürüm diye düşündüm. Ne bileyim bu hale geleceğini, düşünemedim işte. Kadın sende gelme üstüme. Darlama beni."
Zehra hem gururu hem de onuru yerle bir olmuş halde ;" yazık sana. Ben seni böyle tanımıyordum. Demek günün birinde senin evladına da bir şey olsa, ondan da faydalanacaksın öyle mi Recep. Tövbe et Allah'a, tövbe et Allah kabul etsin. Yoksa bizim ne bu dünyada ne öteki dünyada yatacak yerimiz de yok barınacak yerimiz de. Dua et de acısı üç evladından da çıkmasın."
Esma nişanlıydı, düğün hazırlıkları yapıyordu, bu olay iplerin tamamen kopmasına hatta nişanın atılmasına kadar gidecekti. Öyle ki Kadir bunu asla unutmayacak annesinin yarım bıraktığı işi kendisi tamamlayacaktı.
Bekçilik yaptığı sırada almıştı o tüfeği Ali. Yunus da olunca çocuklar merak eder kurcalarlar diye yatakların altına saklamıştı. Bilseydi olacakları yakar, yok ederdi.
Annesinin gece boyu sayıklamasına, ateşinin çıkmasına ve sinirden krize girmesine o kadar içerlemişti ki Kadir, babasının tüfeğini boynuna astı düştü yola. Ali'nin beş dakikalık gaflet uykusu, geri dönülmeyecek yola sokacaktı onları.
Kapı çaldı gece vakti, koştu Zehra acaba Hatice bir şey mi yaptı, düşüncesiyle. Kapıyı açtı Kadir'i gördü;" yengem bir şey mi oldu, annen iyi mi. "
" annem uyuyor yenge amcanı çağırır mısın bir şey diyecem. "
Seslendi Zehra hiçbir şeyden habersiz. Recep, Uykulu haliyle gözünü ovuştura ovuştura geldi kapıya. " ne oldu Aslan parçası hayırdır de bakayım."
" amca, Yunus öldükten sonra annem bana eskisi gibi sarılmadı biliyor musun. Eskisi gibi pamuk oğlum diyerek de öpmedi. Ekmek arasına pekmez sürüp çantama koymadı. Beni yıkamadı bile. Biliyor musun amca hep beni suçladı,"oğlumu sen öldürdün" bile dedi. Annem eskisi gibi beni sevsin diye ölmeyi bile istedim. Hatta geçenlerde zehirlemiş annem beni. Doktor amca babama anlattı, orda duydum. Sırf annemi tutuklamasınlar diye yalan söyledim. Bu gece annem babama " Ali'm sen olmasaydın onu ben öldürürdüm. Gözümün önüne Kadirim geldi, işkence çekmekten gün yüzü görmedi yavrum. Receb'i öldürürsem belki Kadir'e olan kinim yumuşar diye düşündüm. Ama yapamadım, sen vardın." dedi. Biliyor musun sen ölürsen annem beni eskisi gibi sever belki. "
Tüfeği amcasına doğrulttu Kadir, Recep dur yapma desede bastı tetiğe. Gecenin sessizliğini yardı kurşun sesleri.
Ali uykudan fırlayarak " allahım Hatice" dese de, koridorda Ali Hatice'ye Hatice Ali'ye baktı. Sonra eksik olanın Kadir olduğunu anladılar.
" allahım aklıma geleni yapmamış olsun ne olur. " Ali koştu tüfeğin yerine baktı, tüfeği yerinde bulamadı.
" Rabbim ne olur bana bir kere daha evlAt acısı yaşatma. Bu sefer ben kendimi öldürürüm. "
Hatice yalın ayak koştu sesin geldiği yöne, Ali seke seke ilerledi ağzında tek cümle ile ; " Rabbim, hasretime bir hasret daha ekleme, bize bağışla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince, çizgi bir yol.
Ficção Geral.. İki dağ arasında ince, çizgi bir yol. Bilmiyor, çünkü yangının sebebi kendisi. .. Ardına baktı, yola çıktığı yerle vardığı nokta arasında bir ömür vardı sanki. Sahi kaç milyon adıma denk gelir kalp atışları. Kaç insan dayanabilir yırtılan ayaklar...