32. Bölüm "YILDIZLAR ÖLMEZ"

90.7K 3.6K 1.1K
                                    

32

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

32. Bölüm "YILDIZLAR ÖLMEZ"

🎼

Kanımı akıtmak için kaşınan elleri şimdi  harabeye çevirdiği vücuduma derman olma uğraşına girmişti. Göğsüm bir körük gibi inip kalkarken sürekli kırpıştırdığım gözlerimle olanları tüm gerçekliğiyle algılamaya çalıştım.

Aybars, elinde tuttuğu krem tüpünü parmakları arasında gizlemeye çalışırken, diğer elinin parmaklarına bulaşan kremi, hızlıca eşofman altının yumuşak kumaşına sildi. 

İfadesiz duran kaşları, gözlerimizin buluşmasıyla birlikte çatıldı ve bir adımla geriye çıktı. "Saat gecenin bir yarısı," dedi ters ters. "Niye uyumadın hâlâ?"

Sert bakışları yaptığını gizlemek ister gibi çatılmaya devam ederken ben darmadağın olmuş hislerimle öylece kaldım. 

Tüm sinirlerim toz bulutu olmuş, tek bir mantıklı cümle dahi kurmayı beceremezken, ona bu kadar çabuk yenik düştüğüm için kendimden bir kez daha nefret ettim.  

Bunun, bu olan şeyin, bana kısa süre içinde hissettirdiklerinin tek bir nedeni vardı; şefkatten uzak kalmış ruh halim, bulduğu ilk limana sığınmak istiyordu. Tek nedeni buydu.

"Şey," dedim olayın ilk şaşkınlığını zoraki bir güçle üzerimden atarak. "Uyuyordum. Sen gelince-" Sert yüz ifadesine öldürücü bir darbe indiren kara gözleri ters ters tüm bedenimi süzdükten sonra sözlerim dudaklarımın arasında intiharlarını gerçekleştirdi. Ben, yine o için için beni tüketen öfkenin damarlarıma sızmasına izin verirken Aybars yere çarptığı sert adımları eşliğinde banyoya ilerledi.

"Ne diye sana açıklama yapıyorum ki?" Tüm kızgınlığım kendimeydi. Kalbimin sevgisizlik ile kanayan yarası, kimsenin sahte merhemine ihtiyaç duymamalıydı. Üstelik Aybars'ın bedenimde açtığı yaraları iyileştirmeye çalışması bir lütuf değil, sızlayan tenime en ağır küfürdü.

Açık sırtımı kapatmak ve daha çok Aybars'ın sırtıma sürdüğü tüm kremi kıyafetlerimle silmek için bluzumu hızlıca çekiştirdim. "Yüzsüz," diye mırıldandım. "Öldürmüşsün utanmadan mezarıma gelip çiçek bırakıyorsun."

Tenimdeki tüm krem izlerini silmek adına sırtımı yatak başlığına yasladım. Gözlerim boş odanın içinde gezindi. Bakışlarım boştu ama düşüncelerim olduğu yerden taşmak için can atıyordu. Benim bir yanım beyaz, bir yanım siyahtı. Bir yanım melek, diğer yanım şeytandı. Aybars'ı bulmak için yola çıktığımda mesela; beyaz olan yanım sadece istediğini almak için heyecanlıyken siyah yanım kaybettiği her şeyi geri almak için hevesliydi. Melek yanım Aybars'ın masumiyetine beni inandırırken şeytan olan diğer yanım tüm günahı ona yıkıyordu. "Hayır," diye mırıldandım kendime telkinlerde bulunmadan hemen önce buraya geldiğim günden itibaren yaşadığım her şeyi kısaca gözden geçirirken. "Senin yolun bu değil." Asla, asla ve asla babamın kızı olmayacaktım.

ONA İNANMA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin