"Önümle arkam arasında hınca hıçk bir kin. Zifiri karanlık, zindan. Elimde bir avuç dua. Suskunluğum yorgunluğumdan, hırsım nefretimi perçinliyor. Ben, yılmadım, ben yıkıldım. Kimsesiz değilim ben. Ben yalnız bırakıldım. "
Elindeki ince camla duvara günlerini çizmişti Hatice. Kaldığı koğuşta birkaç defa intihara kalkışınca tek kişilik odaya alınmıştı. Tam yirmibeş gün. Tekrar tekrar saydı.
Recebe olan öfkesi intikam hırsını ateşliyor, Kadir'e olan Özlem'i biraz olsun sakinleştiriyordu. Bahçeden aldığı çiçeğin adına Kadir koymuştu. İçmesi için gönderilen suyu çiçek için kullanıyordu.
Doktor Rıza Hatice'yi yatırdığı kanepe üzerinde konuşturmaya çalıştı:" Hatice gözlerini kapat ve hayal et. Şuan nerdesin?"
" mezarlıktayım" dedi Hatice.
" ney yapıyorsun orda?"
" mezar kazıyorum."
"Ne için ?"
" Recep için."
" neden ?"
" kan parası aldığı için."
" onu öldürmeyi mi planlıyorsun?"
"Hayır. Onu diri diri gömmeyi planlıyorum."
" bu öfkenin sebebi sadece kan parası mı?"
" hayır. Oğlumu öldürdüler. Küçücüktü o."
"Oğlun nasıl öldü Hatice."
Hatice gözleri kapalı, yanaklarına süzülen yaşları sildi.
" araba ezdi."
" bunda kimin suçu var."
" Kadir'in "
"Neden?"
" kapıyı açık bıraktılar. O da oyuncağını almak için arabanın altına gitmiş, araba ezdi."
"Peki Hatice, Kadir'i neden zehirledin?"
" ben zehirlemedim. O ölmek istedi. "
" yemekte zehir bulunmuş."
" Yunus'un yaşamadığı yerde onların da yaşama hakkı yoktu diye düşündüm."
" ölseydi o da Yunus gibi rahatlayacak mıydın? Sonuçta o da senin oğlun."
" ben öldürmesem de onlar öldürecekti."
" onlar kim Hatice? "
"Peşimdekiler. "
" tarif eder misin , nasıl birileri onlar?"
" yüzlerini hiç görmedim ama hep siyah giyiyorlar. Bana, eğer Kadir'i öldürürsen Yunus'u sana vereceğiz dediler. Ben de böyle yaptım. Hem Recep ve Ali'ye de sıra gelecekti , eğer Kadir ölseydi. "
"Sana verdiğimiz ilaçları içiyor musun peki?"
"Hayır. Çiçeğin dibine koyuyorum."
"Neden?"
"çünkü sizde onlardansınız."
"Hayır Hatice, ben senin yanındayım. Senin tarafındayım. Şu an yanındalar mı?"
" evet, daha fazla konuşmamı istemiyorlar. "
" kaç taneler peki. Kaçını sayabiliyorsun."
" beş tane en az."
" lider sana ne dedi?"
"Sıra sana da gelecek."
Doktor Rıza parmağını şıklattı ve Hatice uyandı.
" ne oldu bana, ne yaptınız ?"
" bir şey olmadı Hatice, biraz dinlendirdik seni. Şimdi hemşire arkadaş seni odana götürecek. Yemeğini ye ve dinlen biraz."
Hatice'nin benliğinde kendinden hariç beş kişi daha vardı. Biri iyilik biri kötülük biri karanlık biri Aydınlık yanıydı ama sonuncusunu bulamadı doktor. Anlaşılan işi daha çok zordu. Lider oydu ve ona ulaşmalıydı. Yoksa Hatice kişilikler arasında bir canavara dönüşecek ve kendini kaybedecekti.
Bir ayın sonunda ziyaretine gelen Ali'ye;" biraz daha kalmalı, bilinçaltına inemiyorum. İşimiz gerçekten zor. Hatice'yi tesiri altına alan duygusuna ulaşamıyorum. Bu da beni daha da zorluyor. Şu an çıkarmam delilikten başka bir şey değil.
Aradan geçen zamanda Kadir daha da içine kapanmış, babasıyla bile konuşmamıştı. Elindeki küçük hamur oyuncak dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyor hatta okulla alakası Bile kalmamıştı. Ali Kadir'e olan üzüntüsünden hasta olmuş bir hafta yataktan kalkamamıştı. Belki düzelir diye hastaneye annesinin yanına getirdi Kadir'i. Görüşmek için salonda beklerken Hatice girdi içeri, sarıldı Kadir eteğine annesinin. Hatice Ali'ye Kadir'i getirdiği için kızmıştı. Kadir ;" anne beni özlemedin mi ben seni çok özledim."
Hatice özlemişti özlemesine ama böyle vaziyette görünmek hoşuna gitmemişti. " ben isteyene kadar Ali seni buraya getirmesin."
Sanki her şey daha da kötüye gidiyor gibiydi. Eskiden daha mı merhametliydi Hatice. Ali çıldıracak hale gelmiş, sen çık ben yatayım dercesine bakmıştı Hatice'ye.
Kadir usulca çekildi köşesine ve gitmeyi bekledi. Ali, Kadir'i aldı gitti ve Hatice olduğu yerde dondu kaldı. Özlem'le nefret arasında sıkışan ruhu onu daha da daraltıyor, Hatice ölüme daha da yaklaşıyordu.
...
Banyo yapmak için hemşireden izin istedi, uzun ısrarlara dayanamayan hemşire kapıda beklemek şartıyla izin verdi. Hatice banyoya girdi, belinden tülbentini çıkardı ve pencerenin parmaklığına bağladı. Sonra boynunu tülbente geçirdi ve ayağının altındaki tabureyi itti. Ne olduğunu anlayamayan hemşire kapıyı zorlasa da açamadı. Hatice, eteğiyle kapının kolunu yanda bulunan çiviye bağlamıştı. Hemşirenin çığlıklarına yetişen güvenlik görevlisi zar zor kapıyı açmış ipte sallanan Hatice'yi kucaklayıp aşağı almıştı. Nabzının attığını görünce hemşire biraz rahatlamış apar topar ambulansa bindirmişlerdi. Zamanında müdahale işe yaramış Hatice kurtarılmıştı. Doktor Rıza nedenini sormuş Hatice;" yaşamaya değer hiçbir şeyim yok. Bu yol çok uzun, bu yokuş çok dik. Ben göremiyorum, gitsemde o noktaya varamıyorum. Biri var peşimde ne beni yaşatıyor nede huzur veriyor. En sonunda bana ben öldürmeden sen kendini öldür dedi, bende kendimi astım."
...
Doktor Rıza bulmuştu beşinci kişiyi o bir canavardı. Hatice'nin hastalığı çoklu kişilik bozukluğuydu. Hatice'nin içinde onu esir almış tam beş kişi vardı. Bunun ne ilacı vardı ne de bir tedavisi. Tek çözümü vardı o da Haticeyi kendine esir alan o canavarı yok etmek.
Türlü çabanın, zahmetin ardından canavara ulaşılmış ve Hatice'nin parçalanmış ruhu biraz olsun rahatlamıştı. Tedaviye olumlu cevap vermiş, sonuçlar iç aydınlatmıştı. Dört aylık tedavi sürecinden sonra Hatice kontrol altında tutulmak şartıyla taburcu edilmişti.
..
Ne zamanki Kadir liseye başladı, işte o canavar tekrar hortladı. Oğlunu toparlansın diye lisenin yurduna yazdırmış, tatil dışında Kadir evine gelmemişti. Bir gece apandisiti patlayan Kadir'i acile kaldırınca, Hatice kendini yine yollara vurmuş, hastalık tekrar gün yüzüne çıkmıştı. En büyük hayali doktor olmak isteyen Kadir, hayaline nokta koymuş, annesi için okulu bırakmıştı. Ali gittikçe bataklığa sürüklendiği ailesine çözüm bulamamış, gücünün bittiği noktada kendini uçurumda bulmuştu. O uçurumdan çıkması için Selma el uzatmış, Ali artık Selma'yı kendine sığınak saymıştı. Hatice daha da zaptedilmez hale gelecek, Ali'nin Selma'ya olan ilgisini farkedince evi ateşe verecekti. Hem de içinde Ali uyurken.
...
Kadir liseyi bırakıp köye gelecek. Askere kadar da köyden hiç çıkmayacaktı. Annesinin Selma'nın evini yaktığını öğrenince babasına küsecek ve bir daha babasına eskisi gibi bakmayacaktı.
...
Esma babasının yüzünden bozulan nişanına kahredecek. Evlatlıktan reddetmesini umursamadan nişanlısıyla kaçacaktı. Zehra Esma'nın kaçışından sonra Recebe bir daha güvenmeyecek bir daha aynı yatağa gitmeyecekti.
..
Kemal istediğini alacak ama annesinin ölümüyle yıkılacak. Ölümün acısını Ali'den alacaktı. Zaten Selma'yı da intikam için Hatice'nin başına musallat eden Kemal olacaktı.
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince, çizgi bir yol.
Narrativa generale.. İki dağ arasında ince, çizgi bir yol. Bilmiyor, çünkü yangının sebebi kendisi. .. Ardına baktı, yola çıktığı yerle vardığı nokta arasında bir ömür vardı sanki. Sahi kaç milyon adıma denk gelir kalp atışları. Kaç insan dayanabilir yırtılan ayaklar...