Meşhur olan Sahratun Nâr hikayesi hakkında Ebu Ali
Sina derki: Adem Aleyhisselam peygamberin mushafında
görmüşler'ki, Hak Teala hazretleri Adem Safiyyullah
Aleyhisselamı yaratmadan önce bir şahıs yarattı ve ismine
Sahratun Nâr dedi. Onun sureti şöyle idi. Başı insan başı
gibi, iki eli ve iki ayağı insan gibi olup, başından ayağına
kadar insan yüzü gibi elinde, ayağında, karnında ve
başında tastamam 4000 adet yüzü vardı. Her yüzünde de
insan gibi kaşı, burnu, ağzı ve gözü vardı. Hak Teala onu
ateş ile havadan yaratmıştı. Su ile toprak ona karışmamıştı.
Hak Teala ona 900.000 yıl ömür verdi. Bir Sahratun Nâr
Allah Teala hazretlerine münacat edip dediki; İlahi Mevlayı!
Bu kulunu yalnız yarattın, bana cana yakın bir yoldaş
yokturki onunla arkadaş olayım. Hak Teala duasını kabül
etti ve o münacati nefsinden bir nur zahir olup, bir dişi
Sahratun Nâr yaratıldı. Bunlara Adem Aleyhisselam gibi
nefis verildi ve cima' ettiler. Dişisi hamile kaldı ve uzun
zaman sonra 4000 tane oğlan doğurdu. 900.000 yıl
içerisinde Sahra cima etti ve nesli çoğaldı. Sahranın nesli
yeryüzünü doldurdu. Daha sonra Sahra Allah'ı unutup kötü
yola saptılar, toprak ve rüzgar oldular.
çoğalıp dünyayı doldurdular. Daha sonra fesada başladılar,
tesbih ve tehlili unuttular. Yedi yer inledi ve Allah c.c.
bunların üzerinden kaldırılmasını rica etti. Hak Teala
hazretleri yedinci kat semanın meleklerine emretti ki:
Sahra'nın kavmiyle cenk edip onları helak ediniz. Yedinci
semanın melekleri helak etmeden aciz oldular ve üzüldüler.
Hak Teala hamele-il arştan iki melek gönderdi. Birinin ismi
HAVL ve diğerinin ismi KUVVEH idi. Gelip bu Cinleri helak
ettiler. Sahra nın kavminden iki kişi kaldı. Birisi erkek diğeri
dişi idi. Bu kalan Cinler onların neslinden olup, daha sonra yine çoğaldılar. Allah c.c. onların üzerlerine birer müvekkel
Melek koydu. İnşâallah yerinde her birini zikredeceğiz.
O Sahratun Nâr'ın sureti bu tertip üzere idi: (en üstteki resim)DAVETNAME sy: 11,12
İdris Çelebi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN PARAPSİKOLOJİ
Spiritual"Bir yolcunun yolda yolda yürüyebilmesi için ufku görmesi yeterli değildir... Ufkun ötesini'de görmesi gerekir..." -Mustafa Kemal Atatürk * Ufkun sınırları çerçevesinde değil , ufkun ötesinde ve boyutlar arası...