Üstündeki açık mavi ceketi düzeltip geniş bir sokağa saptı Taehyung. Çift taraflı gösterişli asfalt, bugünlerde kullanılmamaktaydı. Bazı çökmüş noktalara ve tren rayları ile kesiştiği bir kısma sahipti. Oradaki küçük taşlar Taehyung'un şu an yürüdüğü yere kadar gelmiş, ayaklarının altını sızlatıyordu. İnce ayakkabısı, ayakta tutmaya çalıştığı gardı gibiydi. Yer yer parçalanmış, bağcıkları sıkıca bağlanmış bir çift bez parçası. Başını kaldırdığında gördüğü gökyüzü, aydınlık değildi. Ne yıldız görebiliyordu, ne de bir bulut. Bir güneş ya da ayın gölgesi bile yoktu. Zamanı söylemek güçtü ziya tarih böyle bir zaman görmemişti daha önce. Üsttekileri görmek ya da anlamak imkansızdı.
Vardığı yerde ulaştığı insanların her biri, kendi işleri ile meşguldü. Eski bir koltukta uzanan Yoongi, küçük çakmağından çıkan ve rüzgarın titrettiği alevi izliyordu. Önünde duran koca alevleri görmezden geliyordu. Umursamaz, diye düşündü Taehyung. Ne zaman bir olay için kendi kıçını kaldırmıştı ki? Hayatın hissizleştirdiği ve herhangi bir şeyi yapma tutkusunu sikip atmış olduğu başka bir gençti işte. Rastgele sallanan kolu koltuktan sarkmıştı, Jungkook'un omzuna değiyordu arada. Elindeki içki şişesi ile zevkin sularında yüzen Jungkook. Kızarmış yüzü ve berbat duruşu, çoktan kafayı bulduğunun belirtileriydi. Seokjin'in kırık bir ayna parçasını izlediği gibi izliyordu şişesini. İkisinin de en büyük aşkları. En büyükleri, dolgun dudakları gibi eşsiz ayrıntılar ile süslenmiş yüzünü izlemekte ve yorgunlaşmış bakışlarını incelemekteydi. Sırtı, çılgın alevleri izlemekte olan başka bir bedene yaslanmıştı. Namjoon, bu hayatta görülebilecek en açgözlü insandı. Adalete, sevgiye, güce... Taehyung, onun ateşe bakışlarından bile görebiliyordu içinde yanan istek korlarını. Hoseok ise, kendi alevlerini dışarı yansıtmaktan korkmayan biriydi. Alev alev yanan, bir el bombasıydı. Yanına oturduğunda yeni bir ayaklanmadan bahsetti Taehyung'a. "Başkente yapılan aşırı şehirleşme ve doğa tahribi nedeniyle canlı katliamı ve buna karşı eylemde bulunan sivillere yapılan insan dışı tavır nedeniyle bu akşam ayaklanma gerçekleştirilecek. Bizi de bekliyorlar." Tükürür gibi çıkan kelimeleri onayladı Taehyung. Zaten tek yaptıkları buydu, ülkelerini ve vatandaşlarını mahveden hükümete karşı gelmek. Nerede, ne zaman, nasıl olursa olsun. Fark etmiyordu onlar için. Eğer biraz bile olsa fark yaratabilecek ve değişikliğe sebep olabilecekleri bir yol olduğunu düşünüyorsa bu yedi çocuk, varlıklarını masaya koymaktan çekinmiyorlardı. Hepsi, mahvolmuş hayatlarını umursamadan yaşıyordu. Birbirlerine sahip oldukları sürece pek fazla şey umurlarında değildi. Sadece bazı şeylere katlanamıyorlardı işte.
Kendini süzen kişiyle gözleri kesiştiğinde çarpık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne Taehyung. Jimin de baş selamı vererek çekmişti gözlerini. Ne utanmaz biri, diye düşündü Taehyung. Diğerlerinin sahip
oldukları ile o kadar ilgileniyordu ki kendine ayıracak zamanı yoktu. Aynı zamanda biraz da üzüldü onun için, çevresi onu başkalarıyla o kadar kıyaslıyordu ki Jimin'in de bunu yapmasına şaşırmadı.
Sonra savdı bu düşüncesini, hepsi sorunluydu nasıl olsa. Hepsini biraraya getiren Namjoon bile, zengin ailesi tarafından reddedilmiş bir çocuktu. Yönetimde söz sahibi olan ailesinin otoriter izlerini onda da görmek mümkündü. Aile darbelerinden bahsetmişken Yoongi'den bahsetmemek olmazdı. Ailesi tarafından, ölüp ölmemesine bile değer verilmeyen biriydi. Jimin desen, bir ailesi bile yoktu. Jungkook, bedenini kötü ve ucuz yiyecek restorantlarında sürükleyerek günü geçiren biriydi. Ailesinin sevgi yoksunluğunun onda açtığı bu yarayı kapatmak için merhemi her yerde, şekilde ve bedende arıyordu, bulduğu en küçük ilgi kırıntısında bile. Hoseok ise her şeye olan kızgınlığını kavgadan kavgaya koşarak atıyordu. Yüzü dağınık olmadığı bir gün yoktu. Ailesine ne olduğunu bu grup bile bilmiyordu. Ama umursamamayı seçtiler, hepsi birbirini kusurları ile kabulleniyordu. Jungkook'a sevgi gösteriyor, Hoseok'un yaralarına pansuman yapıyor, Yoongi'ye yaşamının değerli olduğunu hatırlatıyorlardı. Bu kadardı işte, yedi sorunlu çocuk bir aileydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Struggle of Timeless Souls
Fanfiction90'ların rezalet düzen ve görüşleri arasında baskıya karşı çıkmaya çalışan bir grup isyankâr ve asi genç. Terk edilmiş soğuk bir sokakta ateş etrafında toplanmaları tek dermanları ve birbirlerine karşı sevgileri ile harmanlanmış arkadaşlıkları tek u...