17 Ağustos 1999 Depremi ve Gizlenen Gerçekler

563 18 2
                                    

Türkiye Cumhuriyeti Devleti,nin 76 yıllık tarihinde, İsrail,li Subayların TSK devir teslim törenlerinin hiç birine katılmamışlar iken, neden 17 Ağustos 1999 tarihindeki Donanma Komutanlığı,nın devir teslim törenine katıldılar?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti,nin 76 yıllık tarihinde, İsrail,li Subayların TSK devir teslim törenlerinin hiç birine katılmamışlar iken, neden 17 Ağustos 1999 tarihindeki Donanma Komutanlığı,nın devir teslim törenine katıldılar?

Furkan Dergisi Temmuz 1999 sayısında, yer alan ifadeler aynen şöyledir. Mesela basına verilmeyen, ancak istihbarat kapsamında edindiğimiz bilgilere göre, Gölcük askeri tesislerinde oldukça garip olaylar meydana gelmektedir. Kapılar kendi kendine açılmakta, mühimmat depoları içinde, siyahi ziyaretçiler görülmekte, arabalar durduk yerde çalışmakta..

Depremden sonra bir çok teoriler ortaya atılmıştı fakat içlerinde en ilginç olanı Future Times,da yayınlanan araştırma dizisinde yer alan hikaye şöyleydi : Kaliforniya San Andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen ABD, yer kabuğundaki değişimleri izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, büyük depremi küçük depremler halinde dönüştürmenin yolunu bulmuştu. Yıllar önce Sırp asıllı Amerikalı bilimadamı mucit Nicola TESLA tarafından geliştirilen bu ,düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli, tekniğini, hem Ruslar hem de Amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı. Bu yöntemle çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi.

ABD dünyanın ve kendi insanlarının tepkisini almamak için bu projeyi barışçı ,deprem indirgeme, sistemi diyerek, bir yandan tepkileri azaltıp diğer yandan fonlama devamlılığını sağlamayı amaçlıyordu. Bu nedenlerle proje önce Avustralya,nın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi. Daha sonra değişik zamanlarda Kafkaslar,da, Okyanus tabanında ve Güney Amerika,daki Ant dağlarında denendi ve büyük aşama kaydetti.

Bu arada Türkiye, Japonya ve benzeri deprem kuşağındaki ülkelere sismik ağ şebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. Üniversitelerle ortak projeler geliştirildi, yüzlerce bilimadamına Amerika,da deprem konusunda araştırma yapma bursu verildi. Ancak projenin gizliliği esastı. Bu nedenle tüm ilişkiler paravan araştırma kurumlarında yürütülüyordu.

Ancak zaman zaman bilgi sızıntısına olanak verilerek halkın bu konu hakkında bilgi sahibi olması istendi. Kobe,de ve başka yerlerde meydana gelen depremlerin arkasındaki gariplikler çıkar gruplarınca terör ve mafya örgütlerinin işi gibi gösterilmek istendi ve bunda da başarılı olundu. Ve gün geldi bu sistem Türkiye,de denenmek istendi. Zaten bölge bu amaçla yıllardır sismik espiyonaj altındaydı. Nitekim gelişmeleri takip edenler, depremden hemen sonra, Milli İstihbarat Teşkilatı,nın girişimleriyle Türk Telekom,un Türkiye,nin sismik bilgilerini Pentagon,a ileten NATO Üssü,nün iletişimini nasıl kestiğini hatırlayacaklardır.

Araştırma ve Makaleler 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin