1967 yılının mayıs ayının ortasındaydık. Babam, seyyar marangoz işine başlamıştı. Ev, gölgelik, ahır ya da ahşapla alakalı bir iş yaptırmak isteyenler babama söylüyor, babamda o insanların evine gidiyor, işi bitene kadar o evde kalıyordu.
O dönemde annem; evimizin çaprazındaki küçük bir kayayı oymaya başladı. Önce ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım ama daha sonra ocak olduğunu anladım. Annem ne zaman kayalığı oymaya başlasa, dedem ve nenem evimizin basamaklarına oturuyor, homurdanarak bu işin ne kadar uzun sürdüğüyle ilgili dert yanıyorlardı. Dedem evimizin karşısındaki başka bir kayayı yanında oturan neneme gösterdi.
- Ben biliyorum neden bu kayaya değil de o kayaya ocak yapmaya çalıştığını. Annesinin evine yakın diye o kayayı seçti.
Annem; kayayı oyma işini bitirdikten sonra killi toprakla karıştırdığı samanın üzerine su döktü. Ayaklarıyla çiğnemeye başladığı sırada bende çıplak ayaklarımla anneme yardım ettim. Yavaş yavaş çamurlaşan toprağa basıyor, çamurun parmaklarımın arasına girmesiyle mutlu oluyordum. Aslında anneme yardım etmiyor, kendi kendime oyun oynuyordum. Ezme işi bittikten sonra, kayaya açtığı deliğin çevresine çamuru dikkatli bir şekilde sürdü. İş bittiğinde o kadar güzel olmuştu ki, ocaktan öte kayadan fırın gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...