Hayat sandığımdan da sıradan ilerleyen bir paradokstan ibaret.Rutinlerimin esiri olmuş on dakika sonra her perşembe gibi bu perşembede de son tenefüse çıkıp bir okul gününün daha geri sayımını yapacağım.
Lise hayatım neredeyse bitmek üzere.Zaman yavaşta olsa eriyor ve geride ders çalışmaktan bitap düşen bedenimin dışında lise hayatımı anlatacağım pek bir kelime yok.Acaba boşuna mı yaşıyorum diye düşünmeden edemiyorum.Hayat felsefeme göre herkesin bu dünyada bir amacı olmalı.Peki benim amacım ne?
"Kız Dolunay!"
Arkamdaki fısıldayan Rüya'ya döndüm.Kısa kabarık saçlarını kulağının arkasına atmış bana iyice yaklaşmıştı.Ne diyeceksin der gibi bir bakış attım.Mavi gözleriyle merakla bana bakıyordu.Diyeceği muhtemelen önemsiz boş bir cümleydi ama o benim bu bir türlü ısınamadığım lisedeki kaloriferimdi.
"Teneffüste bahçeye çıkalım mı?" diyerek fısıldadı.Bu cümlesine şaşırdım çünkü Rüya vampir gibiydi.Dışarısı onun için güneşti ve beden dersi dışında bahçeye çıkmazdı.
"Olur." dedim.Bu sırada zil çalmak üzereydi ve sınıfın bir kısmı derin bir uyku çekiyordu.Sinir bozan tenefüs zilini duyduktan sonra koca sınıf Kavimler göçü edasıyla uyandı ve sınıfı terk etmeye başladı.Rüya'ya döndüm."Sen pek sevmezsin bahçeyi."
"Biraz hava alalım." dedi kalkarak ve hızla koluma girdi.Boyu benden beş santime yakın kısaydı ve adım uzunluğumuz farklı olduğu için kol kola girerek yürümekten pek haz etmezdim.Bu sefer gözümü yumdum.Değişik bir halleri vardı sonuçta.
Apar topar bir şekilde bahçeye çıktığımızda kalabalık bir grup dikkatimizi çekti.Zeynep ve aynı sınıfta olmamıza rağmen bir türlü isimlerini aklımda tutamadığım arkadaşları bir kızın saçını tutmuş çekiştiriyordu.Rüya'ya ne olduğunu sordum.Bilmiyorum der gibi baktı ki benden daha çok şey bildiğine eminim.
Zeynep kızın uzun kızıl saçlarını eline dolamış tehdit ediyordu.Etrafıma bakındım.Herhangi bir hoca falan bulmaya çalıştım.Görünürde hiçbir hoca yoktu.Zeynep,kızıl saçlı kız ve etraflarını saran kalabalık dışında yetişkin bir insana da denk gelemedim.
"Rüya sen burada bekle ben bir hoca çağıracağım." deyip gitmek üzereyken Rüya kolumdan sertçe tutup çekti beni."Ne yapıyorsun kanka?"
"Dolunay hocaların haberi var zaten." dedi donuk bir tavırla Rüya.Şaşkınlığa uğramıştım.Görmelerine rağmen üç maymunu mu oynuyorlardı yani? "Bu kız kim kanka ve Zeynep niye onu dövüyor?" diye sordum.Fakat Rüya tüm dikkatini kavgaya vermiş benim tek bir kelimemi bile duymamış bir hali vardı.Tek bir kişi bile kavgayı durdurmuyor aksine video çekip kavgayı daha da alevlendiriyordu.Sinirimi bozan bu tavır karşısında çevreme tekrar baktım.Okulun çoğu belki de hepsi burada bu anı izliyordu.Zeynep kızı düşmanı gibi dövüyordu.Bu kız kimdi ve ne yaşanmıştı da bu olay olmuştu? Geri adım attığımda arkamdaki kişiye çarptığımı fark ettim.Özür dilemek için döndüğümde çarptığım kişinin hayalet olduğunu anladım.Yıllar boyunca onu okulda en fazla üç defa görmüştüm.Şimdi onun da burada olması da ayrı bir şaşırtmıştı beni.
Hayalet kulağıma doğru eğildi ve "Hiçbir şeyden haberin yok değil mi?" diye fısıldadı.Gerilerek ona baktım."Ne?" diyebildim sadece.O ise bana arkasını döndü ve uzaklaştı.
Dünya birden değişmiş ve bu değişimden etkilenmeyen sadece ben kalmışım gibi hissettim.Şu son on dakikada hiçbir şeyi anlamamış bomboş bakınmakla idare ediyordum.Bin günde bir gelen hayalet bile imalı şekilde laf atıyorken ne olmuştu da her şey sıfırlanmıştı bende?
"Rüya ben kavgayı ayırmaya gideceğim." dedim sert bir tonda.Kalabalığı itekleyerek öne geldiğimde yanımda duran Baran hızlı bir hamleyle Zeynep'in kolundan tutarak çekti ve onu uzaklaştırdı.Cırlayarak uzaklaşan Zeynep'i arkadaşları takip etti ve kalabalıkta dağılan bir koyun sürüsü gibi hızla kayboldu.Kısa sürenin ardından sadece ben,Rüya ve dövülmekten yüzü şişmiş kızıl saçlı kız kaldık ortada.Kıza doğru eğildim ve onu kaldırmak için elimi uzattığımda Rüya bırak onu dermişcesine yüzüme baktı.Onu umursamadım ve kızı kaldırıp saçını başını düzelttim.Ona sormak istediğim onlarca soru vardı fakat bir tanesini bile soramadım bu durumda.Cebimdeki peçeteyi çıkarıp kıza verdim,yüzündeki kan lekelerini silsin diye.Bu hayatta gördüğüm en zarif yüze sahip kişilerden biriydi.Onu bu halde hayal etmek normal bir durumda bile oldukça güç olurdu benim için.
"Hadi gidelim Dolunay." dedi Rüya ve ikimiz beraber sınıfa çıkıp çantamızı hazırladık.Tüm öğretmenler kara delikte kaybolmuş gibi okul adeta kimsesizdi.
Tek kelim etmeden herkes hazırlanıp çıkıyordu.Sınıf başkanı Hakan kapıdan girdi ve "Arkadaşlar herkes evine gidebilir fakat kimse az önce yaşananlar hakkında konuşmamalı." dedi ve montunu alıp sınıftan çıktı.Daha fazla sorgulamadım.Az önceki şoktan da çıkamamıştım zaten.
Mart ayının sonlarına doğru olmamıza rağmen ılık geçen bugünde de kot ceketimi üzerime geçirdim ve lacivert çantamı takıp Rüya'nın hazırlanmasını bekledim.Rüya hep geç hazırlanırdı.Sınıf boşalmaya yakın bu sessiz ortamı da rafa kaldırarak "Kanka hayaleti gördün mü?" diye sordum.
Rüya çantasını taktı ve bana şüphe dolu gözlerle baktı.Bir yandan da her zaman giydiği gri kapşonlu hırkasının fermuarını çekmekle meşguldu."Hayalet kimdi kanka?"diyerek baktı bana.
"Hani okula pek gelmeyen sarı saçlı,koyu gözlü,uzun boylu,tek takılan çocuk var ya"diyerek tanımladım onu.Bu cevabıma karşılık Rüya" Öyle birini hatırlayamadım kanka." demekle yetindi.Peki diyerek ona baktım."Zaten pek gelmiyordu."
"Olabilir belki görsem tanırım onu.Neyse hadi gidelim." dedi ve okulun kasvetli dar merdivenlerinden inip okuldan çıktık.Kızıl saçlı kız gitmiş,okulda da bir iki basketbol oynayan dışında kimsecikler kalmamıştı.
Rüya ile evlerimiz farklı noktalardaydı.Sokağın başına kadar tek bir kelime etmeden gittik ve sonra farklı istikametlere döndük.Bu sırada ceketimin cebinden çıkardığım beyaz kulaklığımı taktım.Hareketli şarkılardan oluşan çalma listemi kapadım ve daha huzurlu bir şeyler açtım.
Muhtemelen annem evde güzel bir şeyler hazırlamıştır.Babam ise odasına kapanmış fizik teoremleri üzerine saçını başını yolarak çalışıyordur.Tahmin etmek kolay çünkü son on yedi yılda bundan daha faklı bir şey olmadı.Bir gün babam kafa yorduğu paralel evrenlerden birine kaçana kadar hayatımızda heyecanlı bir şey olmayacağının üzerine bahse girerim.
Sokağıma yaklaşırken birkaç bisküvi almak için markete girdim.Etrafı hızla dolanırken kararmaya başlayan havaya da ithafen kahvelerin olduğu reyona girdim.Birkaç kahve ve kocaman bisküvi paketini aldığımda bir çift koyu gözün bana baktığını anlamamla korkudan elimdeki paketi yere düşürdüm.Eğilip paketi almamla onun bulunduğum yere gelmesi aynı vakitte oldu.
"Seni korktuğum için özür dilerim." dedi ve baştan aşağıya beni inceledi.Soluk teni,hızla nefes alıp veren bir hali ve kopkoyu gözlerini bana dikmiş bakıyordu.Bu hali ki doğrusu varlığı ürpertmişti beni.Siyah botları ve koyu kahve giyimiyle tarz gözüküyordu.Kendine benzeyen kıyafetleri giymesi de ironikti.
"Aaa yok şey sorun de-değil." diye panikten kekeledim ve hızla kasaya gidip marketten çıktım.Hayalet bende anlatamayacağım kadar büyük bir etki bırakıyordu.Onu ilk gördüğümden beri ondan korkuyor muyum, merak mı ediyorum anlamıyordum.
Kapkaranlık hava ve muhtemelen ampulu patlamış sokak direğimle karşılaştığımda evime varmama en fazla bir dakikalık mesafe vardı.Etraf pek aydınlık olmadığı için temkinli bir şekilde yürümeye başladım.Yanımızdaki terk edilmiş ev karanlıkta daha da ürkütücü gözüküyordu.Birkaç adım atmamla beraber o evin bahçesine bağlı koca çınarların altında yatan kocaman bir şeyin varlığı beni durdurdu.Bir hayvan için büyük bir bedendi tabii ayı falan değilse ki onun da burada işi olacağını pek sanmıyorum.Acaba evsiz ya da tinerci falan mıydı? Pek hareket ediyor gibi durmuyordu.Telefonumun ışığını açtım ve ağacın altına tuttuğumda ne gördüğüme inanamadım.
Uzun kızıl saçları kana bulanmış bir saat önce kavga eden kızın bedeni hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu.Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.Kanı çimlere yayılmış,üstü başı yırtılmıştı.Nefes alıp almadığını kontrol etmek için yanına yaklaştım.Paslanmış bahçe kapısını açtığımda kusmamak için kendimi zor tuttum.Her tarafı kan içinde kalmıştı ve boğazından kesilmişti.Bunu ona kim yapmıştı?
Tüm bedenim titriyordu.Bayılmamak için kendimi zor tutuyordum.Telefonumun ekranına polisin numarasını yazmaya çalıştım.Beynim tamamen durmuştu.Derin bir nefes alıp numarayı hatırladım ve polisi aradım.Ben bir cinayete rastlamıştım.Bir türlü olan biteni anlamakta zorlanıyordum.Bahçeden çıktım ve şiddetli başımın dönmesine engel olamadım.Yer adeta bana yaklaşıyordu.Uyumak istiyordum.Uyursam her şey geçecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaletin Kızı
Mistério / SuspenseUyandığımda ölmüştüm.Belki önceden ölmüşümdür,emin değilim.