Oturmuş, Elif'e karşı işlediğim ihaneti evirip çevirip, düşünüyordum sürekli.
"Mavi?"
Kafamı kaldırdım. "Buyurun, Cemil Bey."
"Seni dün öğleden sonra Mehmet ile görenler olmuş. Yine ne haltlar çeviriyorsun?"
Güç bela yutkundum. "Ben," dedim. "Hiçbir şey. Sadece..."
"Bu olay Elif'in kulağına giderse neler olacağını tahmin edebiliyorsun, değil mi?"
Kafamla onayladım. "Edebiliyorum, efendim."
"Yediğin naneler yüzünden seninle evlendirilmek zorunda kalmanın sınırından döndüm, Mavi. Allah'a şükür, seninle evlenmeyeceğim. Senin gibi aşağılık bir varoşla evlenmeyeceğim."
Yanıt vermemeyi tercih ettim.
"Neden susuyorsun? Bana aşıktın, Mavi. Küçüklüğünden beri bana aşıktın! Her zaman, her zaman bana büyük bir şehvetle bakıyordun."
"Asla," dedim ve akan gözyaşlarımı sildim. "Asla."
Cemil pis pis sırıttı. "Umarım öyledir, Mavi." Son sözlerini söyledi ve gitti.
Ben ise yine büyük bir darbe yemiştim.
*
"Anneciğim," dedi Elif. "Mehmet ile düğünümüzde bu gelinliği giymek istiyorum," dedi terzinin vitrinindeki saflığın rengi ile bürünmüş gelinliği gösterirken.
"Elbette güzel kızım."
"Hadi anneciğim, denememe izin ver," dedi Elif ve ardından bana döndü. "Sen de git ev için lazım olan malzemeleri al."
Başımla onayladım. "Emredersiniz."
Ardından da sepetimi koluma geçirip manava doğru ilerledim. "Günaydın, Şakir Abi."
"Günaydın, Mavi," dedi Şakir Abi. "Bu sefer neler lazım güzel kızıma?"
İstediklerimi söyledim ve teşekkür ettim.
"Nasıl gidiyor, Mavi?"
"Her şey aynı," dedim ve omuz silktim. "Zeynep nasıl? Bahar Abla nasıl?"
"İyiler kuzum, sağ olasın."
"Selam söyle Şakir Abi. Had, Allaha ısmarladık."
Tam arkamı döndüm ki Mehmet Bey ile çarpıştım. "Ö-özür dilerim."
"Ne bu acele Mavi?"
"Gitmem gerekiyor."
"Bana bir merhaba demeden mi?"
"Anneciğim bak," diyerek haykırdı Elif. "Mavi kiminle görüyor musun?"
Binnur Hanım saçımı tuttuğu gibi beni yere serdi. "Yazıklar olsun! Yollu!"
Elif, karnıma tekmeler savurmaya başladı. Ben ise acıyla inliyor, yardım diliyordum.
Mehmet'in bile öylece durup bakması zoruma gitmişti.
"Geber orospu," diye bağırıyordu Elif. "Seni eve aldığımız gün anlamalıydım, böyle boklar yiyeceğini!" Tekmelemesi bittikten sonra da Binnur Hanım ile gittiler.
Ağzımdan akan ve Arnavut kaldırımlı zeminin boşluklarına yayılan kan gölüne bakıyordum.
"Mavi," dedi Mehmet ve en sonunda yanıma geldi. "Yardım edin! Hey, size diyorum! Mavi, Mavi benimle kal." Diz çöktü ve başımı dizinin üstüne koydu. "Yalvarırım, gitme. Beni bırakma, Mavi'm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mavi Hikayesi
Cerita PendekHafif meltemin tenime temas etmesiyle gözlerimi yavaşça araladım. Dizinde yatmış olduğum biricik aşkım anneme baktım. Her zamanki gibi örgüsünü örüyordu. Burnunun üstünde duran gümüş çerçeveli kemik gözlüğü deniz mavisi gözlerini görmemi engelliyord...