Jeongguk üzerini değiştirdikten sonra salona geçtiler. Ev çok büyük değildi ama güzel döşenmişti ve bu yüzden geniş görünüyordu. Taehyung'un harika bir zevki olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.
Jeongguk kendini rahat sarı koltuğa bıraktı. Taehyung yanındaki tekli siyah koltuğa oturdu. Jeongguk konuşmaya başladı.
J: "Yani hiç akraban yok mu ?"
T: "Hayır, yok."
J: "Emin misin ?"
T: "Bildiğim veya tanıştığım kimse yok."
Jeongguk'un aklına bir fikir gelmiş olacak ki ayağa fırladı. O kadar hızlı kalkmıştı ki Taehyung yerinde zıplamıştı. Heyecanlı ve hızlı bir şekilde onu da ayağa kaldırdı ve aynı heyecanla konuşmaya başladı.
J: "Hadi hemen hazırlan, gidiyoruz."
T: "Nereye ?"
J: "Sen hazırlan gidince göreceksin."
Taehyung bir şey anlamasa da odasına gitti ve altına bir kot pantolon, üzerine ise bordo bir kazak giydi. Gözlüklerini gözüne geçirip mavi saçlarını düzeltti. İyi göründüğünde inanarak kapıdan çıktı.
Jeongguk onu görünce yine heyecanlanmıştı. Ona neler oluyordu böyle ? Taehyung gayet normal giyinmişti. Neden gayet günlük giyinmiş olsa bile bu kadar güzeldi ?
Bunları sonra düşünmeye karar verdi ve evden çıktılar.Kapıda duran Jeongguk'un arabasına bindiler. Yolculuk Taehyung'un birkaç kere nereye gittiklerini sorması dışında sessiz geçti. Jeongguk ise bunun bir sürpriz olduğunu söyledi. Zaten yaklaşık 10 dakika kadar gittikten sonra arabayı park etmişlerdi.
T: "Buraya neden geldik Jeongguk ?"
J: "Bildiğin kadarıyla bir akraban olmadığını söylemiştin, belki de bilmediğin bir akraban vardır. Biz de bunu öğrenmek için buraya geldik."
T: "Ama bu çok uzun sürmez mi ? Yani sonuçta Kore'nin neredeyse yarısının soyadı Kim."
J: "Benim burada bir arkadaşım var, o bize yardım eder. Zaten sadece soyada bakmıyorlar herhalde."
T: "Peki."
İçeri girdiler. Jeongguk gördüğü ilk görevliye Jung Hoseok'un nerede olduğunu sordu. Görevli odasını gösterdi ve biraz beklemelerini söyledi. Kafasını kapıdan uzatıp içeri bir şeyler söyledi ve gitti. Biraz sonra Hoseok onları içeri çağırdı. Jeongguk'u görünce şaşırmıştı.
H: "Jeongguk ne zamandır gelmiyorsun, özledim seni."
J: "Ben de seni çok özledim Hyung ama gerçekten çok yoğundum."
H: "Eee bu yanındaki kim ?"
J: "Bu Taehyung benim arkadaşım. Taehyung, bu da Hoseok benim öz olmayan abim."
T: "Tanıştığımıza memnun oldum Bay Jung."
H: "Bana bay veya siz demene gerek yok Taehyung. Sen de Jeongguk gibi Hyung diyebilirsin. Tabi benden küçüksen."
T: "24 yaşındayım."
H: "Benden küçüksün o zaman."
J: "Bu kadar yaş sohbeti yeter. Buraya gelme amacımız çok önemli bir şey ve bana bunda yardımcı olabilirsin diye düşünmüştüm Hyung."
H: "Yapabileceğim bir şeyse yardım ederim tabi ki."
Jeongguk izin ister gibi Taehyung'a baktı. Taehyung da tamam der gibi başını salladı. Jeongguk bunun üzerine tekrar konuşmaya başladı.
J: "Taehyung aslında tam arkadaşım değil Hyung."
H: "Nasıl yani Jeongguk ?"
Jeongguk en başından hikayeyi ona anlattı. Tanışmalarını, buluştukları günü ve onlar hakkındaki her şeyi. Taehyung her detayı hatırlıyor olmasına şaşırmıştı. Jeongguk'a karşı hisleri olduğunun farkındaydı ama bunlara bir isim verememişti. Acaba ona aşık mıydı ? Jeongguk'a hiç yönelimini sormamıştı, o kendi yönelimini bile bilmiyordu ki. O hiç kimseye aşık olmamıştı bırakın aşık olmayı kimseden hoşlanmamıştı bile. Bazı şeyleri ilk kez hissettiğinden gayet emindi. Mesela onu görünce midesinde kelebekler uçuşuyordu, yanına geldiği her anda kalbi hızlanıyordu, heyecandan ne yapacağını bilemiyordu bazen. Buna aşk deniyorsa eğer bir şey kesindi.
O Jeongguk'a aşık olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take my hands now/taekook ✓
FanfictionSeni kurtaracağım Kim Taehyung. Vkook/yarı texting