Aradan iki ay geçmişti ve sabah erken saatte dış kapımızın sert bir şekilde vurulmasıyla yerimden fırladım. O günkü adamların beni okula götürmek için geldiklerini düşünerek koşarak kapıyı açtım. İki tane askerin arasında güzel giyimli başka bir askerin çok sinirli bir şekilde beklediğini gördüm. Ortadaki asker,
- Yavrum, Haydar Yavuzer'i çağır gelsin!
Arkamdan gelen dedem, dönmeme bile fırsat vermeden beni kenara doğru ittikten sonra askerlere bir adım attı.
- Buyur komutan, Haydar benim.
Yandaki askerler put gibi dimdik duruyor, konuşmaları sadece ortadaki asker yapıyordu. Dedemi tutuklamaya geldiklerini öğrendiğimde ne kadar sevindim anlatamam. Ortadaki asker; tutuklama sebebinin de beni okula göndermediği için olduğunu söyledi. Dedem başını hafifçe bana doğru çevirdi.
- İçeride çürürüm ama bu dölü okula göndermem.
Ortadaki asker dedeme doğru bir adım attı. Sert ve yüksek bir sesle bağırdı.
- Gidelim!
Askerler dedemi alıp götürdüklerinde ev halkı daha yeni kapıya çıkmışlardı. Nenem, iki halam ve amcam o günden sonra bana düşman oldular. Hepsinin düşmanlığını toplasak, dedemin düşmanlığının yanında ufacık kalacağı için umursamadım onları.
Dedemin hapiste ne kadar kaldığını bilmiyorum ama ben o yıl okula gidememiştim. Dedemsiz geçirdiğim aylar hayatımın en mutlu aylarıydı diyebilirim. Dedem hapisten çıktığında ilk işi önce beni dövmek oldu, sonra da annemi. O günden sonra dedem benden nefret etti ve bu nefreti hiç azalmadı.
Dedemin köydeki lakabı Çimen Ezmezdi. Gençken ormanda ağaç kestiği sırada, baltayı sağ dizinin hemen altına vurduğu için yanlı yanlı yürüyordu. Köydekiler de o günden sonra dedeme çimen ezmez Haydar demeye başlamışlar. Dikkatli bakmak lazım, normalde asla anlaşılmaz yan yürüdüğü.
Dinine bağlı gözüken dedem; "Abdestsiz biri benim evimde yaşayamaz" dediği için evdeki herkes namaz kılmak zorundaydı. Annemi ya da beni abdestsiz dövmezdi anlayacağınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
Genel KurguDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...