second hug

19.8K 1.2K 2K
                                    

Sarsıntının şiddeti tıpkı Tanrı'nın bir gazabı gibiydi. Cehennemi andırıyordu.

      Uçaktaki türbülans daha da şiddetlendi, jet önce sağa sonra sola doğru eğilmeye başladı. Tüm alarmlar faaliyete geçmiş, kabindeki karanlığı kırmızı acil durum ışıkları aydınlatıyordu. Okyanusun ortasındaki girdaba kapılmış küçük bir kayık gibi olan jetin içinde kapana kısılmışlardı. Üst kapaklar da dahil olmak üzere oksijen maskeleri de açılmış sallanıyorlardı.

Tüm bu cehennemin ortasında minik omega, alfasının göğsüne sığınmış, gözlerini sımsıkı yummuş hayatları için dua ederken başını daha da yasladı alfanın boynuna. Onun kokusunu çekerek hayata veda etmek mutlu bir son olur diye düşünüyordu. Jet her sallandığında, alfasına biraz daha sokulup, kollarını daha sıkı sarıyordu onun bedenine.

          Jeon Jungkook, tıpkı bir çocuğu tutar gibi kucaklamıştı omegasını. Kollarından kayıp gitmesinden korkar gibi. Omeganın çaresiz iniltileri, tüm o alarmlar arasında en yüksek olandı. Tek duyabildiği, o korku dolu mırıltılardı. Omega, bedenine sokulup, daha da küçülmeye çalışıyor gibiydi. Bedenine yaslanmış bedeni, tir tir titriyorken, Jungkook'un aklındaki, yaşanan felaketten ziyade kucağındaki minik omeganın durumuydu.

Omeganın kokusunu derin derin içine çekerken belki de son kez onun kokusunu alıyorum diye düşünmekten alamadı kendini. Daha sıkı sarıldı minik olana. Sonra omeganın başını gömülü olduğu yerden ayırıp sımsıkı kapalı gözlere baktı. Alfasına kontrolü bıraktı ve omegayı kokusuyla işaretlemeye başladı. Burnunu omeganın koku bezinde dolaştırdı, yanaklarına sürttü, boğazını yaladı. Omega tam anlamıyla kendisi gibi kokana kadar durmadı. Dudaklarını boynuna, yanaklarına, koku bezine her dokundurduğunda Jimin'in gevşediğini, kontrolü içindeki omegaya bıraktığını hissetti Jungkook. Kollarını daha sıkı sarmaya devam ederken, Jimin'in kapanmış gözleri aralandı, titremesi durdu.

       Jimin için büyülü bir anda. Omegasının alfası olarak kabul ettiği kurt tarafından, platonik aşkı tarafından kokusuyla işaretlenmişti. Şimdi, sona yaklaşırken onun gibi kokuyordu. Defne ve okyanus...

           Kaosun ortasında iki kurt birbirlerine sokulurken hareketsiz olan sadece onlardı. Etraftaki her şey dökülüp saçılırken birbirlerine tutunmaya devam ettiler. Kendi balonlarını yaratmışlardı ve hiçbir yabancı dokunamazdı. Alfa burnunu yeniden yaklaştırdı koku bezine. Doyamamış gibi tekrar tekrar, kucağındaki minik omegasını işaretlemeye devam etti.

Jimin'in saçlarına öpücükler kondurup derin derin kendi kokusunu aldı omeganın saçlarından. Yanağını yumuşacık saçlara yasladı ve omegayı biraz olsun teselli edebilmek için ona sarılırken yavaşça bedenlerini sallamaya başladı. Yeniden saçlarını, yanaklarını, boynunu öpmeye başladı. Her defasında minik olanın kulağına teselli edici sözler fısıldamayı unutmadı. "Burdayım... Seni tutuyorum... Seni asla bırakmayacağım... Korkma, kollarımdasın... Her şey düzelecek... Güvendesin..."

Minik olanın başına başını yasladı ve ona gelebilecek tüm zararı engellemek için ant içmiş gibi tüm bedenini omegaya siper etmeye devam etti.

         Jimin'in gözlerinden usul usul akan yaşlar, Jungkook'un kurdunu daha da öfkelendiriyor, kendisini güçsüz hissettiriyordu. Jeon Jungkook'un en nefret ettiği şey güçsüz hissetmekti. Kollarında yaprak gibi titreyerek ağlayan omegasını koruyabilecek hiçbir şey yapamıyor oluşu öfkesine öfke, korkusunu korku ekledi.

Alfa omegasının daha fazla gözyaşı dökmesine engel olmak, yaşadığı terörü biraz olsun hafifletebilmek için durmaksızın onu kokusuyla işaretlemeye, sakinleştirmeye çalıştı. Minik olanın düzensiz nefesleri panik atağın eşiğinde olduğunun belirtisiyken daha da ilerlemesini engellemeliydi.

ONE HUG ONE OMEGA (Jikook/kookmin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin