12.Bölüm ❇ Yalan

1.4K 62 29
                                    

Violetta'dan;

[León Gelmeden Önce]

Karşımda duran adama boş boş baktım. Yeğen ne ya? Benim yeğenim yoktu ki. Ama ablam vardı... Bu bebek onun bebeğiyse, ablam neredeydi?

"Ablam nerede?" Adam ağlamaya başlayan bebeği salladı kucağında. Yaptığımın ne kadar kaba bir davranış olduğunu anlayınca yer açtım ve onları içeriye buyur ettim. Bir an önce ablamın nerede olduğunu öğrenmek, onun yanına gidip ona sımsıkı sarılmak istiyordum. Nasıl da özlemiştim onu... Canım...

Bebeği koltuğa yatırdı adam. Uyuduğundan emin olunca da, üstünü örtü. Çok iyiydi ona karşı. Sanki kendi bebeğiymiş gibi ayrılamıyordu yanından. İleride evlenirsem, onun gibi biriyle evleneceğimi not ettim aklıma. León gibi birisiyle evlenirsem hem defalarca kez aldatılmış hem de sevgisiz kalmış olurdum. Öküz. Şimdi bile aklımı işgal etmeyi başarabiliyordu.

Adamın konuşmasını beklerken, Camila geldi. Adama tuhaf tuhaf bakmayı ihmal etmeden yanıma oturdu. Kulağıma doğru, "Kim bu ya?" diye fısıldarken sesinin duyulmaması için ekstra uğraşmış gibiydi.

"Bilmiyorum," diye yanıtladım kısaca.

Adam bebeğe üç kez daha baktıktan sonra, "Variel öldü," dedi. O an kalbime bir şey saplanmış gibi hissettim. Başta inanmadığımı belirtecek olsam da, yapmadım. Bu adama tuhaf bir şekilde güveniyordum. Camila ve Federico'ya güvenmeyen ben, bu adama güveniyordum. Evet, aynen öyle. Böylesine acı çekeceğimi sanmazdım ama.

"Dinliyoruz." Benden cevap gelmeyince, görevi Camila devralmıştı. Duyacaklarım şimdiden kalbimin ritmini değiştirmişti. Bir de duyduğum anı düşünecek olursak, daha fazla değişim olacaktı. Eh, Violetta olmak bunu gerektiriyordu.

"Doğumda öldü. Vasiyet olarak, bebeği sana getirmemi istedi. İster inan, ister inanma. Ablan gerçekten öldü, Violetta. Sana da bir mektup bıraktı üstelik. Okumak ister misin?" Nefes almak benim için gittikçe zor bir hâle bürünmüştü. Aynı şey, bu adam için de geçerli gibi görünüyordu. Sanki hepsini anlatmasını istesem ağlayacaktı gibi.

"Nasıl olsa bir gün okuyacağım. Erken okumam bir şeyi kaybettirmez bana."

Adam cebinden bir zarf çıkartırken mırıldandı. Anlayabildiğim kadarıyla, "Ablan gibisin ufaklık," demişti. Benzetmesi hoşuma mı gitmişti sanki? Evet evet, gitti. Ablamdan başka kimseye benzemek istemiyordum ben. Biricik idolümdü o. Bir kez daha; canımdı...

Zarfı açıp yazılanları okudum. Bu kızın el yazısını dâhi özlemiştim yahu!

"Canım...

Çok özledim seni ama kendime, senin yanına dönmeyeceğimle ilgili söz verdim. Bir kez daha kendime verdiğim sözü tutamazsam ölürüm ki ben...

Aslında... galiba gerçekten öleceğim be prenses! İlerisi ile ilgili kötü hisler var içimde. Sanki bu bebek pek iyi gelmeyecekmiş gibi. Beni öldüreceğini de hissediyorum. Tamam, erken düşünüyor olabilirim -ki ben hep böyleyim, biliyorsun- ama gerçekten iyi hissetmiyorum.

Neyse, sana asıl anlatmam gerekenleri anlatmam lazım bir an önce. Yani, Arick gelmeden önce. Sana mektup yazmamam konusunda epeyi ısrarcıdır kendisi. Neden bilmiyorum, hep geçmişimden uzak tutmaya çalıştı beni. Belki de iyilik yapmaktı amacı. Bilemiyorum...

Gittikçe uzuyor asıl konuya giriş amacım. Bu sefer son, giriyoruz. Nokta.

Hep neden seni terk ettiğimi sorguladığını düşünmüşümdür. Tam dokuz ay, yedi gündür çıkmıyorsun aklımdan bir tanem.

✖ UZAK ✖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin