Vatan Sağolsun

Ölümün Kızıl Gölgesi

Çek ellerini şehidimin kanını taşıyan bayrağımdan.

*****

Yükselen ateş, cam kırıklıkları, oradan oraya koşuşturan insanlar...
Ortalık mahşer alanına dönmüştü Bozkurt ve Gölge timi şahit oldukları görüntülere yaşlı gözlerle bakıyorlardı.

48 Saat Önce

Anıtkabir'den geldikten sonra Yaşar Albay'ın emri ile eğitim alanına giden Bozkurt timi eğitim gördüler.

"Komutanım, Yaşar Albay sizi görmek istiyor." Ayla Yüzbaşı tel örgülerden çıktı karargaha gitti Yaşar Albay'ın odasına gelince Serdar Yüzbaşı ile karşılaştı birbirlerine selam verdiler Yaşar Albay'ın odasına girdiler.

"Gelin çocuklar," diyen Yaşar Albay, Serdar Yüzbaşı'nın karşısına geçti.

"Yüzbaşım kendini nasıl hissediyorsun göreve çıkabilir misin?" Serdar Yüzbaşı'nın ela gözleri parladı kendini kötü hissetse bile göreve çıkardı.

"Çıkabilirim Komutanım," dedi Yaşar Albay başını salladı.

"Hatay ve Suriye'nin sınır noktasına gidiyorsunuz Ferdinand denen teröristi ölü ya da diri ele geçiyorsunuz. Anlaşılmayan bir şey."

"Emredersiniz Komutanım," diye bağıran Serdar Yüzbaşı ve Ayla Yüzbaşı gerekli malumatları edinince odadan çıktılar hazırlıklarını yapıp yola çıktılar.

Gökhan Yüzbaşı saatlerdir annesini ikna etmeye çalışıyordu Hatice Hanım oğlunun ısrarlarına daha fazla dayanamadı Ezra'yı unuttu, Gökhan Yüzbaşı'nın kulağını çekti.

"Ah anne ne yapıyorsun?" Gökhan Yüzbaşı kulağını annesinin elinden kurtarmaya çalıştı.

"Bana bak Gökhan bir daha karargaha gitmekten bahsedersen eşek sudan gelene kadar seni döverim yat şimdi yerine." Ezra bu manzaraya daha fazla kayıtsız kalamayıp gülmeye başladı Gökhan Yüzbaşı birkaç dakika Ezra'nın gülüşünü izledi sonra o da gülmeye başladı.

Burak Başçavuş mesaisi bitince karargahtan gitmek yerine havyarda beklemeye başladı Serdar ve Ayla Yüzbaşı ortadan kaybolmuşlardı.

"Komutanım çay getireyim mi?" Burak Başçavuş karşısında duran orta boylu, yirmi ikili yaşlarında kara kaşlı kara saçlı, yeşil gözlü delikanlıya baktı.

"Sağ ol Selçuk istemiyorum," dedi Serdar'dan bir haber alamadıkçada boğazından bir şey geçmezdi.

Ayla Yüzbaşı ve Serdar Yüzbaşı sonunda Hatay ve Suriye'nin tam sınırında bulunan kampa geldiler havanın karanlık olmasından yararlanıp tel örgüleri kestiler içeriye sızdılar iki teröristi öldürüp kıyafetlerini giydiler tanınmamak için yüzlerini kapattılar.

"Heval, Ferdinand seni çağırıyor." Ayla Yüzbaşı yanına gelen teröristi başını sallayarak onayladı terörist yanından ayrılacağı an kendisini takip eden Ayla Yüzbaşı'na döndü.

"Heval nereye gidiyorsun, Ferdinand odasında." Ayla Yüzbaşı, teröristin gösterdiği yöne baktı başını salladı o tarafa doğru ilerledi.

"Hey, sen ne bekliyorsun?" Serdar Yüzbaşı kendisine seslenen teröristin yanına gitti.

Gaye Üsteğmen, Yaşar Albay eve gelince boynuna sarıldı Gaye Üsteğmen ne zaman bir şey istese bunu yapardı Yaşar Albay kızının ipek gibi yumuşak olan saçlarını öptü sonra kollarından tuttu.

"Daha tam olarak iyileşmedin küçük hanım karargaha gelemezsin." Gaye Üsteğmen kahverengi gözlerini kocaman açtı.

"Karargaha gelmek istediğimi söyleyeceğimi nereden anladın baba?" Yaşar Albay gülümsedi kızının saçlarını okşadı.