Jungkook
Yoongi hyung, yere oturmuş ve sırtını yatağa dayamıştı. Hemen karşısında ben de aynı pozisyonda oturmuş ayaklarımı uzatmıştım. Hoseok hyung'u kaybedip üstünü yatağın çarşafıyla örttüğümüzden beri hiç konuşmamış, sesimizi dahi çıkarmamıştık. Şaka gibiydi... Her şey biranda olmuştu. Artık BTS diye bir şey kalmamıştı. Buradan çıkınca -ki umarım çıkarız- diğer herkese nasıl söyleyeceğiz bilmiyorum.
Ama en kötüsü de ne biliyor musunuz? Onu şimdiden çok özlemiştim. Şakalarını, güler yüzünü, bana dans öğretirkenki eğlendiğimiz dakikaları...
Yeniden gözyaşlarım akmaya başlayınca kolumla kurulayıp durdurmaya çalıştım. Yoongi ne halde diye bakmak istiyordum ama bu cesareti kendimde bulamadığım için o hariç her yerde gezinmişti gözlerim. Sonunda biraz da olsa toparlanıp tedirgince baktım. Anında gözlerimiz buluşmuştu, sanki hiç gözlerini benden ayırmamış gibi...
Göz altları şişmiş ve pınarları kızarmıştı. Karışan saçlarından bile ne kadar dağıldığını anlayabilirdiniz. Evet, ben çok üzülmüştüm ama Yoongi en eski dostunu kaybetmişti. Onu anlayabiliyordum fakat onun hissettiği gibi hissedemezdim elbet.
Şimdi öylece birbirimize bakıyorduk. Ufak da olsa bir işaretini bekliyordum ona sarılmak için. Hiç bu kadar başımı göğsüne yaslayıp güvende olduğumu hissetmek istememiştim. Ona ihtiyacım vardı. Ve sanırım onun da bana... Yapamazdım. O gel demeden gidemezdim. Çünkü Hoseok, bir bakıma benim yüzümden ölmüştü. En başta herkesi bu fikre sürükleyen de, gitmek için elinden geleni yapan da bendim.
Aklıma doluşan bu düşünceler ve suçluluk duygusu, yeniden ağlamamı sağlamıştı. Gözlerimi Yoongi'nin gözlerinden çekip kendimi durdurmaya çalıştım
Yg:"Ağlama artık"
Gözyaşlarımdan dolayı net göremesem de ona baktım
"Özür dilerim"
Yg:"Ağladığın için özür dilemene gerek yok Jung-"
"Sizi bu eve getiren bendim. H-Hoseok hyung benim yüzümden... Özür dilerim"
Yg:"Bu senin suçun değildi. O butona basmasına izin vermemeliydim"
Başımı iki yana sallayarak reddettim. Bu doğru değildi. Suçlu biri varsa o da benim. Çünkü ne Hoseok hyung ne de Yoongi, bu eve gelmek istememişti.
Yg:"Buraya gel"
Aldığım komut bana o kadar iyi gelmişti ki bulunduğum yerden sürünerek anında yanına gitmiş ve kocaman sarılmıştım. Çok ağırdı, omuzlarımdaki yük çok ağırdı... Tek başıma kaldıramazdım fakat Yoongi beni yalnız bırakmamıştı.
Dakikalarca öyle durduk. Şifre arama zahmetine bile girmedik. Çünkü ikimiz de Hoseok hyungu bırakmak istemiyorduk. Sanki odadan çıkarsam onunla olan anılarımı da burada bırakacakmış gibi hissediyordum. Yoongi hyunga sarıldığım kollarımı gevşetip başımı omzuna yasladım.
"Şimdi ne olacak?"
Altmış dakikanın geçtiğinin ve bu oyunun aslında bir oyun olmadığının farkındaydık. Kafamızda büyük soru işaretleri vardı ama şuan için en önemlisi şimdi ne olacağıydı. İkimizin de canı tehlikedeydi. Üstelik diğer üyelerden hiçbir haber almamıştık
Yg:"Bilmiyorum ama diğerlerini de bulup buradan çıkmalıyız"
Haklıydı, bu evden kurtulmamız gerekiyordu
"Soldaki kapıdan çıkın"
Duyduğum sesle Yoongi'ye baktım. Benden ayrılıp ayağa kalkmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıştırmalık Oneshotlar |YoonKook ✓
FanfictionAtıştırmalık Oneshot isteyen herkesi 'tanıtım' bölümüne çağırıyorum <- <- <- <- <- <- <- Ana karakterler: Yoongi ve Jungkook Yan karakterler: Vmin, Namjin, Hoseok+Yugyeom -2019 & 2020-