~~~ Gönül kırgınlığının acısını dindirecek bir yolculuk yapılmadı henüz.Ne diyordu şair;ne kadar uzağa gidersen git,kaçmak istediğin herşey içinde..~~~
" Ucu bucağı görünmeyen kalabalıklar arasında sesini duyuramayacak olmak seni yanlız yapmaz.Sen sessizliğinle de konuşanlardansın.Sus istediğin kadar sus.Bu seni anlamsız sözcükler kurup konuşan insanlardan daha değerli yapar. "
"Ve reva! Seni senin dilinle sevecek biri var.Onu bekle.Onun gelmesini bekle.."
Kitabinın arasına bırakılan bu notlar kimdendi bilmiyordu reva.Etrafına bakındı ama kendisine nefretle bakan gözlerden başka birini göremedi.
Ahh nerede kalmıştı Lily? Halbuki çok gecikmeyecegini söylemişti.Elindeki notu tekrar okuduktan sonra katlayarak kitabının arasına yerleştirdi.Kafasını kaldırmadan Necip Fazılın Çile kitabını okumaya devam etti.Bu kitabı çok sevmesinin elbette çok nedenleri vardı ama zamanla anlatacaktî içine.
6 ay önce buraya gelmişti.New Yorkun bir semtine.Üniversitedeki hocasının tavsiyeleriyle.Hocası daha iyi bir eğitim alması için sevdiği öğrencisi revayı referanslar kurarak kabul ettirmişti o üniversiteye..
Levent abisi ve kızlar yalvarsalarda gitmek istediğini söylemişti reva.Evet korkuyordu.Ama Konuşamıyor olsa dahi bunu engel olarak görenlereydi inadı.Kendine bir yol çizmeliydi.Ve o yol daha bu haber çıkmadan 1 gece önce ettiği dua ve yattığı istihare namazıyla aslında gösterilmişti.Allah yanındaydı inşaallah.
Hem onun gitmekte 1 amacı da gittiği yere Allahı duyurmaktı.Allah adını duymayı unutmuş nefislere nefes olabilmekti belki de.
Kısa sürede öğrendiği ingilizcesiyle yollara revan oldu olalı kendini ilk baştaki yanlızlığıyla baş başa buluyordu reva.
Ilk getirildiği yetim hane günlerine dönüyordu uyumadan önce.Evet görüntülü konuşsada kızlarla bu onun yanlızlığını gideremiyordu ne yazık ki!Kendisi seçmişti bu yolu.Devam da etmeliydi.O zamana geri döndü.
6 ay önce..
"Burada okul mu kalmadı da uzaklara gidiyorsun reva? Bak kızım geri dönebilirsin.Yani gitmene gerek yok.Ahh ne dediğimi bilemez oldum bak! Gitme reva!"
Levent abisinin sözleriyle gözleri doldu.Haram olmasa şimdi sarılırdı boynuna.Burcunun sarıldığı gibi sarılırdı.
"Gitmem gerek levent abi.Kendimi bulmam gerek.Belki de böylesi daha hayırlıdır.Biliyorum zor.Ama dayanmalıyız.Hem umutluyum.Bakarsın biri bin katarak dönerim. Şu dilsiz reva dil olurda anlatır birilerine hakikati diye gidiyorum.Bu bir fırsat!"
Canan çekti kolunu ve sert bir şekilde devam etti konuşmasına.
"Burada da hakikati duymayan insanlar var! Bu mu yani gitmende ki sebeb? Bak kızım.Vazgeç diyorum son kez.Başka da birşey demem bundan sonra kal veya git diye.Kendine gel! O yabancı memlekette ne yaparsın? O insanların yanında bir başına ne yaparsın kendini anlatamadan?"
"Bunca zaman beni anlayanda olmamıştı ne kadar anlatmak istesemde.Ama Bak! Allahın inayetiyle şimdi sizlere anlatabiliyorum.Orada neden olmasın öyle değil mi? Hem ben bir başına da değilim.Bunca zaman da değildim.Allah vardı.Allah her zaman var. Korkmayın ve üzülmeyin."
Tek tek vedalaştılar tüm kızlarla.Cananla ayrılmak ise çok daha zordu reva için.Her zaman dik duran kızın birden beli bükülmüştü sanki."Gitme" diyordu sadece.Öyle çok döküyordu ki gözlerinden yaşları.Eşarbının yakası bir göle dönüşmüştü çoktan.Zar zor ayrıldılar ve reva cansuya emanet etti ablasını.Geride kalan ailesine hasretle bakıp el salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKpare *DUYULMAYAN HIÇKIRIK* TAMAMLANDI
Teen FictionBir sevdaya düşeceksin,o sevda kuyu olacak sana.Sen kuyuda yusuf olacaksın sabredeceksin.Sonra sevdaya sultan olacaksın.. 》MEVLANA CELALEDDİN RUMİ》