Yazar: Angie
BaekHyun yavaş yavaş gözlerini araladı. Kendine gelmeye çalışıyordu. Kafasına aldığı darbe yüzünden hala sıcak bir sızı hissediyordu ensesinde. Etrafını dikkatlice süzüp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Geniş ama bomboş bir odada BaekHyun'un tahminine göre 4 yada 5 yabancı adam vardı. BaekHyun küçük demir bir sandalyede oturuyordu. Elleri kelepçeyle sandalyenin arkasında birleştirilmişti. BaekHyun hariç herkes ayaktaydı. Ve sanki BaekHyun'un odada bulunması bir suçmuşcasına herkes dikkatle BaekHyun'a bakıyordu.
Adamlardan biri öne çıkarak:
"Nerede olduğunu biliyor musun?"dedi.
"B-Ben... Hayır bilmiyorum."dedi BaekHyun. Şaşkınlığı ister istemez sesine fazlasıyla yansımıştı. Nerede olduğunu anlayamamıştı. Kaçırıldığını ya da rehin alındığını düşünüyordu.
"Karakoldasın. Neden burda olduğunu biliyor musun?"
"Bilmiyorum."
"Ne yaptığını hatırlıyor musun peki?"
"Bayıldığımı hatırlıyorum sadece. Başıma sert bir darbe aldım ve bayıldım. Gerisini hatırlayamıyorum... Beni neden kelepçelediniz? Evime gitmek istiyorum." BaekHyun'un ses tonu küçük bir çocuğun annesine mızmızlanması gibiydi.
BaekHyun'un karşısındaki adam ellerini yüzüne kapatıp dişlerini sıkarak konuşmaya devam etti:
"Bak BaekHyun. İnsanları öldürdün. 3 veya daha fazlası. Bunu henüz bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim ki o masum yüzünün altında pis bir katil barındırıyorsun." Adam son derece kendinden emin ve katı konuşmuştu.
"Ö-Öldürmek mi?" BaekHyun duyduğu kelimeyi algılamaya çalışıyordu. Öldürmek? O bir karıncayı bile incitmezdi.
"Şimdi beni iyi dinle ufaklık. Söyleyeceğim şeyleri ikinci kez söylemekten hoşlanmam. Yalnızca bir kere söyleyeceğim. Seninle bir anlaşma yapalım. Bu inkar aşamasını geçelim. İnkar etmen sadece vakit kaybı olur. Her ikimiz için de. Anladın mı ?" Adam her kelimesinde ses tonunu daha da fazla yükseltiyordu.
"Bakın bayım. Dediklerinizi anlamıyorum. Ben kimseyi öldürmedim. Gerçekten neden bahsettiğinizi anlayamıyorum."
"Pekala. Öyleyse bana 7 yıl önce kapatılmış bir barda 3 insan cesediyle ne yaptığını açıklayabilir misin?"
"Ben oraya içmek için gitmiştim bayım. Bir şey bilmiyorum. Neden bahsettiğinizi hala idrak edemiyorum."
Polisler dikkatle BaekHyun'un ağzına bakıyordu. Hepsi istedikleri kelimeyi duyup onun üstüne atlamak için bekliyordu.
"İçmek için gittiğin bar Melanie Plou tam 7 yıl önce kapandı. Bunu anlamayacak kadar aptal olamazsın. İçeride sen ve cesetlerden başka hiç kimse yoktu. Etraf berbat haldeydi. Tekrar ediyorum içeride sen ve cesetlerden başka hiç kimse yoktu. Tanrı aşkına kimi suçlamamızı bekliyorsun!" Adam artık ses tonunu öyle yükseltmişti ki BaekHyun sadece adamın ses tonu yüzünden bile ağlayabilirdi.
BaekHyun şoka girmişti. Karakolda olması bile onun gibi biri için küçük dilini yutma sebebiydi. Polisler ardı ardına nefes almaksızın sorulara devam ediyordu. Bir şekilde bir açık yakalamaya çalışıyordu. BaekHyun sorulara masumca cevaplar veriyordu.
"Seni nasıl bulduk biliyor musun BaekHyun? Melanie Plou'nun yakınlarından geçen biri öldürdüğün insanların çığlıklarını duymuş. Bizi aradı ve seni durdurmamızı istedi. Tahmin et kim kurbanlarını bıçakla her yerinden delik deşik ederek Melanie Plou'da öldürüyordu. Sen.. "