barışmak için savaşmak gerekir

2.4K 147 44
                                    


"Jungkook iş tecrübesi edinsin istiyorum."

Namjoon neden ona anlattığını bildiği halde soru sorarcasına "Eee?" demişti.

"Yani, izin ver de yanında çalışsın." Namjoon Jin'e uzunca baktı. Bir evlat edindiğini biliyordu. Ama çocuğu daha önce görmemişti. Kahverengi saçları, tombul yanakları ve sevimli bir yüzü vardı. Odanın diğer tarafına oturmuş, elleriyle oynuyordu. Namjoon'un ona baktığını hissetmiş olmalı ki, kafasını kaldırıp büyüğüne utangaç bir şekilde gülümsemişti.

"Kaç yaşında?" diye sordu Jin'e

"16" Jin, Namjoon'un tepkisini tahmin ederek gözleri kapalı söylemişti bunu.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bak üzerinde çalıştığım şey yüzünden laboratuvarım kapatılabilir. Çocukla uğraşamam." Diye bağırdı. Jin Jungkook'a baktı. Namjoon'un ani çıkışı ile korkmuş, babasına bakıyordu. Jin kafası ile dışarı çıkmasını istemişti. Hızlıca oturduğu yerden kalkıp kapıdan çıkmıştı. Evin önünde bekleyebilirdi.

Gözlerini dışarı çıkan oğlundan çekip yanındaki adama çevirmişti. Namjoon da Jin'e bakıyordu. Tek fark Namjoon'un sinirle bakmasıydı. Jin nereden geldiğini bilmediği bir cesaret ile ellerini küçüğünün omuzlarına koymuş, sakinleşmesi için masaj yapmaya başlamıştı. Namjoon beklemediği bu dokunuş ile Jin'in ellerine bakmış ardından gözlerini kapatmıştı.

Jin ise kapalı gözlerinden başlayarak tüm suratında gezdirmişti bakışlarını. Bu kadar yakından bakamamıştı uzun zamandır. Özlemişti.

Jin masaj yapmayı kesse bile ellerini çekmemişti. Bir elini boynuna çıkarıp okşamaya başladı. Başta tereddüt etse de, Namjoon'un boynunu yana yatırıp ona yer açması ile sevinmişti.

Bu odadan çıktığı zaman her şeyin sona ereceğini biliyordu. Yine onu görmezden gelecek, tersleyecekti. Bir daha ona dokunma fırsatı olmayacaktı belki de. Bu yüzden acele etmeden sevdi.

Bir gün gelecek ve Namjoon, neden ona bu kadar soğuk olduğunu anlatacaktı. Neden aşkından dolayı her şeyi yapmaya hazır Jin'e tahammül edemediğini kendisi söyleyecekti. Yani Jin böyle umuyordu. Hayallerin sınırı olmaz ya, belki de ona aşık olurdu Namjoon da. Çok belkileri vardı. Ama şimdilik bunları görmezden gelecek, anın tadını çıkaracaktı.

Bir süre daha sevdi Namjoon'u. Sonra okşayan elini omzuna indirdi. "O akıllı bir çocuk."

Namjoon gözlerini yavaşça açıp Jin'e baktı.

"Hadi ama Joonie. Üzme beni."

Joonie...

Üzmeyecekti. 'En fazla ne olabilir ki?' diye düşündü.

"Şurada aynalı konsol var ya." Jin kafasını sallayarak onayladı. "İlk çekmecede anahtar var. Git al onu." Jin anlamasa da dediğini yapmıştı. Elindeki anahtar ile küçüğüne bakmaya başladı.

"İstediği zaman gelsin. Zor bir iş vermem, merak etme. Getir götür falan yapar." Namjoon'un dedikleri ile elindeki anahtarlara gülerek baktı. Onun gülüşü ile istemsizce gülmüştü.

Kafasını kaldırıp az önce sinirle bakan adamın şimdi gülerek izlediğini gören Jin utanmıştı. "Biz de gidelim artık." diyerek oğlunu yanına çağırmış ve boynuna atkısını dolamıştı. Ardından kendi evlerine gitmişlerdi.

Baby |knj.ksj|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin