''İki mum koyun önünüze. Oraya tüm nefretinizi, saygısızlıkları, üzüntülerinizi, kalp kırıklarınızı veya herhangi bir negatif duygularınızı aktarın. İlk gözyaşı döken ilişkiyi kurtarmak için en çok çabalayandır. Eğer döküldükten sonra o yüzü mutluluk kaplıyorsa, 'Seni seviyorum.' diyebilirsiniz. Tam tersi ise üzgünüm, bazı şeyler için artık çok geç.''
Selena, elindeki lavanta kokulu mumu sıktı ve derin bir nefes aldı. Salonlarının girişinde durup odaya baktı. Terapistlerinin dediği üzerine Abel, salonu yeniden düzenlemişti. Beyaz rengi duvarlarına uygun krem rengi perdeler ve onlara tatlı bir tezatlıkta gri koltuklar vardı. Duvarlarda çocuklarının portreleri, ilk çizdikleri resimleri ve birkaç ünlü portre asılıydı. Ahşaptan yapılma şifonyerlerinin üstünde ise aile resimleri, düğün fotoğrafları ve çocukları ile kendilerinin bebeklik fotoğrafları duruyordu. Tabii, Parker'ın dün yemek yemeden sonra oynamak için koyduğu oyuncak arabası hala üzerindeydi. Hafif bir gülümseme sunduktan sonra salonun tam ortasında duran alçak masaya bakmıştı. Etrafına güller serpiştirilmiş, aydınlanması için mumlar koyulmuş ve karşılık iki minder yerleştirilmişti. Sadeydi ve hoştu, ki Selena abartısız her şeye bayılırdı. Abel, bunu bilerek yapmıştı.
Mindere yerleşti ve mumu çenesinin hizasında masaya yerleştirdi. Abel'in gelmesini beklerken duvara boş boş bakmaya başladı. Geç kalmayacağını biliyordu.
Telefonuna ulaştı Selena. Yıllar önce yaptıkları ve araları açılmadan önceye kadar sürekli ekleme yaptıkları müzik listesini açtı. Hayatından Abel hakkında asla silmeyeceği birkaç şeyden biriydi sadece.
Abel, sessizce ev kapısını araladı ve içeriye girdi. Selena'nın özenle hazırladığı anahtarlığa anahtarlığını astıktan sonra ceketini çıkardı ve kenara koydu. Salondan süzülen ışık süzmesi onu istemsizce geriyordu. Ne yaşanacağını bilmeden oraya ilerledi.
Kapıya gelince duraksadı. Kapıya yaslandı ve bir süre az miktar olan ışığın içinde bile belirgin eşini inceledi. Tanıştığı günden beri aynı güzellik ve aynı gençlikteydi. Her zaman topladığı kahverengi saçlarını bugüne özel salık bırakmış ve saten bir gecelik giymişti. Gördüğü kadarıyla uzun zamandır giymediği açık pembe geceliğiydi. Hafif bir gülümseme belirdi yüzünde. Şanslıydı ve bu şansı kaybetmemek için bu gece elinden geleni yapmaya çalışacaktı.
Masaya doğru ilerledi ve kendi minderine geçti. Selena, onu görünce gülümsedi. Abel, etrafa baktı. "Çocuklar uyudu mu?" diye sordu. Selena, olumlu anlamda kafasını salladı. Abel, uzun süren göz temasından kaçınmak için vanilya kokulu mumunu çenesinin altına koydu. Ardından elindeki hediyeyi Selena'ya uzattı. Selena, şaşkınlıkla elinden alıp ona baktı. "Bu olay bittikten sonra açar mısın?" diye sordu Abel. Selena, cevap vermeden hediyeyi yanına bıraktı. Abel, kulağına dolan melodiyle derin bir nefes aldı. Yılların değiştirmediği diğer şey ise Selena'nın küçük detaylar ile Abel'in kalbini çalmasıydı.
Abel, Selena'ya baktı. Bir nevi hazır olup olmadığını sorgular gibiydi bakışları. Selena kafasını salladı. Abel, Selena'nın geldiğinden beri tek bir laf etmesine üzülmüştü.
Cebinden çakmak çıkardı ve kendi mumunu yaktı. Onun mumuna uzanmadan önce duraksadı. Ardından çakmağı ona uzattı. Selena, Abel'in ellerinden çakmağı aldı ve kendi mumunu yaktıktan sonra masaya yerleştirdi. Derin bir nefes aldı ikisi de. Bir süre sessizlik hakim olunca ortama Abel, dudaklarını araladı. "İlk sen başla."
Selena, duraksadı. Terapistten geldiği günden beri kendini bu konuşmaya hazırlıyordu ama bir anda aklındakiler yok olmuştu. Ne diyeceğini bilemedi. Bakışlarını çekmek istese de zorlukla Abel'de tuttu ve aklına ilk gelen konu hakkında konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candle|abelena
FanfictionAbel ve Selena aşk ile evlenmiş bir çiftti. Çocukları ve geçirdikleri birkaç yıldan sonra çöküntüye giren ilişkilerini kurtarmak için ilişki terapistine giderler. Terapistin çözüm yolu basittir. Önlerinde iki yanan mum, ilk gözyaşını döken ilişkiyi...