bir'

646 76 50
                                    


Bugün senin için önemli bir gün bir tanem, ilk solo performansını gerçekleştireceksin.

Bana tanıştığımız ilk zamanlarda en büyük hayalinin bu olduğunu söylemiştin, o zamanlar çıkış yapacağımız bile kesin olmadığı için bu sözüne gülüp geçmiştim, ama bir gece yarısı ağlayarak bana ilk besteni söylediğinde çok üzülmüştüm sevgilim.

Seni dizlerimde uyuturken söylediğin besteyi tekrar tekrar okumuştum, orda biz vardık youngjae, bana aşık oluşun ve bu yüzden çektiğin acılar vardı. Kimsenin ordaki bahsettiğin kişinin ben olduğumu düşünmeyeceğini bildiğin için bu kadar net yazmıştın. Bu yüzden ağladın değil mi sevgilim, kimseye beni sevdiğini söyleyemediğin için.

Ama bu benim umrumda değil youngjae, sen bana beni sevdiğini söyleyebildiğin sürece bir başkasının bilmemesi beni ilgilendirmiyor. Ben sana aşığım ve sen de bana, işte bu gerçek bize yeter.

O gece seni yatağımıza yatırdıktan sonra koşa koşa şirkete gitmiştim, hava hafif yağmurlu ve çok soğuktu. Park Jinyoung henüz şirketten ayrılmış değildi ve ne kadar hızlı olursam seni o kadar mutlu edebilirim diye düşünüyordum. Bu yüzden ıslanmış saçlar, kızarık burun ve nefes nefese kalmış halde onun odasına girdiğimde beni gördüğüne şaşırmış ve hemencecik koltuğa geçip ısınmamı söylemişti.

Park Jinyoung bizim emeklerimizi hiçe sayan piçin tekiydi ama bügünlük ona iyi davranmak zorundaydım çünkü işin ucunda sen ve eşsiz kahkahan vardı bir tanem. Benim için sıcak bir kahve söylerken, ısınmak için ellerimi birbirine sürtüyordum. Telefonu kapatıp bana döndüğünde neden burda olduğumu anlamak istediğini biliyordum, bu yüzden zorlukla yırtılmadan getirdiğim ve mürekkebi azıcık akmış olan kağıtları ona uzatmıştım. Başta boş boş yüzüme baksa da yine de yazılanları okumuş ve gülümseyerek bana dönmüştü. "Sen mi yazdın bunları?" demişti ve yüzümde oluşan gülümsemeyi buna yormuştu, hayır demiştim basitçe ve "Youngjae yazdı, tam iki aydır buna uğraşıyor." diyerek eklemiştim.

Şaşırmıştı, senden bunu beklemiyor oluşu beni sinirlendirse de sakin kalmıştım lakin "Youngjae sanki aşık olmuş gibi, baksana sözleri çok anlamlı." dediğinde ve gözlerime sorgular şekilde baktığında ona evet bana aşık demek istiyordum fakat bunu dediğim anda ikimizi de ortadan adeta yok ederlerdi bir tanem, ben bu durumu kabullenirdim ama sen, sen çok küçüksün youngjae, bunu sana yapamam.

"Bilmem, bunu ona sorun." demiştim gülerek, ama mutlu değildim, bir an önce cevap vermesini ve tekrar senin yanına dönmeyi istiyordum. Bu sırada gelen sıcak kahve önüme bırakıldığında teşekkür ederek büyük bir yudum almıştım, gerçekten de iyi hissettiriyordu. Kağıtları alıp dosyalarının arasına koyduğunda, kahveyi elimden bırakmış ve kaşlarımı çatmıştım. "Youngjae'ye bir solo vereceğim." demişti ayağa kalkarak ve kucağına o dosyayı alıp kapıdan çıkmadan önce.

Bu kadar çabuk ikna olması mı yoksa senin gerçekten solo çıkış yapacağını duymak mı şaşırtmıştı beni bilmiyorum, ama o kapıdan çıkıp ben odada yalnız kaldığımda, kameraların olmasını umursamadan sevinç çığlıkları atarak dakikalarca tepinmiştim.

Çünkü senin için ilk kez bir şey başardım sevgilim, ve şey seni seviyorum.

O gün benden o haberi aldıktan sonra boynuma sarılman ve hıçkırıklara boğulman beni üzse de tüm bunların mutluluktan olduğunu biliyordum, yine de ağlamanı sevmiyorum youngjae, sen gülerken çok güzelsin.

Çocuklarla bu haberi paylaştığında hepsi çok mutlu olmuştu ve mark yaptığımız taş kağıt makas oyununu kaybederek hepimizi kutlama yemeğine götürmüştü, geceye kadar içmiştik ve ayakta bile duramazken, gereksiz Park Jinyoung yine en yanlış zamanda bizi çağırmıştı.

Bunun senin için çok önemli olduğunu bildiğimizden zorla yüzümüzü yıkamış ve hepimiz koşarak şirkete gitmiştik, tabi jackson yolda çok kez yine "teamwang daha iyi" adlı konuşmalarını yapmayı unutmamıştı.

Şirkete vardığımızda ayılmış sayılmazdık ama en azından konuşabilecek kadar iyi olduğumuzu sanıyordum, yanılmışım. Park Jinyoung bize nerde olduğumuzu sorduğunda adaşı jinyoung, "bu seni hiç alakadar etmez." demişti ve hepimiz kafalarımızın iyi olması sebebiyle gülüp geçmiştik.

O da bu işi sonraya bırakmış olsa gerek, senin omzuna elini koyarak, "Yazdığın parça oldukça başarılı, tebrik ederim." demişti. Yüzünde oluşan o utangaç gülümseme seni öpmek için beni zorlasa da, yugyeom sıkıca sarıldığı için bunu yapamıyordum. En azından beni durduran bir şeyler vardı sevgilim, ama sen duramayacak kadar sarhoştun.

"Kim için yazdın bunu?" diye sormuştu Park Jinyoung ve hepimiz o dağınık kafalarımıza rağmen seni durdurmak için öne atılmıştık ve sen sadece hızla koluna yapışan beni yanlış anlayarak; "Onu." demiştin.

Öpmeye doyamadığım o parmağınla beni göstermiş ve, "Jaebum tek ilham kaynağım." diyerek bizi büyük bir felakete sürüklemiştin.

Bunun üzerine jackson, Park Jinyoung'u yanımızdan götürmüş ve sende bana sarılarak, "Söyledik sonunda aşkım, korkma artık." demiştin.

Ah bir tanem, bilseydin ertesi gün çok ağlayacağını yine söyler miydin?


















bölümler hep bu şekilde olacak, geçmişe dair şeyleri göreceğiz, sadece finale bir kaç bölüm kala günümüz olacak.

görüşürüz..

kasımpatı'/2jaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin