bir varmış bir yokmuş.
bir krallık varmış. acımasız kralı, sert askerleri ve üzgün bir halkı varmış.
yalancı kuralları varmış.
insanlar kalıplaşmış olan duygulardan başka bir şey hissederse, bunun adı günah olurmuş.
park jimin ve min yoongi pek umursamaz bunu lakin günahları anlaşılmasın diye birbirlerinin gözlerine bakamazlarmış ya, o zaman çok yanarmış canları.
bazı günler jimin'in büyük annesinin karanlık bodrumunda buluşurlarmış. Diğer günler ise mektup yazarmış yoongi sevdiğine. yoongi'nin yazısı güzel değilmiş çok, bazen anlayamazmış jimin. ama önemli değilmiş.
sevgilisi gökyüzünü seviyorum yazınca, yoongi'nin umutlarını gözlerinde hissediyormuş jimin.
çiçeklerine öpücükler yazıyormuş yoongi, saçlarından öpülüyormuş.
denizini görmeyi çok seviyorum yazılınca, daha çok gülümsüyormuş jimin.
yoongi de jimin'den mektuplar almak istermiş ama sevgilisinin utangaç olduğunu bilirmiş. sorun değilmiş onun için. haftada birkaç kere o karanlık bodrumda titrek sesiyle seni seviyorum diye fısıldaması yetiyormuş ona. süslü cümlelere ihtiyacı yokmuş jimin'in. çünkü sesinde o kadar çok sevgi taşıyormuş ki, iki kelimesiyle dokunurmuş sevdiğinin kalbine. yetermiş sevdiğine.
jimin ise sevgiye asla doyamıyormuş, yoongi'yi kalbinde hissetmeye. Sürekli mektupları okumak, sevgilisiyle dudaklarını birleştirmek istiyormuş. O görmediği her saniye özlermiş yoongi'yi.
sonra kralın askerleri görmüş onları.
krala götürülmüşler.
kral kızmış onlara. "yanlış." demiş. yoongi ise sevgilinin güzel ellerini tutup asıl yanlıştan kurtarmak istiyormuş.
korkuyormuş jimin.
başını önüne eğmiş.
korkutmuş sevgilisini de. "evini mi özledi" diye korkmuş yoongi.
kral konuşmuş, konuşmuş ama iki sevgili duymamışlar birbirlerini düşünmekten.
"bileklerini acıtıyor mudur ipler" diye düşünüp duruyormuş jimin. narinmiş sevgilisi. ama canı acısa da söylemezmiş hiç. onun gibi gözyaşları süzülmezmiş yanaklarından.
göz göze gelmişler sonra.
zor da olsa gülümsemiş yoongi. bilirmiş, sevdiği onu ne zaman üzgün görse akşamına sessiz sessiz gözyaşları dökermiş. jimin ise denemiş, denemiş ama kıvıramamış dudaklarını. kendinden nefret etmiş belki ama titreyen çenesi engellemek için birbirini bastırdığı dudaklarını kıpırdatamamış işte.
oysa ki küçük bir tebessüm etse jimin, yetermiş sevgilisine. teselli edermiş kalbini.
"Sana tek kurşunla iki can almayı öğreteceğim." demiş kötü kalpli kral yanındaki askerine. kral onları iki kişi mi sanıyormuş? 'ne büyük bir cahillik' diye düşünmüş yoongi.
jimin ise acıyı iliklerine kadar hissetmiş. "durun!" diye bağırmış. "durun, onun yerine beni öldürün."
itiraz etmiş yoongi. "olmaz.'' demiş. ''olmaz, çok güzelsin sen. sen ölürsen yıldızlar bile ağlar"
gülümsemiş kral, ülkedeki çiçeklerin kalpleri dahi ölmüş. gülümsemek yakışmamış ilk defa bir insanın dudaklarına. jimin'in yanına gitmiş. "herkes sevdiği için ölür." demiş ve yoongi'nin bacağına ateş etmiş. "ama o acı çekmesin diye, onu öldürebilir misin?"
şimdi yoongi de ağlama başlamış. kanayan bedenine değil de, sevgilisinin omuzlarına cehennemi yükleyen kralın acımasızlığına ağlamış. neden böyle olmuş ki? neden sevgi günah olmuş ki?
kral silahı jimin'e vermiş. parmaklarını yoongi'nin ince ve güzel parmaklarına sardığı günler ağlamış teker teker.
"sorun değil." diye fısıldamış yoongi. "sorun değil, belki diğer meleklerle de tanışırım." gözlerinden bir yaş süzülmüş sonra. "gerçi hiç biri senin kadar güzel kokmuyordur ama sorun değil. sorun değil, senin kadar güzel değilim ben. ben ölürsem en azından yıldızlar ağlamaz."
'yıldızlar kimin umrunda ki' diye bağırmak istemiş jimin ama yapamamış. sorun etmemiş yoongi.
"gökyüzünü seviyorum." demiş sevgilisi, biraz daha ağlamış jimin. gökyüzündeki tüm yıldızlar yoongi'nin umutlarını da peşinde sürükleyip süzülmüş yanaklarından.
"çiçeklerine öpücükler." demiş sevgili, biraz daha ağlamış jimin. Saçlarının arasında solmuş tüm güzel kokulu çiçek yaprakları.
"denizini mahrum bırakma." demiş sevgilisi, zor da olsa gülümsemiş jimin. dudaklarının arasındaki tüm denizi yoongi'nin kalbindeki çöle bahsetmiş son kez.
ama hala acı çekiyormuş yoongi.
eğer ölmezse, daha çok acı çekermiş. biliyormuş jimin, silahı ona yöneltmiş.
"özür dilerim." diye fısıldamış jimin. "üzülme." diye teselli etmiş sevgilisi. "diğer melekleri görürsem, ne kadar şanslı olduğumdan bahsedeceğim.''
sinirlenmiş kral, acele etmelerini söylemiş.
akıp giden saniyeler ağlamış. her biri diğerine gelme demiş. 'gelme, kal orada, bir aşkın daha katili oma, kal orada'. ama engel olamamışlar birbirlerine, geçip gitmişler.
"en azından melekler sevinecek." demiş jimin.
melekler ağlamış.
tetiğe basmış jimin. silahlar ağlamış, kurşunlar ağlamış. ölümler ağlamış.
o gün, bir kurşunla sadece iki can aldığını sanmış kral. hissedememiş park jimin'in ve sevdiğinin ruhlarının bir bütün olduğunu.
o gün kral, bir kurşunla tüm kainatı ağlatmış.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızlar da aşka aşıktır, yoonmin
Fanfictionkral onları iki kişi mi sanıyormuş? 'ne büyük bir cahillik.' one shot 14.09.19 @Imsety için.