39.BÖLÜM
İntikam peşinde koşan insanlardan olmamıştım hiçbir zaman. Birileri ya da bir şeyler canımı yaktığında kendi kendime üzülerek acımın ve sinirimin dinmesini beklerdim. İntikam iyi bir şey değildi; buna inanarak yaşamıştım hep. Ancak bu iyimser düşünce bir yere kadar işliyormuş ne yazık ki. İnsanın canı yandıkça intikam ateşi de içinde büyüyor büyüyor ve sonunda kontrol edemeyeceği bir boyuta ulaşıp hem kendisine hem de etrafındakilere zarar veriyormuş.
Ben de şu an bunu yapıyordum işte. Ceyhun'u herkesin içinde özellikle Ayaz'ın karşısında öperek intikam almaya çalışıyor aynı zamanda kendime zarar veriyordum. İntikam almanın güzel hissettireceğini düşünmüştüm. Öyle olmalıydı ama değildi. Gözlerimden akan yaşların sebebi neydi? Bu yaptığım şey bana kendimi iyi hissettirmeli miydi bilmiyordum ama berbat hissediyordum. Yine de hareketsiz dudaklarımı Ceyhun'un donmuş dudaklarından çekemedim.
Etrafımdaki sesler kulaklarıma bir uğultu gibi gelirken biri beni sertçe çekerek Ceyhun'dan ayırdı. Ceyhun'un tepkisine bakmaya fırsat bulamadan Ayaz beni arkasına çekip Ceyhun'un yüzüne bir yumruk geçirdi. Zaman kavramı bir an için zihnim gibi bulandı. Ceyhun'un geriye doğru savrulan başı bize tekrar dönemeden Ayaz kolumdan tutup beni arkasında sürükleyerek kantinden çıkardı. Ceyhun'un arkamızdan koşarak gelip Ayaz'a saldırıp saldırmayacağını merak ediyordum. Peki ben? Bu yaptığım davranışın elbet Ceyhun tarafından da bir hesabı sorulacaktı.
Merdivenleri çıkarken sanki onu takip etmek benim görevimmiş gibi sessizce arkasında koşturmuştum ama bunun sebebi kafamın içinin bir savaş alanı gibi olması ve duygularımın karmakarışık olmasıydı. Ayaz erkekler tuvaletinin önüne gelince nihayet bir tepki göstermeyi başarabildim.
Kendimi tüm gücümle geriye çekerken, "Ne yapıyorsun? " diye sordum şaşkınlıkla. Gözlerimden yaşlar akıyordu ama sanki bu vücudumun normal bir olayıymış gibi umursamaz davranıyordum.
Bana cevap vermeden kapıyı açıp içeri daldı ve beni de yanında sürükledi. Beklenmedik bir şey görmemek için gözlerimi yere indirdim ama sadece iki tane çocuk ellerini yıkıyordu.
"Dışarı!"
Çocuklar bana ve Ayaz'a bakıp kaşlarını çatınca Ayaz bu kez gerçekten yüksek sesle bağırdı. "Dışarı çıkın! "
Ses lavaboda yankı yaptığı için kulaklarımı acıttı ve istemsiz olarak çocuklar gibi ben de ürktüm. Lavaboda kimse kalmayınca Ayaz kapıyı çarparak kapattı ve kolumu bırakıp beni karşısına itti. Bir şeyler söylemek istiyordum ama tek yaptığım ıslak gözlerimle yüzüne bakmak oldu.
"Bunu gerçekten yaptın mı? " diye sordu sakince. Yüzü acı çekiyor gibi buruştu. "Gerçekten onu..."
Cümlesini bitirmeden başını yukarı kaldırarak yutkundu. Güçlüyü oynamak başka gerçekten güçlü olmak bambaşkaydı. Ne yaparsam yapayım, kendime ne söylersem söyleyeyim onun karşısında güçsüz kalıyordum ve bundan nefret ediyordum.
"Seni ilgilendirmez, " diye fısıldarken sesim titredi.
Etrafı kızarmış mavi gözlerini bana indirdiğinde bir adım geri attım. "İntikam aldın değil mi? "
Cevap vermeden durmaya devam ettim, sessiz ağlamamı durduramıyordum ve bedenim hafifçe titriyordu. Aramıza koyduğu mesafeyi tek adımda kapatıp başımı iki elinin arasına aldı.
"Cevap ver! " diye yüzüme doğru bağırınca gözlerimi kapattım. "Her şey güzel mi şimdi Gamze? Mutlu oldun mu? Çektiğin acı geçti mi şimdi söyle!? "
Beni sarsmaya başlayınca sessiz ağlayışım sesli hıçkırıklara dönüştü. "Bırak beni! " diye haykırdım.
Ellerini yüzümden çekip dirseğimin altından tutarak beni lavaboya çevirdi. Bir eliyle beni boynumdan bastırarak lavaboya eğerken suyu açıp zorla ağzımı yıkamaya başladı. Öyle sert sürtüyordu ki kendi dudakları gibi benim dudaklarımı da parçalayacağını düşündüm. Suyu kapatıp beni kendisine çevirirken hıçkırıklarım arasında nefes almaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Teen FictionZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...