Bölüm 21
Nehir yoğun geçen bir dönemin ardından soluğu teyzesinin evinde almıştı. Sabah hava sağanak yağışlı olduğundan dolayı normalden daha erken çıkmıştı yola. Akşam da eve uğrar uğramaz hızlıca bir duş almış ve teyzesine akşam yemeğine geçmişti.
Ahmet de işinden izin almıştı. Birlikte akşam yemeği sofrasını kurmuş ve kahkahalarla birlikte akşam yemeklerini yediler. Ceylin teyzenin telefonunun çalmasıyla içeri geçti. O sırada Ahmet ablasına sataştı.
"E abla, sözüme geldin," dedi Ahmet. Nehir gülümseyerek yandan bir bakış attı Ahmet'e.
"Ne sözüymüş bu?" Ahmet sırıttı.
"Pusat Bey'i damat getiriyorsun ya bize, o sözü diyorum," dedi. Nehir gözlerini devirse de gülümsemesi genişledi. O, yüreğine serpilen zemzem suyuydu. Yaşadığını hissettiren adamdı. Belki Ahmet'in ima ettiği şey olmayacaktı ama Nehir bu halinden çok memnundu. Onunlayken tamamlanmış hissediyordu, üstüne düşünmeye gerek duymuyordu.
"Sen gelin getir artık diyorum," diye söze karıştı Cevat enişte. "İki çocuğum var ikisi de evde kaldı," dediğinde Nehir ona baktı. Tam ona cevap verecekken Ceylin teyze kanı çekilmiş bir halde içeri geldi. Kötü bir haber geldiğini anladı Nehir, kaskatı kesildi bir anda.
"Anne hayalet mi gördün hayırdır?" diye sorsa da Ceylin teyzenin donuk gözleriyle Ahmet'e bakmasıyla Ahmet'in şaklabanlığı bir anda son buldu. "Kim aradı?" diye sordu. Nehir, eniştesine baktığında kaşlarının derince çatıldığını gördü.
"Teyzen," diye cevap verdi Ceylin. Nehir'in kanı çekildi, teyzesi hâlâ o kadınla konuşuyor muydu?
"Hangi teyzem? Benim üç tane teyzem var," dedi Ahmet. Nehir kurumuş boğazını yırtarcasına konuştu.
"Beni doğuran kadın." Cevat enişte ellerini şakaklarına koydu. Yüreği daralmıştı. Nehir gözlerini dahi kırpmadan ruh gibi teyzesine bakmayı sürdürdü.
"Neden aramış?" diye soran Cevat enişteydi bu sefer. Ceylin teyze titreyen elleriyle zorlukla su içti. Nehir'e kaçamak bir bakış atıp kocasına döndü.
"Mehmet hapisten çıkmış." Nehir'in nefesi kesildi, kulaklarında silah sesi patladı, ablasının son sözleri çınladı 'ölmek istemiyorum', şiddetli bir titreme sardı bedenini.
"Nehir..."
"Nasıl çıkar? Müebbet yemişti. İndirim bile yirmi dört senede olmuyor muydu?" Titrek gözlerle eniştesine baktı. İtiraz etsin istedi, kabul etmesin, olay çıkarsın! Bu kadar kolay olmamalı!
"Para yedirmişlerdir." Nehir inleyerek ellerini yüzüne kapadı. İnsanın canı üç kuruş paraya karşılık mı? Ablasının canı üç kuruş paradan daha mı değersizdi? Ahmet, sandalyesini ona yakınlaştırıp sarıldı. Nehir kendini zorladı, nefes almak için. Gözlerini sıkıca yumdu, ablası gitsin gözlerinin önünden diye, olmadı.
"Gitmen lazım Nehir," dedi Ceylin. "Almanya'ya hemşire alıyorlarmış buradan. Seni oraya yollayalım." Nehir'in kaşları çatıldı.
"Neden? Başka hastaneye geçerim, başka eve taşınırım, niye yurt dışına çıkayım? Bilmiyorlar sonuçta." Ceylin teyze bakışlarını kaçırdığında Nehir, Ahmet'i ittirip doğruldu. "Teyze, o kadın bilmiyor değil mi?" Eniştesine baktı. "Cevat enişte?"
"Biliyor..." dedi teyzesi. Nehir bu sefer kurşunu beynine yemiş gibi oldu. Biliyordu, biliyordu, biliyordu. Allah kahretsin, biliyordu!
"Ne demek biliyor? Belgeler vardı, ayarlamıştınız, her şey sorunsuzdu. On üç sene geçti teyze nasıl fark eder?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDEN ÖNCE SENDEN SONRA (Tamamlandı)
RomanceBazıları korkuları için aşkından kaçarken bazıları dostları için yapar bunu. Bazıları öfkelerine yenik düşüp ailesine sırtını döner. Bazıları ise aşkları uğruna kendilerinden... Bu kainat aşk üzerine yaratılmıştı. Aşkta pişmek için acılar eklenmiş...