🔥6🔥

605 73 36
                                    

Hyunjin her tarafta Felix'i ararken telefonuna gelen bildirim sesiyle duraksadı. Gelen mesajı okuduğunda sinirinin bütün vücudunu ele geçirmesine engel olamadı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun LEE FELIX?!!"

Hyunjin yarışmanın yapılacağı alana geri döndüğünde Felix'in onlara ayrılan odada oturduğunu gördü.

"Sen. MANYAK MISIN?!"

"Hoş geldin Jinnie."

"Benden ne istiyorsun?"

"Beni dinlemeni."

"Yarışmadan sonra. Şimdi olmaz."

"Söz veriyor musun?"

"Ne?"

"Yarışmadan sonra beni dinleyeceğine. Söz veriyor musun?" Hyunjin, Felix'e cevap veremeden kapı açıldı ve prova sırasının onlara geldiğini söyleyen görevli kapıda belirdi.

Hyunjin derin bir nefes vererek ceketini düzeltti odadan çıkarken. Felix sessizce onu takip etmeye başladı. Hyunjin'in onu dinlemeyeceğini biliyordu. Ama pes etmeyecekti. Hyunjin'e kendisini affettirecekti.

🔥🔥🔥

Performansı bitiren Hyunjin ve Felix ışıkların sönmesini beklerken sahnede duruyorlardı. Hyunjin gözlerini seyirciden ayırmazken Felix gözlerini inatla Hyunjin'e dikmişti.

Sahne ışıkları sonunda kapandığında Hyunjin Felix'in bir şey demesini beklemeden sahneden indi. Felix arkasından ilerlemeye başladığında Hyunjin hızını arttırdı.

"Hyunjin bekle! Lütfen açıklamama izin ver Hyunjin! Seni seviyorum!" Hyunjin yavaşlayarak durduğunda Felix de birkaç adım uzağında durmuştu. Etraftaki herkes onlara bakıyordu ama ikisinin de umrunda değildi.

"Kes şunu Felix. Yaptığının hiçbir mantıklı açıklaması yok. Anlayamıyorum Felix. Neden bunu yaptığını anlayamıyorum. Beni kötü göstermek istediğini söylüyorsun. Sonra gelip beni sevdiğini, beni öpmekten pişman olmadığını söylüyorsun. Bu hiç mantıklı değil çilli. Hiç."

"Özür dilerim Hyunjin. Çok özür dilerim. Ama ciddiyim. Seni gerçekten seviyorum." Felix Hyunjin'in ellerini sıkıca tutarken Hyunjin gözlerindeki yaşları tutmak için üstün bir çaba sarf ediyordu.

Hyunjin ellerini Felix'in tutuşundan çekerek etrafındakilerin bakışları arasında alanı terk etmişti. Hesaba katmadığı şey ise Felix'in onu takip etmesiydi.

Hyunjin nereye gittiğini bilmiyordu, etrafında neler olduğunu bilmiyordu. Yaşlarla dolan gözleri etrafı görmesini engelliyordu. Hyunjin ne olduğunu fark ettiğinde çok geçti.

Yolun ortasında duruyordu. Üstüne doğru gelen otobüse rağmen haraket edemiyordu. Ta ki biri onu itip otobüsün önünden çekilmesine sebep olana kadar.

Bir süre öylece durarak kendine gelmeye çalıştı Hyunjin. Arkasını dönerek onu kimin ittiğine baktığında ise akmayı bekleyen yaşları daha fazla duramamıştı.

Felix kanlar içinde yerde uzanıyordu. Onun olması gereken yerde sevdiği kişi vardı. Yavaşça emekleyerek yanına yaklaştı Hyunjin. Bir eliyle Felix'in elini kavrarken diğer eliyle saçını okşamaya başlamıştı.

Başına toplanan insanları, gelen ambulans ve polisi, hastaneye ulaşmalarını, hiçbir şeyi algılayamıyordu Hyunjin. Aklında olan tek şey Felix'in onun yüzünden ölümle burun buruna geldiğiydi.

Veeee içime sinmeyen bir diğer bölüm. Kısa olduğu için üzgünüm. Geç geldiği için de üzgünüm. Ama cidden aklıma yazacak fazla bir şey gelmiyor ve fazla yazasım da yok. Bir an önce bitirmek istiyorum. Neyse. Umarım beğenirsiniz.

Big BangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin