3: Soğuk Savaş

332 54 16
                                    

Zamanla alkolün etkisi geçtikçe Sirius da kendine gelmeye başladı. Kendine geldikçe de kafasının içinde düşünceler oluşuyordu. Moody'nin görevini o kadar saçma bulmuştu ki hala algılamakta ve göreve bir anlam yüklemekte sorun yaşıyordu "Regulus'u neden öldüreyim ki? Tüm Ölüm Yiyenler peşime düşsün diye mi? Moody kafayı yemiş! Benden nefret mi ediyor nedir!"

Oturma odasından mutfağa geçerek kendine yiyecek bir şeyler hazırladı. Regulus'u öldürme düşüncesi yine aklına gelince kafasına vurdu "Yeter artık! Şunu düşünmeyi kes, Sirius! Asla ama asla böyle bir şey olmayacak! Regulus'un ne olduğu ve neler yaptığı umurumda bile değil, yok yere katil falan olmayacağım ben. O zaman bizim onlardan ne farkımız kalır ki?"

Bardağını ve tabağını elinde uzun uzun yıkadıktan sonra evden çıktı. Kapalı alanda ve tek başına kaldığı sürece düşünmesine engel olamıyordu. Evinin hemen karşısındaki parka gidip akşama kadar banklarda oturdu. Burada gelen geçene bakıyor, çocukları izliyordu. Böylece düşünceleri zihninden uzak tutmayı başarıyordu. Hava kararıp da soğuktan tüyleri diken diken olana kadar eve dönmedi.

İnsan kalabalığı dağılıp, sokak köpekleri parkı mesken tutunca o da evine döndü. Kapıya dokunmasıyla kapının açılması bir oldu. Şüpheyle kaşlarını çatıp merdivenlere baktı "James?" Biri panikle bir şeyler düşürmüş gibi bir ses duyuldu. Evin anahtarlarından biri de en yakın arkadaşındaydı. "Sen mi geldin?" diye sordu ama cevap veren olmadı. İlk olarak oturma odasını kontrol etti. Görünürde kimse yoktu. Aynı şekilde mutfak da bomboştu.

"Remus?" diye seslenerek şansını denedi bu kez "Peter? James... Pelerinin altındaysan bu hiç komik değil. Çık dışarı hadi... Beyler!" Birinin böö diye bağırıp üstüne atlamasını bekledi ve kendini buna hazırladı ama beklediği gibi bir şey, daha doğrusu hiçbir şey olmadı. Bunun üzerine kapıyı çekti, asasını çıkarıp, Muggle komşuları bir şeyler görmesin diye tüm panjurları indirdi.

Elinde asası ile üst kata çıkarken soğukkanlı ve dikkatliydi. Ani bir saldırıya hazırlıklı olmak adına nefes almaya bile ara vermişti ki hemen sol yanında birinin nefes alıp verdiğini duyabiliyordu. Başını çevirmeden, sadece gözüyle o tarafa baktı. Ahşap panelli, çiçekli duvar kağıdının üzerinde sanki James'in gözlüğüyle bakıyormuş gibi bir buğulanma vardı. İlk seferde değil ama çok dikkatli baktığında fark etmişti bunu.

Hiç düşünmeden elini buğulanmaya doğru uzatıp, karşısındaki kişinin omzunu tuttu ve onu tüm gücüyle çekerek merdivenlerden aşağı itti. O kişi paldır küldür merdivenlerden düşerken hayal bozan büyüsü yavaşça bozuldu ve Sirius gördüğü manzara karşısında çığlık attı "İnanamıyorum! Regulus'u öldürdüm!" Hızlı hızlı merdivenlerden inip, Regulus'un yanına gitti "Şey- ben... Özür dilerim!" 

Regulus ölmemişti ama yaşadığı düşüş, sersemlemesine sebep olmuştu "Manyak mısın sen? Durduk yere ne diye yaptın ki bunu?" diye bağırdı. Yaşadığı şok geçince acılarını hissetmeye başladı. Bacağını ovarken yüzü acıyla kasılıyordu. Sirius onu omuzlayarak kalkmasına yardım etti ve onu oturma odasına götürüp oturttu "Evime hırsız gibi giren sensin! Ayrıca, ne halt yemeye geldin buraya?.. Sen hayal bozan büyüsü yapmayı mı biliyorsun? Nasıl?"

Sirius'un şaşkın tavrı Regulus'u güldürmüştü ama hayal bozan büyüsü konusundaki soruları es geçti "Madem bizzat sana yakalandım, yalan söylemeyeceğim." Regulus'un cevabı Sirius'u şaşırtmıştı ama güldürmüştü de. Alaycı bir tavırla "Bu inanılmaz." dedi "Sanırım sonunda iyi bir şeyler yapıyorsun." Regulus acı acı gülünce Sirius daha fazla şaşırıp, ciddileşip, sesini kesti. 

Yeniden Regulus'un konuşma sırasıydı "Neler olduğunu ve senin ne olduğunu biliyorum. Karanlık Lord'a en uygun anlarda karşı koymak ve Ölüm Yiyenleri yakalamak için çalışan bir topluluğun üyesisin. İsmi de Yoldaşlıklı moldaşlıklı bir şeyler... Beni öldürmek için görevlendirildiğini de biliyorum. Aslında bilmeyen yok, hepimiz şans eseri öğrendik çünkü barda öyle bir bağırıyordun ki duymayan kalmadı. Bu bir kan davasına dönüşmeden sana teslim olmaya geldim ama geldiğimde evde kimse yoktu ve ben de bir anda kendimi etrafa bakınırken buldum. Sonra kapının açıldığını duydum ve senden başka biri beni bulmasın diye de saklanmak zorunda kaldım... Karşındayım işte. Öldür beni!" sesi titredi "Sirius, lütfen öldür beni!"

İki kardeş bir süre sessiz sessiz bakıştıktan sonra Sirius "Regulus," deyip iç geçirdi "barda duydukların ne yazık ki doğru ve ulu orta yerde bu şekilde bağırdığım için utanıyorum... Benim hakkımda bildiklerin de doğru. Yoldaşlık tarafından seni öldürmek için görevlendirildim ancak buraya kadar gelmene sebep olduğum için üzgünüm. Kendini boşuna yormuşsun. Ben seni öldürmeyeceğim." Regulus gözlerini devirdi, sonra yine ona baktı "Neden?"

"Çünkü bana verdikleri bu görev çok aptalca, salakça, acımasızca, korkakça, bize de yakışan tarzda değil... Ölüm Yiyenler sorunlarını hangi yollardan çözüyor bilmiyorum ama sırf beni cezalandırmak için bana birini öldürme görevi verdiler. Biri dediğim de sen oluyorsun tabii. Sıcak bir çatışmanın içinde değiliz. Bu bağlamda hiçbir cinayet meşru sayılamaz."

"Haklı olduğun bir kısım var o da sıcak bir çatışmada değiliz ama soğuk savaşta olduğumuzu ve her iki tarafın da gözünü kırpmadan cinayet işlediğini unutma." Sirius, Regulus'a bağırdı "Ben katil değilim! Katil olma niyetinde de değilim!" Regulus kocaman açılmış gözleriyle, ürkek ürkek ona baktıktan sonra "Seni neden cezalandırma gereği duydular?" diye sordu "Sırf ailemizi beğenmediğin için bizi bırakıp gitmiş birisin. Ceza alman çok saçma geldi."

"Beni bilirsin, kuralları pek kale alan biri değilim. Yine öyle oldu ve ceza aldım." Regulus bir anda eski günleri hatırlayınca güldü "Çocukken de en çok cezayı sen alırdın hatta bir ayda, benim hayatım boyunca aldığım cezalardan bile çok ceza alırdın." Sirius yüzünü ekşitti "Sen hiç ceza almazdın ki!.. Ben ise günde on defa falan." Regulus ona abartıyorsun bakışı atınca Sirius "Pekala," dedi "eğer bacağın daha iyiyse gidebilirsin." 

Sirius'un yardımıyla ayağa kalkan Regulus biraz topalladı "Bana hala neden ceza aldığını söylemedin." Sirius tükenmişlik hissiyle iç geçirdi "Ceza aldım çünkü seni Yoldaşlık'tan sakladım. İsmini onlara vermek yerine saklamayı tercih ettim. Sonra bir şekilde bu bilgiye ulaşmışlar ve beni cezalandırmaya karar verdiler. Artık rahatladıysan güle güle!.. Ve o bacağına bir şifacı baksa iyi olur." 

Regulus, Sirius'un yönlendirmesiyle şömineye girdi "Sanırım ikimiz de bu akşamı unutsak iyi olur." Sirius omuz silkti "Benim için sorun değil..." Regulus dudak büktü sanırım benim için de sorun değil. Hoşça kal!" Sirius'tan aldığı uçuç tozunu attı "Grimmaul Meydanı on iki numara." ve ateş eşliğinde gözden kayboldu.

Assassin | Black BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin