Onu sen öldürdün

236 27 1
                                    

Gözlerimi tavanda gezdiriyorum.Dört yanı da beyaz fayanslarla kaplı bu hucrede savunmasiz ve çaresiz yerdeyim.Soğukluk sırtıma vurdukça vücudumun ısı dengesi gitgide düşüyor.Karşı duvarın sağ üst kısmında küçük parmaklıklı bir pencereden başka hiçbirşey yok.Birde tamamen yitirmek üzere olduğum aklım.

Dün gece olanlar aklımda karmaşıklaşıyor.Arthur'un yumruğu kisa bir süre etkisini gosterince uyukladığımız anda acı cığlık sesleriyle kendimizi Arthur'un bulunduğu yerde aldığımızı hatırlıyorum.Sesten oluşan kalabalık arasında karnının üzeri büyük bir kesikle yarılmış yerde yatan cesedini hatırladıkça sinirlerim daha da bozuluyor.Birkaç dakika münakaşadan sonra kapıdaki bekçi belindeki çakıyı saplayıvermiş.İşin kötüsü tüm olayda suçsuz olan ilan edildiğinden sesimizi çıkaramadık.Bundan daha kötüsü olamaz diye düşünürken,arka kapıda yakalanan Thomas ve Dr.Arvin geliyordu yanımıza.Arkasında da pis sırıtışıyla Harry.Tüm bu olanları biliyormuş meğer.Benden intikam alma şekli fazla acı oldu.Ne Thomas kızına gidebildi,ne de Arthur artık hayattaydı.

Bu soğuk hücre de kendi kendime cebelleşmekten yorgun düşüyorum.Gözüm ya pencerede ya kapıda... Thomas'ta büyük ihtimal diğer hücrelerden birine hapsedildi.Ya Matt ve diğerleri? Ne haldeler.Düşünceler göğsümü sıkıştırdığı vakit kapı aralanıyor.Oturduğum yerden hızlıca doğruluyorum.Müdürün yardımcısı Tyler beni almaya gelmiş.Misafirlerin var diye ekliyor.Şaşkınlık arasında yalınayak merdivenleri çıkıyoruz.

Odaya girdiğimde haftaiçi gelen benim deyimimle küçük hanımefendi ve yanında hatırlamadığım onan daha küçük sevimli bir kız çocuğu.Karşımda ürkek dursa da içeriye girer girmez ayağıma sarılıyor.Ve deli gibi ağlamaya başlıyor.Şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak konuşmaya başlıyorum.

"Sen bir prensessin ve prensesler ağlamaz.Hadi güzel kız yüzüme bak" diyorum.Islanmış ve kızarmış yanaklarıyla kocaman gözleriyle yüzüme baktı ve "Seni çok özledim baba" dedi. Bu söz içimin cız etmesine sebep oldu.Gözlerim büyük bir şiddetle dolarken bu küçük prensese kocaman sarıldım.O sırada diğer genç kız da gözyaşlarına boğulmuştu.Bu dramatik sahneyi bozmak istemesemde hiçbirşey hatırlamadığım için sormak zorunda hissettim kendimi,Küçük prenses kucağımda büyük hanımefendi ise karşımda duruyordu.Meğer büyük olanın adı Emily küçük olanın adı Lily'imiş.İkiside benim kızımmış.Lily büyük bir heyecanla bana yaptığı resimi uzatıyor Okul hayatını anlatıyor,komşuları,arkadaşlarını,öğretmenlerini..Gülümseyerek ve neşeyle anlattıkları hayatlarını merak ettiğim büyük bir soruyla bölüyorum."Ya anneniz? O nerede? Onu çok merak ediyorum.Çünkü ne yazıkki hatırlamıyorum". İşte o sırada kocaman bir sessizlik oluyor.Emily kafasını öne eğiyor,iki de bir yutkunuyor,saçlarını karıştırıp arada kaşıyor ve cevap vermemek için diretiyordu.

"Emily sana bir soru sordum". dedim.Anlatmak istemedikleri şeyi düşündükçe daha da merak ediyordum.

"O öldü baba.Onu sen öldürdün."

 ----------------------

Bölümün Müziği ;

Simple Plan - Perfect

Link ; https://www.youtube.com/watch?v=RUi54JTgL5s

NOT: Bölümle ilgili görüşlerinizi ve oylarınızı bekliyorum.Eleştirilerinizi dikkate alacağım.Sevgiyle ve mutlulukla kalın.

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin