Dökülür birbir sonbahar yaprakları, toparlayamam zaten, senden kalan hatıları. Güldürebilir mi ya da adının geçtiği her cümle. Bilemezdim, son sevdam sanarken sonum olacağını. Kıyafeti yok dilimin, üryanlığım kefene özlemden.
Fi tarihine gömdüm tüm arzularımı, bundan sonra gerçek yalnızca canıma minnet saydıklarım.
...
Ali'nin işten eve dönmeleri gecikmeye, bazen eve gelmemeye başladı. İşin içinde bir iş vardı ama ne?
Elinde el arabasına doldurduğu saman yığınları, sırtına bağladığı odun yığınları.. sırılsıklam vaziyette eve geldi Hatice. Genelde bu işleri Ali yapardı, Ali bugün de gelmedi.
Aradan geçen bir sene de çok şey değişmişti.
Sınava hazırlansın diye yanına almak istedi Hasan öğretmen, hem harçlığını çıkarsın diye Kadir'e eczanede iş bile bulmuştu.
Annesinin yalnız kalması tedirgin etiği için kabul edemedi Kadir. Zaten babası da eskisi kadar uğraşmıyordu olanlarla.
...
"Nereye gidiyorsun Hatce?"
"Mezarlığa abla."
"İyi de mezarlık bu tarafta, yanlış gitmiyor musun?"
"Hasibe çağırdı yanına gidiyorum. Ordan geçicem."
"Kız sen iyi misin, geçen sene öldü ya Hasibe. Kız hatce, hu hu beni duymuyor musun."
"annemle konuşuyordum abla duymadım ne dedin."
Kolunu hafif yukarı kaldırmış halde, sanki biri koluna girmiş gibiydi eli.
"Hasibe, gelsin de turşu koyalım demiş. Bir bakayım da. Neyse abla sonra konuşuruz."
"Hatce ne annesi ne Hasibesi. "
Tülay arkasından ne kadar bağırsa da duyuramadı sesini. Balkondan el etti ama yine durmadı.
Hasibe ölünce kocası şehirli bir kadınla evlenmiş evi kapatıp gitmişti. Hatice'nin orda ne işi vardı.
"Aha valla kadın yine delirdi. Zehraya haber vereyim. "
Merdivende duran terliği giydi ve hızlıca Zehra'nın yanına gitti.
"Zehra kız evde misin?"
"He Tülay de evdeyim."
"Az cama çık cama. Bir şey dicem."
Camın yarısından kafasını uzatmış vaziyette;" de ne oldu elimde leğen var kalkamıyorum."
"Zehra aranız bozuk ama sen bilirsin durumu. Hatce'yi gördüm az önce Hasibe'ye gidiyorum dedi. Yanında da biri varmış gibi konuşuyordu bir de. Kim dedim annem dedi. Hasibe öldü desem de duymadı vardı yola."
" allahım yine mi, dur hemen geliyorum. Kadir neredeymiş. Oyyy oyyy. Bu nasıl bir imtihan."
Eteğindeki leğeni koltuğa koyup fırladı. Belinde bağlı olan bulaşık önlüğünü bile unutmuştu.
Hatice'nin gittiği yola doğru gittiler ama bulamadılar.
"Zehra bu mezarlıktan bahsetti , Oraya mı gitti acaba."
"Dur ben Ömer'e diyeyim de atsın patpatla."
Mezarlığa gittiler ama orda da yok.
Tülay;" Zehra bu kadın ormana çıkmasın. Ali'yi mi arasak."
"Aman ya rabbim canına kıymasın yine."
Patpatın arkasına binip patika yoldan ormana doğru çıktılar. Tülay'la Zehra ormanda Hatice'yi ararken Ömer babasına ve amcasına haber vermeye gitti.
..
Kadir, arkadaşı Salih'in patpatını alıp Melike'yi görmeye gitmişti. Bir saate dönerim dedi ama Melike'yi görmek kolay olmayınca üç saati bulmuştu.
Salih;" oğlum hadi gidelim bak Bizimkiler arayıp duruyorlar. Tarladan saman yığınlarını alcam. Kaç saat oldu yarın yine geliriz. "
Kolundan çekiştirse de Kadir'in dönmeye hiç niyeti yoktu.
Onlar kavga ederken Melike çıktı odunluktan elinde bir kova odunla. Kadir yılların hasretini çeker gibi önüne atladı pat diye.
" ay, ne yapıyorsun sen . Ödümü kopardın. "
Baş parmağıyla üst dişini çekti.
"Kusura bakma korkutmak istememiştim."
"Korkuttun ama. Kimsin sen ne istiyorsun. Bak babam görmesin kötü şeyler olur. Hem gitsene ya, çekil önümden."
Sağa giden Melike'nin sağına sola giden Melike'nin soluna yürüdü Kadir.
"Dur dur tamam tamam gidicem. Ama bir şartla."
"Neymiş o?"
"Başındaki yazmayı bana vereceksin. "
"Aaaaa tövbe o da niye. Deli misin. Niye vereyim."
Melike sinirli sinirli bakarken, aniden çekti başından yazmayı. Saçları ahenkle dağıldı sağa sola.
"Ver şunu ya versene. Bak bağıracağım ver şunu."
"Hadi bağır. Gelsin sizinkiler odunluğun önünde bassınlar. Bak bakalım neler oluyor."
Kadir, İnci gibi dişleriyle gülüşünü Nirvana'ya çıkarmış halde;" tamam gidiyorum, Ceylan göz. Korkma."
Salih'e eliyle döndür patpatı der gibi hareket yaptı. Patpatın arkasına bindi ve Melike'nin kızgın bakışla baktığını görünce yazmayı burnuna doğru götürdü ve kokladı.
Melike ise giden patpatın dumanına bakıp;" gerçekten de delisin. Gerçekten de sevdalı."
Yüzündeki tebessümle yerdeki odun kovasını alıp eve yöneldi.
Melike, Kadir'in orda olduğunu biliyordu. Evden çıkmak için bu bahaneyi bulmuştu. O da Kadir'i görmek istemişti.
...
Kadir, eve geldiğinde kapının önündeki kalabalığı farkedince, patpatın durmasını beklemeden atladı yere. Zehra'nın yanına gidip " annem... anneme bir şey mi oldu yenge?"
Zehra;" sakin ol Kadir. Bir şey yok, en azından kötü bir şey yok. Kayboldu yine ama bulduk eve getirdik. Bacağını kırmış. Kazım amca baktı. Kalabalıkta aramadan dolayıydı"
"Babam, babam yok mu gelmedi mi hala?"
"Yok oğlum gelmedi. Aradık gelcem dedi ama gelmedi."
Kadir eve girdi annesine baktı. Yarı baygın yatıyordu Hatice.
"Kadir yavrum baban geldi mi?"
"Geliyor anne yoldaymış. Hadi sen uyu, dinlen biraz."
Üzerini örttü annesinin odadan çıktı. Babasını aradı," alo baba, nerdesin dün de yoktun. "
"İşim var oğlum gelemiyorum."
"Ne işi bu baba. Sen okulda çalışıyorsun. Ne işiymiş bu ne işi."
"Annen bulundu mu nasıl durumu?"
"Bulundu. İyi durumu. Hem gelince kendin görürsün. "
"Bulundu mu? Tamam neyse ben gelmiyorum gelemiyorum."
"Ne demek gelemiyorum baba. Ne demek gelemiyorum. "
"Gelemiyorum dedim ya, sana da mı hesap vereyim. Hadi görüşürüz. "
Çat telefon kapandı. Kadir'in öfkesi çok büyüktü. Bir şeyler vardı, ters giden bir şeyler. Ama bulacaktı kafaya takmıştı.
Hemen Selim'i aradı;" alo, kardeşim napıyosun. "
"Irmak kenarına indim kardeşim, az hava alayım dedim. Sen ne yapıyorsun?"
"Napayım ben de aynıyım. Bilindik işler işte. Şey ya, şey dicem sana. Babamı gördün mü bugün okulda."
"Babanı mı şey..ıııı"
"Selim desene bir şey "
"Kadir sana yalan diyemem. Baban işi bırakmış geçen ay. Sordum babama, başka iş bulmuş dedi. Babam seni arayacak zaten. Anlatacakları varmış."
"İşi mi bırakmış. Ya çıldırcam ya bu adam ne halt karıştırıyor eve de gelmiyor doğru düzgün."
"Kadir sakin ol. Annene bir şey deme kadın bir de buna üzülmesin. Bak sen yarın anneni birine emanet et ilçeye gel. Araştırıp bakarız ne yapıyormuş."
"Tamam. Bak bunu doğru dedin. Neyse şimdi anneme bir şeyler hazırlamam lazım. Hadi görüşürüz Allah'a emanet ol."
"Sen de kardeşim."
..
Aslında Selim, Ali'nin içinde olduğu durumu biliyordu. Ama telefonda bunu nasıl derdi. Hem babası diyecekti selime düşmezdi.
Gece vakti bir sesle uyandı Kadir. Mutfağa doğru ilerledi. Hatice Kur'an okuyor. Yanına oturdu;" için mi daraldı annem, yine."
"He ya oğlum, rüyamda Yunus'umu gördüm. Öldüğünden beri ilk kez gördüm. Anne ben burda iyiyim, sen kendine dikkat et. Abimi sev anne dedi. Malum mu olmuş yavruma He oğlum ne dersin. Bana dua et Kur'an oku dedi. Elimi tuttu bir Bahçenin içine doğru götürdü. Yine dizine kadar şortu ve yakasına astığım emziği vardı. Gittiğimiz yerde kelebekler, kuşlar, türlü türlü meyve ağaçları ve çiçekler vardı. Ben burda çok mutluyum anne. Hem biliyor musun hasret bitecek az kaldı. Sen de yanımda burda oturacaksın dedi, oturduğu bankı göstererek. "
Kadir kafasını annesinin omzuna koydu. Geçecek annem hepsi geçecek. Sen yeter ki yanımda ol beni böyle sev. Arada yüzüme bakıp gülsen bile yeter."
Alnından öptü Kadir'i Hatice;" sahi baban nerde Kadir. Bugün de gelmemiş. Aradım ama açmadı."
Kadir yerinden doğruldu;" şey anne, şey olmuş. "
"Ne olmuş."
"Hah şey, okulun kaloriferden sorumlu çalışanı izne ayrılmış babam kalorifere bakıyormuş."
"Baban Ali. Hem de tek ayağıyla, iyisin demi oğlum sen."
"Şey anne, öyle kürek falan değil. Gündelik çuvalları sayıyormuş."
İnanmadığını belli eder gibi kafasını sağa yatırdı Hatice. " neyse geç oldu. Namaza az kalmış ben az daha okuyayım, namaz kılar yatarım. Hadi sen yat."
Ellerinden öptü annesinin ;" tamam. Şey anne ben yarın merkeze incem Selim'le görüşeyim diyorum. "
" tamam git yoruldun kaç gündür. Hava alırsın. "
"Tamam ama sen de Zehra yengeme gideceksin evde durmayacaksın."
"Yoookk. Ben o uğursuz Receb'in evine girmem. Biliyorsun yeminliyim."
"Tamam o zaman Havva yengeme git. Ya da ne bileyim Ayşe yengeme.Sülalede kadın çok "
"Tamam tamam sen beni düşünme. Giderim birine sabah ahırda işim bitince."
"Ne işi ne ahırı anne. Ayağının halini görmüyor musun? Ben yaparım ahırım işini."
"Kadir tamam oğlum. Sen düşünme, tamam."
"Peki ben giderken Ayşe yengeme derim ona göre."
Elliyle işaret ederek;" hadi hadi, yat." dedi.
...
Sabah işlerini halledip köy minibüsüne bindi Kadir. Farketmeden oturduğu koltuğun baş ucunca Melike'nin olduğundan habersizdi. Hafta sonu kursuna giden Melike, arkadaşını ziyarete giden Kadir. Para uzatırken sesinden çıkardı Melike'yi.
Baktı baktı durdu, gidene kadar. Selim'i gördüğü yerde dolmuştan indi. İşi olmasaydı çoktan attığı adıma kadar takip ederdi Melike'yi.
Kucaklaştılar. "Hadi beni babamın çalıştığı yere götür."
Kolundan tutup;"Kadir kardeşim bir dur. "
"Ne duru selim. Akşam olmadan dönmem lazım annemin ilaçları var. Dün delirdi yine"
" tamam anlıyorum ama dur. Hem babam bana görünsün ilk dedi."
"Yav tamam sonra gideriz hocanın yanına. İlk şu babamın bir halini hattını soralım."
Kolundan ısrarla çekiştiren selim;
"Yaaaa kardeşim az bir dursana. Babama gideceğiz demedim mi? Demek ki babanla ilgili bir şey diyecek. Hem işimiz kolaylaşır demi."
İyice işkillenen Kadir;" tamam bakalım gidelim."
Tam okulun sapağına döneceklerdi ki arkadan bir ses ;"Kadir "
Dönüp baktılar, tanımadıkları bir yüz var.
" buyur bacım bana mı dedin."
"Evet. Kadir sensin demi."
"Heee benim."
Yanına doğru yaklaştı gizemli kız, elindekini Kadir'e doğru uzattı;
"al."
"Bu ney?"
"Al işte. Bu senin. İçini açınca anlarsın"
Koşarak uzaklaşan kızın ardından bağırsa da duyuramadı sesini.
Kağıdı açtı içindekini okudu.
"Kadir.... ismini yazarken bu denli heyecanlanan ben, yüzüne bakarken kim bilir nasıl olurum. Bugün saat üçte ırmak kenarında ıhlamur ağaçlarının olduğu taraftaki bankta seni bekliyor olacağım. Melike."
Kadir, afallamış halde, kağıdı üç beş defa okudu. Sonra kendini ikna edemeyince Selim'e de okutmuştu.
Kağıdı göğsüne bastırıp;" Selim duydun yok gördün demi o da beni seviyor ya."
Selim Kadir'in sırtına avuç içiyle vurup;
"aslanım be. Helal kardeşime. "
"Neyse bir şu hocayı görüp olayları çözelim de.."
Kolundaki saatine bakıp:" ohoo saat daha on üçe çok var. Hem bi berbere uğrarız demi ."
" olur tabi. Olur olur."
Selim'di her şeyi ayarlayan. Kadir'in haberi olmadan Kadir'in ağzından birkaç kez mektup yollamıştı Melike'ye. İlkine cevap gelmeyince Selim inat edip bir tane daha yazmıştı. Ona da olumlu bir cevap gelmemişti. Dün Kadir'in başındaki yazmayı alıp kokladığını görünce Melike, emin olabilmişti duygularından. Kadir'i de dolmuşta görünce yazdığı kağıdı arkadaşıyla yollamıştı.
Okula vardılar, Hasan öğretmeni buldular.
Kendi odasına aldığı Kadir'e olanları anlattı Hasan öğretmen;" bak Kadir seni Selim'den ayırmam bilirsin. Babanı da ben işe aldım. Ama bazen hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Hem sen güçlü bir çocuksun. Yaşadıkların kolay şeyler değil. Bunun da üstesinden geleceksin. Güvenim sonsuz sana."
" şimdi hocam. Emekleriniz için teşekkür ederim. Yıllarca uğraşsam ödeyemem emeklerinizi. Ama şu ağzınızda gevelediğiniz neyse onu direk söyler misiniz? "
Kadirin sağında Selim vardı, soluna oturdu Hasan öğretmen;" Kadir oğlum, babanın burda bir evi daha var."
Birden ayağa kalktı Kadir;" evi mi hem de burda ilçede. Ne eviymiş bu. İyi de bunda saklanacak ne var."
"Öyle ama sizin için bir ev değil. Yani evde başkası var."
Mevzuyu yavaş yavaş anlamaya başlayan Kadir, sessizce yerine oturmuş, ellerini ovuşturarak;" hocam babamın hayatında biri mi var?"
" bak Kadir. Geçen ay işten ayrıldı Ali. Aşağı mahallede bir çay ocağını işletiyor. Kiralık ama. Daha açık konuşacağım sana. Selma diye bir bayan çalışanımız vardı. Ali'yle samimiyeti ilerletince birlikte ev tutmuşlar. Daha doğrusu Ali Selma'nın evine yerleşmiş."
"Ne.. ne .. ne zaman olmuş Peki bunlar?"
"Beş ay önce. Sonra Selma işten ayrıldı. Babasından kalan çay ocağını işletecekmiş, Ali de onunla sevgili olunca işletmeyi o devralmış. Bana da geçen ay dedi. İşten ayrıldığını da bir haftalık yokluğunda farkedip arayınca anladım."
Bir hışımla ayağa kalktı Kadir;" nerde bu çay ocağı, hocam söyleyin. "
Kolundan tuttu Hasan öğretmen;" tamam biraz sakin ol, sonra ben götürürüm seni."
"Hocam ne sakini götür beni, yoksa ben bulurum."
Odadan üçü birlikte çıktılar. Arabaya binip çay ocağına vardılar. Olanca siniriyle çay ocağına daldı Kadir;" baba baba nerdesin?"
Elinde havluyla kapıya doğru geldi Ali;" Kadir, sen... sen nerden buldun beni?"
"Nerden mi buldum. Bu mu yani sorun."
Kolundan kenara doğru çekmek istedi Ali ama beceremedi;" bırak kolumu. Senin ne işin var burda? Hem olanları bir de sen anlat bakalım. Yeni iş yeni hayat haaaaa bir de yeni eş. Oh ne güzel hayat valla."
Bağırmalara, Selma çıktı içerden. Elini beline koymuş vaziyette;"Ali ne oluyor burda, bu sesler de ne?"
Kadir intikam alırcasına boynuna yapıştı Selma'nın;" demek o kadın sensin. Demek anamın hastalığından nemalanan kadın sensin. Demek üç kuruşa ailesini darmaduman etmeyi göze alan Ali'nin oynaşı sensin."
Selim ve Hasan öğretmen, zar zor çekiştirmeyle Kadir'i kenara alabildiler." Ne diyor Ali bu, hem bu çocuk kim. Dükkanımın önünde ne bu rezillik ."
Elini havaya kaldırmış sağa sola sallayarak;" hem sen kim oluyorsun da bana hesap soruyorsun . Ben kimsenin kocasını çalmadım. Kimsenin de yuvasını yıkmadım. Aha yüzü burda babanın, bir de o anlatsın."
Yüzü iki eli arasında, dört duvar arasında sıkışmış gibiydi Ali;" Kadir, sakin ol ve şimdi git. Ben eve gelicem sonra konuşuruz."
Yüzündeki tiksinme hareketiyle Selma ve Ali'ye doğru baktı Kadir," yazıklar olsun size, ahlakınıza da."
Tam suratlarına tükürecekti ki Selma'nın karnını farketti;" demek bunun için aileni parçaladın baba."
Eliyle Selma'nın karnını göstererek;"Gözün aydın, baba oluyorsun demek. Şimdi sana çok şey derdim de nefesimi harcamaya değmiyorsun. Asıl şimdi öldü annem. Çocukluğumu yaşayamadığımda anlamıştım,dünyanın bu kadar gaddar olduğunu. Ve sen baba, benim yarına olan inancımı kendime olan güvenimi ve hayata olan gülüşümü aldın. Ben öksüzdüm ama şimdi de yetim kaldım. Gariptim, yoksuldum şimdi heba oldum. Asıl sana şunu diyeyim ben, bu olanlara ben alışırım da anam yanar kül olur. Ama şunu diyeyim eğer bunu sizin o deli dediğiniz Hatice var ya, ha işte o duysa bu dünyada sizi diri diri yakar, hem de kendisiyle birlikte ..hiç acımadan.
.. sayın Ali Çoban, Senin artık ne evin ne de bir oğlun. Ben hakkımı helal etmiyorum, sen de etme. Allah'ın huzurunda hesaplaşalım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ince, çizgi bir yol.
Ficción General.. İki dağ arasında ince, çizgi bir yol. Bilmiyor, çünkü yangının sebebi kendisi. .. Ardına baktı, yola çıktığı yerle vardığı nokta arasında bir ömür vardı sanki. Sahi kaç milyon adıma denk gelir kalp atışları. Kaç insan dayanabilir yırtılan ayaklar...