Alarmın sinir bozucu sesiyle uyandım her zamanki gibi. Beş saniye sonra annem "haydi kahvaltıya" diye bağıracaktı. Beş... dört... üç... iki...
"Ömeeer haydi kahvaltıya"Off neden okul diye bişey var, hadi var neden sabahın köründe gidiyoruz ki öğleden sonra gitsek ya... sabah erken uyanmayı kim icat etti? gerçekten gerek var mıydı buna? Sorular sorular her zaman aynı şeyler dönüp duruyordu kafamda. Çaresiz çıktım sıcacık yatağımdan.
Babam kahvaltı masasında gazete okuyordu annem de çay koyuyor bir yandan da babama dün gittikleri düğünle ilgili birşeyler anlatıyordu gülerek, babam dinliyormuş gibi yapıp arada "yaa, hmm, hı hı" gibi tepkiler veriyordu. Annem anlamıyor muydu babamın onu dinlemediğini? Ah anne ne kadar safsın. Babamın yanına oturdum okuduğu gazeteye baktım çok karmaşık bütün yazılar iç içe babam nasıl anlıyordu bunları.
Babam hiçbirşey yemiyor öylece gazeteye odaklanmıştı. Annem ona seslendi duymadı. Bir daha seslendi yine tepki vermedi. Koluna dokundum yüzüme baktı. Göz göze geldik... Babamın yüzünde korkuyla karışık bir hüzün vardı, uzun uzun baktı bana sonra anneme döndü. Babamın bu hali beni çok korkutmuştu ama anlam verememiştim.
Servis gelmişti çantamı alıp çıktım. Arkadaşlarım her zamanki gibi sevgiyle karşıladılar beni. Sanırım okula bir tek onlar için katlanıyordum. Ailemi ve arkadaşlarımı çok seviyordum hatta okulu hiç sevmesem bile öğretmenlerimi de çok seviyordum. Yaşamak güzel şeydi doğrusu.
Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm derslerin sonuna gelmiştik bile. Gülüşerek servise doğru koşmaya başladık.
O gün okuldaki son günüm olduğunu bilseydim koşarak ayrılmazdım okuldan, biraz daha kalırdım, biraz daha..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Çocuk
General FictionBenim adım çocuk... bu hayatı ben seçmedim. Bana sorulmadı, seçme şansı verilmedi. Herkes bedenimi örtmeye çalıştı ama kimse kalbimin üşüdüğünü fark etmedi. Savaşlar hiç şüphesiz en çok çocukları etkiler, çocukları üzer, çocukları öldürür. Savaşın o...