Bölüm 85 : Eski bir dost

387 36 0
                                    

Bir bomba ha... Kimin aklına gelirdi? Kim tahmin edebilirdi ki böyle bir şeyi? Onlar akıl etmişti işte. İlk başta dalga geçiyor diye düşündüm. Diğer düşüncem ise karşı tarafa geçmiş olduğu ve onların buraya gelmesi için zaman kazanıyor olduğuydu. Ancak bomba olayı daha mantıklı geliyordu.

"Bana on dakika verin, geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.

Başımı yukarı kaldırıp "Dalga geçiyor olmalısın..." diye yakındım yüksek bir sesle. Olivia ise nasıl bir tepki vereceğini şaşırmıştı. Camın önüne geçip içeriye bakmaya çalıştım, karanlık olduğu için bir şey belli olmuyordu. Ben de ağaç eve çıkıp bir ışık kaynağı aramaya koyuldum. Şansıma bir el feneri vardı. Aşağı inip camın yanına geldim tekrardan. Olivia'nın "Ne yapıyorsun?" sorusuna cevap vermeden el fenerini camdan içeri tuttum. Otuz derecelik bir açıyla kapının olduğu yere ışık tutabilmiştim.

"Ne yapıyorsun?" diye tekrarladı.

Gözlerimi kapayıp iç geçirdim ve "Şaka değilmiş." diyerek el fenerini kapadım. "Kapının diğer tarafına bir kablo bağlamışlar. Bir bomba var, ne yapacağız?"

Etrafına bakıp "Smith'i beklemekten başka çaremiz yok." dedi ve sırtını duvara yaslayıp beklemeye başladı.

...

Yaklaşan bir araba sesi duyduğumuzda ikimiz de bahçenin dışına baktık. Karavan sesli bir frenle durdu ve içinden Bay Smith çıktı. Kapıyı hızlıca açıp bahçeye girdiğinde nefes nefeseydi.

"Haklıymışsın." dedim girdiği gibi.

"Ne?" dedi şaşkın bir ifadeyle.

El fenerini tekrar açıp camdan içeri tuttum ve kabloyu gösterdim ona. Başını sallayıp soluklanmaya devam etti. "Ne yapacağız?" diye sordum.

Onun cevabı ise Olivia'nın sorusu ile kesildi. "Nereden anladın?" diye sordu.

"Pardon?" dedi Smith gözlerini kısarak.

Olivia birkaç adım yaklaşarak "Adamlar gelip evimize bir bomba kuruyor, senin de hemen haberin oluyor." dedi sert bir ifadeyle. "Nasıl anladın, nereden öğrendin?"

Smith ise cevap vermek yerine bahçeden çıkarak karavana girdi. Birkaç saniye sonra bir dizüstü bilgisayar ile geri döndü. Daha bir şey sormamıza bile izin vermeden bir tuşa basarak ses dosyasını oynattı.

---

-Haberler nedir?

-Efendim, kimsecikler yok.

-Ne demek kimsecikler yok!?

-Hepsi gitmiş. Rogers ailesi, Olivia Stewart, Robert Hopkins. Hiçbirinden bir iz yok. Büyük ihtimalle saklanıyorlar.

-Ne yani, yer yarıldı da dibine mi girdi hepsi?

-Hayır ama...

-Marty'den ne haber?

-Tam da ona geliyordum efendim. O... Onu da bulamıyoruz.

-Nasıl yani!?

-Efendim, hiçbir fikrim yok. Hepsi gitmiş. Hiçbirini bulamıyoruz. Ama döneceklerdir.

-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun peki?

-Hepsi birden buradaki hayatlarını terk edecek değil ya? Bir fikrim var. İsterseniz hazır hepimiz buradayken oylama yapalım.

-Söyle. İyi bir şeydir umarım.

-Eğer bunlar geri döneceklerse, onlardan önce hamlemizi yapmalıyız. Savaşta olsak pusu kurardık değil mi? Ama burada daha iyi bir şansımız var. Eğer evlerine bomba kurarsak, yani mesela... Girdikleri anda patlayacak bir düzenek hazırlarsak, bu işimize yarayabilir.

-Hmm...

-Ne diyorsunuz efendim?

-Bomba uzmanımız öldü. Çok profesyonel bir şekilde hatta. Böyle bir düzeneği kurabilecek bomba uzmanı tanıyor musun?

-Hayır. Ama tanımama gerek yok, çünkü bunu ben yapabilirim.

-Güzel. Stewart'ın şuan oturduğu eve ve Rogers ailesinin evlerine birer bomba kur. Evlerine girmek sorun olur mu?

-Hayır, dikkat çekmeden yapabilirim buna.

-Tamamdır, öyle yapıyoruz o zaman.

---

Kaydı durdurup ikimize baktı tek tek. Biz yokken onların buluşma yerine bir dinleme cihazı takmıştı. Ve bunu iyi ki de yapmıştı, yoksa havaya uçardık.

"Bu adam eğer böyle bir düzenek kurduysa..." diye bozdu sessizliği Olivia. "Kendisi dışarı çıkarken o bomba nasıl patlamadı o zaman?"

"Ben de öyle düşünmüştüm." dedi Smith. "Evet, ilk başta dinlendiklerini biliyorlar ve bizi şaşırtmaya çalışıyorlar diye düşünüyordum ancak sonra evi kontrol ettim. Eğer siz çıkarken arkadaki camı açık bırakmadıysanız, adam oradan çıktı derdim ben."

Olivia bir ona, bir de bana baktıktan sonra evin arkasına koşarak gitti ve kısa bir sürede geri geldi. "Cam açık." dedi.

Smith "Söylemiştim" tarzı bir yüz ifadesi aldı.

"Pekala..." dedim sinirime hakim olmaya çalışarak. "Şimdi ne halt yiyeceğiz?"

İkimiz düşünceli bir ifade takınırken, Smith de "Bilmiyorum" ifadesi almıştı.

"Evlere girmeme gibi bir ihitmaliniz de var gerçi..." dedi.

"Ne yani, sonsuza kadar mı?" diye patladı Olivia. Hiçbirimizden bir cevap gelmeyince biraz sakinleşmeyi bekledi ve devam etti. "Bir fikrim var, işe yarar mı bilmem."

"Anlat, dinliyoruz." dedik Smith ile hep bir ağızdan.

"Tom'un anlattığı hikayeyi hatırlıyorsun değil mi?é diye sordu. "Yalnız kaldığımızda bana daha ayrıntılı anlatma fırsatı olmuştu. Bir ajan var. Tom bu olaylarla boğuşurken ona yardımcı olan bir ajan. Yasaya karşı gelmiş biri yani. Eğer yaptığımız şeyleri polisin dahi öğrenmesini istemiyorsak, ama aynı zamanda bu bombaları etkisiz hale getirmek istiyorsak... Tom'u arayıp o ajandan bir iyilik daha istemesi gerekecek."

"Böyle bir ajan..." diye söze girdim. "Var mı gerçekten?"

"Anlattığına güvenmek zorundayız." diye karşılık verdi.

Hayalperest (Dreamer) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin