IX. canına okurum."koca bir aptalsın taehyung. bu kadar ıslanırken ne d-düşünüyordun, cidden."
burnundan bir nefes bıraktı jungkook. taehyung şu anda eve doğru sürerken, ıslaklığın verdiği rahatsızlıkla homurdandı tavşan. gözlük camlarını kurulayacak tek bir kuru yeri kalmamıştı.
taehyung da aynı şekildeydi. çenesi titriyordu. jungkook, az önce otoparkta söylenenleri esmer olanı ittirerek geçiştirmiş, şu anda kafasına bunları dahil etmek istememişti.
"bunların hepsinin sorumlusu sensin jungkook." hapşırdı esmer olan. jungkook arabanın camlarının titrediğini sandı bir anlığına.
"of, k-kalbime indi, böyle öküz gibi hapşırılır mı, d-dağ adamı seni."
jungkook içten içe kahroluyordu. şu an o ıslak saçları hızla kurulayıp burnundaki benin üzerine bir öpücük bırakmak nasıl da isterdi.
ama bir yanı onu sarıp sarmalamak isterken diğer yanı tokatlamak istiyordu işte. bu lanet bir çelişkiydi.
güldü esmer çocuk.
"vücudumun ateşi git gide artıyor, hissediyorum."
jungkook çıkıştı. "ya, sen nasıl bir pisliksin. şu an bile nasıl böyle sapıkça şeyler söylersin!"
taehyung'un koluna sert bir tokat geçirdi. "durdur arabayı ineceğim."taehyung arabayı durdurdu, çocuğun istediği gibi. hızla başını jungkook'a çevirip kolunu onun koltuğuna doğru uzattı ve yüzünü jungkook'a yaklaştırdı.
gözleri keskin bir bıçak gibi savruluyordu jungkook'un yüzünde. sonunda gözlerine saplandı.
"gerçekten ateşim çıkıyor jungkook, hasta olmaktan bahsettim. kimin bir pislik olduğu çok açık değil mi?" baş parmağını küçüğün çenesine sürttü. "ben burada usluca araba sürerken aklından geçen o pis şeyler ne jungkook?"
dudağının teki kıvrıldı.
"istiyorsan, oynayalım. tam burada. buharlanmış camlardan kimse görmez bizi. ne dersin? heyecanlı geliyor, değil mi?"
jungkook'un nefesi boğazında kalmıştı. sesi çıkmıyordu sadece taehyung'un büyüyen gözbebeklerine dalmıştı. sahiden de bunu söylerken ne düşünüyordu?
ıslandığı için hasta olması ve ateşinin yükselmesi çok mantıklıydı. aptalca bunu başka şeylere yormuştu. sesi titriyordu, işaret parmağını taehyung'un dudağına yerleştirdi ve hafifçe geri ittirdi.
dudakları öyle sıcaktı ki, parmağının ucunda hissetmişti jungkook. vücudu karıncalandı sanki.
"beni artık böyle sıkıştırma taehyung. unuttun mu, gay bile değilsin. öyle diyordun. yanlış düşüneceğim böyle yapmaya devam edersen. çok utanç verici, değil mi?"
taehyung'un kirpikleri dahi titremişti.
jungkook ile 'ibne' diye öyle çok dalga geçmişti ki, artı olarak tüm okulu da bunu yapmaya başlatmıştı. şimdi ise jungkook'a olan hislerini yavaş yavaş kabul etmeye başlamışken içinde, tavşan çocuktan bunu duymak iyi gelmemişti ona.
duvarının arkasından çıkmak istemişti, bir adım atmıştı ama jungkook bu sözlerle onu geri itmişti o duvarın arkasına.
"biliyor musun, jungkook. belki de haklısın. sadece seninle eğleniyorum, bana kapılmanı istemem. biraz geri çekilmek iyi olacak."
gergince çenesini sıkıp geri çekildi çocuk. eve doğru gazladı ardından. jungkook'un suçluluk duygusu içini kavurmaya başlamıştı çoktan. tek kelime etmediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐝𝐨𝐧'𝐭 𝐭𝐚𝐤𝐞 𝐨𝐟𝐟 𝐲𝐨𝐮𝐫 𝐠𝐥𝐚𝐬𝐬𝐞𝐬. ╱ 𝐤𝐨𝐨𝐤𝐯.
Fanfiction"sana gözlüğünü çıkartma demiştim." (düzenliyorum.)