Sabah gözlerimi açtığımda başımın ağrısıyla karşılaştım.Güne güzel başlamak için çoktan bir sıfır yenilmiştim.Sanki ölmüşüm de üzerime toprak atan yoktu.
Telefonumu açtığımda saat sekize beş vardı.Eğer mutsuzsam sebebi büyümemdir.Zorla da olsa yatağımdan kalktım ve telefonumu tekrar elime aldım.Okunamamış bir ton mesaj vardı.Muhtemelen okul grubundan olmalıdıydı çünkü diğer türlü gece herhangi bir bela falan yaşanmış olsa hatırlardım.Bela.O an aklıma dünkü kızın cesedi geldi.Midem hatırladıkça tekrar bulanıyor,başım şiddetli bir şekilde dönüyordu.Evet mesajlar onun hakkında olmalıydı.Bu kesindi.Hemencecik telefonumu açtım ve karşıma çıkan dört rakamdan oluşan sayıya baktım.Mesajların sayısı kadar atanlar daha kafa karıştırıcıydı.İyi geceler,günaydın gibi rutin mesajı atan ki azımsanmayacak kadar mesaj vardı Baran'dan.O benim adımı biliyor muydu ki o kadar fazla mesaj atmıştı?
Bir diğer mesaj birikintisi de üzerinde hayvan simgeleri olan bir gruptan gelmişti.Kısaca bir göz gezdirdiğimde bu insanlar samimi arkadaşlarım olmalıydı.Tek sorun ben bu insanları hatırlamıyorum.Ve bunun gibi ihtimal vermediğim insanların samimi gözüken mesajlarından oluşuyordu bu telefon.Acaba başkasının telefonu muydu? Telefonu kapayıp açtığımda parmak izimi kabul etti.Gerçi mesajlarımı açmak için de bu yöntemi kullanmıştım.Beynim olanları geriden takip ediyordu adeta.Ayarlardan kaç kişinin parmak izinin olduğunu açtığımda tek bir tane parmak izinin olduğunu gördüm.Tamam bu benim olabilirdi ama bu kişilerle bağlantım neydi ki? Rüyanın etkisinde olmalıydım.
Yüzümü yıkadım ve derin bir nefes alıp aynaya baktım.Kahverengi dalgalı saçlarım uykudan dolayı kabarmış,perçemim dağılmıştı.Saçımla benzer tona sahip gözlerim şişmişti.Açık bir ten rengine sahip olduğum için gözümün altı hep panda mor halkalara teslimdi.Oysa ailemde kimsede bu sorun görünmezdi.Bendeki şans olsa gerek!
Mutfağa gittiğimde hazır olan kahvaltı masasına oturdum.Annem arkasını dönmüş,bir şeyler daha hazırlamakla uğraşıyordu.Acaba o dünkü cesede ne tepki vermişti.
"Anne şey dünkü olanla ilgili sana bir şey sormak istiyorum."dedim sakin bir tonda.Annem ise hiç istifini bozmadan işine devam ediyordu.Uzun saçlarını üstünkörü yaptığı topuzla tutturmuş,üzerinden hiç çıkarmadığı önlüğünü una bulamıştı adeta.
"Asıl bu soruyu sana sormak gerek Dolunay.Kaç gündür depresyona girmiş gibi yatıyorsun odanda." dediğinde ona doğru yöneldim.Depresyon mu? Cesedi gördüğüm için mi depresyona girmiştim acaba?
"Peki ya o k-" diyecekken annem sözümü kesti."Şu sevgilin hani bana hiç bahsetmediğin oğlan var ya o geldi sürekli kızlarla beraber.Senin için endişelenmişler."
"Sevgili mi kimin sevgilisi?" diye sordum anneme telaşla.Annem aptala bakar gibi bana döndü ve kaşlarını çatarak bakmaya başladı."Kızım sen kafanı bir yere mi vurdun? Baran geldi.Gamze ve Karamel ile beraber."
Baran mı? Onun burada ne işi var? Gamze ise okulun en havalı kızıdır.Onun benimle arkadaş olması ise imkansız gibi bir şey.Karamel kim ki?
"Rüya gelmedi mi?" diye sordum.Eğer bir şey olursa bana gelecek ilk ve tek kişi Rüya'dır."Rüya mı? Rüya'yı sorman için senin rüyada falan olman lazım kızım.Ondan nefret ediyorsun sen.Ne oldu sana,odandan çıkmaya çıkmaya her şeyi unutmuşsun.Seni tanıyamıyorum Dolunay" dedi annem ve üzerindeki örnüğü çıkarıp kapıya doğru yöneldi.Asıl ben seni tanıyamıyorum anne.
"Ben çıkıyorum kızım sen de geç kalma da okula git." bunları derken trençkotunu giyip çantasını takmakla meşguldu.
"Tamam anne ben babama söylerim o belki bırakır beni." dedim poğaçamı ağzıma atarken.Babam arabayı sadece sabahları beni okula bırakırken kullanıyordu o da bazen.Normalde gözlüğünü takıp kendini kitaplara verirdi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaletin Kızı
Детектив / ТриллерUyandığımda ölmüştüm.Belki önceden ölmüşümdür,emin değilim.