TUZLU SEVDALAR
Seni sevmek "tusta bar" deyimi ile eş anlamlı,
Zorlu yollardan geçip vardığım bir vadinin ortasında ki gölde yüzmek gibi...Yeşilimsi bir rengi olan bu gölde cenneti yaşamak için ölmek gerekli sana çıkan yollarda,
İşte tam bu yüzden seni sevmek çok tuzlu bir iş.EFSUNKÂR YOLCULUK
Kendimi öyle bir çıkmazın içinde buluyorum ki gece vakitlerinde,
Meydan okuyorum var ise tanrıma,
Var ise diyorum ki farkedebileseniz nasıl bir çıkmazda olduğumu,
Yaşayamadığım hayatımın ellerim arasından kayıp gitmesini izliyorum öylece.Nasıl davranmam gerektiğini söylüyorlar, öyle konuşuyorum.
Nasıl konuşmam gerektiğini söylüyorlar, öyle davranıyorum.Tüm üstadları misafir ediyorum odamda gece vakitlerinde,
Hep birlikte kılıç kalkan kuşanıyoruz, Semaya saldırmak üzere.Yükseklerden yere çakılma olasılığını alıp göze,
Varımızı yoğumuzu koyuyoruz ortaya...-Nietzsche, diyorum.
-Sırf sen haklı çık diye tüm bu uğraş, kıymetini bil.Varlığından bihaber olduğumuz düşmanımızı öldürmek üzere çıkıyoruz yola,
Mola veriyoruz yıldızlara yakın bir yerde,
Bir kaç mısra daha ekleniyor not defterine Baudelaire'in.
Kolkola ilerliyoruz bir yabancı ile tüm bu hayatın anlamsızlığını bitirmek üzere.Kimse ama hiç kimse dönüp bakmıyor ardına,
Düşünmeden atılıyor adımlar,
Ölesiye bir istekle.
Geride kalanların ne kadar önemsiz olduğunu kavrayabilecek kadar zekiyiz sonuçta...
Belki de önemlerini anlayamayacak kadar kibirli ve kör.Yıldızların gözünden izliyoruz dünyayı,
Büyüleniyoruz adeta,
Kimse konuşmadan manzarayı izliyor öylece,
Unutuyoruz yola çıkma nedenimizi,
Unutuyoruz isimlerimizi.Bir kaç kişi görülüyor ufukta elleri silahlı,
Yanımıza yaklaşıyorlar usulca,
Önce bir şeyler söyleyecek gibi oluyorlar,
Fark edince manzaranın güzelliğini unutuyorlar geliş nedenlerini.Sayımız artıyorda artıyor zamanla,
Daha savaşa girmeden yeniliyoruz ona, Farkedemiyoruz asla.Kahkaha sesleri yankılanıyor kulağımızın ardında,
Anlam veremiyoruz.
Manzaraya dalmışız,
Büyülenmişiz adeta.CANEVİ
Tanrıların mahkemesinde suçlu bulunup yerleştirildi adam cezaevine,
Canevine.ÖFKELİYİM
Hiç yaşamadığım zamanlara,
Olaylara özlem duyuyorum.
Öfkeleniyorum,
Yaşadığım dönemde mektup yazılmadığı için artık,
Bir kadına,
Hanımefendi diye hitap etmenin tuhaf kaçtığı,
Nezaketin,
Beyefendiliğin zayıflık sayıldığı bir dönemde doğduğum için öfkeleniyorum.Bir kadına mektup yazamamanın verdiği eksikliği hissediyorum iliklerime dek.
ÖZLEDİM
Karanlık yolları ellerim cebimde sıkılı yürüdüğüm zamanları özledim,
Sadece sarhoşken kendimle konuştuğum,
Gündüz vakitlerinde dalıp gitmediğim zamanları...21. Yüzyılın Sisifosu olduğumu anlamadığım,
Ara sokaklarda ki derme çatma tur şirketlerine bel bağlamadığım,
İlçe duraklarında ki son insan olmadığım
zamanları özledim.En uzak günü yarın sandığım,
Gidenlerin döneceğine dair umudumun olduğu,
Gitmek zorunda olmadığım zamanları özledim.Biliyor musunuz?
Küçükken gökyüzü daha bir yakındı,
Bu yüzden gökyüzünün kokusunu getiren yağmuru sevdim.