30.BÖLÜM: HİSLERİM

146K 5.9K 3.8K
                                    

Hellolar olsun nasılsınıııız ✨

Hellolar olsun nasılsınıııız ✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






30.BÖLÜM: HİSLERİM

Bu kapkaranlık gökyüzünün altında benimleydi. Biz, kapkaranlık gökyüzünün çocuklarıydık. Güneş açsa, kuşlar uçsa, gün yeniden doğsa dahi biz hep karanlığın aç çocukları kalacaktık.

Konuşamadım, sesimi kaybetmiş gibiydim. Bedeninin üzerimdeki teshiri bir kenara bırakılamayacak kadar büyük ve dehşet vericiydi.

Kalp atışlarımın yüksek sesi, tedirginliğimle heyecanımın eseriydi. Birden elini bana doğru uzattı. Avucu kalbimin üzerinde, iki göğsümün arasında durdu. İlk kez kalp atışlarımın farkına vardım ve hayatımda ilk kez utandığımı hissettim. Başımdan aşağıya kaynar sularla dökülüyor, her geçen saniye daha fazla yanıyordum. "Kalbin ne kadar hızlı atıyor." Üzerinden zaman geçsin, yalvarırım, Tanrım, üzerinden zaman geçsin, ezip geçsin, yok etsin.

"Kalbinin ne için attığına dikkat etmelisin." Biraz yavaş olmasına ihtiyacım vardı. Daha yavaş parçala... daha yavaş... Sesim kesilmişti çünkü çok fena aşağılandığımı hissediyordum. Şayet eli kalbimi bulmasaydı ona cevabım olurdu ama tüm kanıtlarım imha edilmişti. Benim açımdan öyleydi, belki reddetsem, kandırırdım lakin söylemesi zor gerçeğin, yalanından korkuyorum.

"Benim kalbim, yalnızca benim için atar. Nabzımı arttıran yalnızca korku." diye fısıldadım.

Al yazmayla örtülmüş, göğü delen yalnızlığımın naaşı bir su misali akıyor. Su ateş gibi değildir, ateş söner fakat suyu kimse durduramaz.

Bizim birbirilerimize verdiğimiz zarar, sonsuza dek dönüp dolaşıp bizi bulacaktı. Tanrı'nın ikimiz arasına ördüğü damarlar, bizi birbirimize karıştırıyordu. Şimdi kessem o damarı, arınsam ondan, ölür müydüm?

Onun benden beklentisi neydi ki?

Flörtöz tavırlarına eşlik eden soğukluğu kafa karıştırıcıydı.

Kirpiklerimin arasından sokak lambasıyla aydınlanan çehresine baktım. Hafif tonda gelen kendine has kokusu burnuma çalındı. Parfüm kokusu kadar yoğun değildi hatta neredeyse yoktu. Hele parfüm kokusu, ben böylesine bir kokuyu ilk kez duyumsuyordum. İnsanın dizlerine vuran felç gibiydi.

Dudakları ağır ağır kıvrıldı. Bembeyaz düzgün dişleri ortaya çıkarken gülüşü özgüven doluydu.

Hislerim, kalp atış seslerim... Hepsi ona mı özeldi? Başka biri olsaydı, yarın başka biri Reha gibi hissetmemi sağlasaydı ona da aynı şeyleri hissedebilirdim. Lakin onunla aramızdaki kadim fark tamda buradan geliyordu. Onun başka birisi vardı, benim yoktu.

Geriye adım attı, ardından arkasını dönerek benden uzaklaştı. Sırtında sabitlenen gözlerimin önünde yalnızca ürpertici gülümsemesi vardı.

Karanlığın Aç Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin