"hey!" dedim ve geri çekildim.
"ne yaptığını sanıyorsun sen?" tam yanağına vuracaktım ki, elimi tuttu ve avucumun içini öptü."bir daha sakın bunu aklından geçirme." ciddi bir biçimde söylemişti ki nedensizce bir an korkmam gerektiğini hissettim.
"bu küçük bir uyarıydı sadece." dedi ve parmağını dudağımda gezdirdi.
"yarın okula kendin git o halde, bir şey oluduğunda da babana kendin açıklama yaparsın." odamdan çıktığınca derin bir nefes aldım.
Artık cidden beni darlamaya başlamıştı. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve üstümü değiştirdim.
Karnımdan gelen acıktım bildirimlerine daha fazla dayanamayıp mutfağa gittim ve birşeyler hazırlamaya başladım.
Bir süre sonra da dış kapının sesini duydum, Jungkook evden çıkmış olmalıydı çünkü arabası camdaki görüş alanımdan uzaklaştı.
Kim bilir nereye gidiyordu?Hazırladıklarımı tepsiye koyup odama geçtim ve derste çıkardığım notları temize çekmeye başladım. Mitolojiyi seviyordum, ismim de nokta atışı olmuştu. Alkyone rüzgar tanrısı demekti. İşim nihayet bittiğinde yatağıma oturdum ve laptopumdan bir film açıp izlemeye koyuldum.
...
Film sonunda bittiğinde ağlamaktan şişmiş olan gözlerimle etrafa bakındım. Karanlık olmuştu. Dışarıda yağmur yağıyordu. Babam veya Jungkook gelmiş miydi acaba?
Laptopun kapağını kapattım ve bir tane daha peçeteyi burnumu sildikten sonra çöp kovama fırlatmıştım.
Laptopun kapağını kapattıktan sonra odamdaki tek ışık da varlığını yitirmişti ve ben karanlıkta tek başıma kalmıştım. Aklıma Jungkookla tanışma anımız geldiğinde korkmuş, direkt ışığı açmıştım. Sanırım hala bilinçaltımda varlığını sürdürmeye devam ediyordu. Zaten, ne zaman silmek, ondan kurtulmak istesem o bir türlü bundan sıyrılıyordu ve ben buradayım dercesine kafamı kurcalamaya devam ediyordu. Daha fazla.
Her seferinde daha fazla.
Başımı sağa sola salladım düşüncelerimden sıyrılmak için. Banyoya ilerledim ve elimi yüzümü yıkayıp derin bir nefes aldım. Gözlerim kan çanağına dönmüş, göz altlarım morarmaya yüz tutmuştu.
Havluyla kuruladım ve hem banyodan hem de odamdan çıktım.
Tam adım atmıştım ki elektrikler kesilmişti. Küfrettim ve olduğum yere çöktüm. Nedensizce korkmaya başlamıştım. Sanki bir yerlerden pennywise çıkacakmış gibi hissediyordum.
Kafayı yemiş olmalıydım!
Derin bir nefes aldım ve fener aramaya başladım. Babamın çalışma odasında olmalıydı.
Merdivenlerden çıkıyorken annemin kendine ait odasından sesler duymaya başlamıştım. Elim ayağıma dolaşmıştı, bu seferki kimdi? Elime yine bir vazo aldım ve yavaş adımlarla odaya doğru ilerledim. Kaçmalı mıydım kaçmamalı mıydım bilmiyorum ama şuan bana sırtı dönük adamın arkasında kafasına vazoyu geçirmek için bekliyordum.
Birden ışıklar geldi ve yabancıyla göz göze geldim.
"jungkook?"
bu malkyone'nin annesiyle jungkook'un ne ilişkisi var çok meraklandım iyice bak djdkdkdbd
lütfen princess adlı kitabımı da okuyun :')
yeni bölüm için;
+100 oy ve 70 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thief ⚘ jeon jungkook ✓
Fanfic"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine. "bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil m...