Bölüm-27

1.6K 120 18
                                    

Beril, Sezin kendisini öptükten sonra gözleri kocaman açılmıştı. Beklemiyordu. Bu çok ani olmuştu. Yanakları alev alırken, kalbi hızla atıyordu.

Sezin Beril'in tatlı ifadesine gülümsedi. Belli etmemeye çalışsa da, o da her yakınlaştıklarında çok heyecanlanıyordu. Bunu aşması zaman alıcak gibi görünüyordu.

Öğretmeninin geldiğini görünce Beril'le vedalaşıp sınıfa girdi.

Beril kendi sınıfına geçti. Yanakları kıpkırmızıydı. Transa girmiş bir şekilde Nesli'nin yanına oturdu. Nesli'nin dikkatini çekmişti Beril'in yüz ifadesi.

Beril içinden 'sevgilim" kelimesini geçirdi. Sevgiliydiler değil mi? Evet, evet.
Sabahki durgunluğunun yerini mutluluk esir almıştı. Çok mutluydu.

Nesli, yanaklarını ellerinin arasına almış yüzünden gülümsemesi silinmeyen arkadaşını inceliyordu. Beril'e seslendi. Beril'den bir yanıt alamayınca elini uzatıp Beril'in kulağını sıktı.

Beril, aniden kulağı sıkılınca canı acımıştı. "Ah! Ne yapıyorsun Nesli ya?!"

"Üç kere ismini söyledim. Duymadın. Sezin sana ne yaptı da böyle oldun?" dedi Nesli. Gözlerini kısmış şeytanca gülümsüyordu.

Beril zaten utanıyordu. Nesli üzerine geldikçe daha da kızarmıştı. Eliyle gözlerini kapattı.

"Böyle birden olunca.. utanıyorum."

Nesli Beril'in söylediklerinden ne anlaması gerektiğini bilmiyordu. Arkadaşının durumuna gülmekle yetindi. Zaten o sırada öğretmenleri gelmişti.

Ders bittikten sonra Beril çantasını topladı. Başına yine ağrı girmişti. Üç saat boyunca, aralıksız ders işlenmesinden dolayı olduğunu düşünüyordu.

Nesli ile sınıftan çıktılar. Nesli'nin öğleden sonra dersi olduğu için Beril ile ayrıldılar.

Beril telefonu eline almış Sezin'i arıyorken, koridorda görünce telefonu çantasına attı. Yanına gitti. Beraber okuldan çıktılar.

"Seni bir yere götürmek istiyorum." dedi Beril yürürlerken.

Sezin Beril'e döndü. Gülümsemesi sesine yansımıştı. "Nereye?"

Beril dudaklarını birbirine bastırıp güldü. "Söyleyemem. Gidince görürsün."

Yanyana yürürlerken Sezin'in elini tuttu. Dışarıda biraz çekimserdi bu konuda. Dış çevrenin tepkisinden çekiniyordu bazen. Çünkü yaşadığı ülkedeki insanlar aşktan nefret ediyorlardı. Sevgiden, başarıdan, sanattan, birbirlerinden, her şeyden nefret ediyorlardı.

Sokağa çıktığı zaman herkesin yüzünde alışılmış yüz ifadelerine rastlıyordu. Umutsuzluk, karamsarlık, mutsuzluk. Uzun zamandır kimse mutlu değildi bu ülkede. Kimse istediği gibi özgürce yaşayamıyordu çünkü.

Hiçbir şey yolunda gitmiyordu.

Zaman ile bunun düzeleceğini umuyordu. Düzelmesi için de insanların bir şey yapması gerektiğine inanıyordu. Bir çiçeğin tek başına büyümesi imkansızdı. Her zaman su ve ışığa ihtiyacı olacaktı.

Belki ? ( GirlxGirl )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin