Nedenini bilmediğim bir şekilde korkuyla uyandım. Yatakta doğrularak etrafa bakındım. Gözüme farklı bir şey çarpmadı. Uykuya dalmadan önce bıraktığım gibi her şey havada süzülüyordu. Yatağım hariç. Havada süzülen mum neredeyse perdeye değmek üzereydi. Bahçedeki ağacın dalları ay ışığının etkisiyle duvara yansıyordu. Gölgeler insana huzur veriyordu. Terliklerimi ayağıma geçirip banyoya gittim. Aynada kendi yansımama baktım. Uzun kahverengi saçlarım birbirine girmişti, gözlerim şişmiş yanaklarım pembe bir renge bürünmüştü. Mor geceliğim beni olduğumdan daha çocuksu gösteriyordu. Yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Saat henüz beşti. Bütün kasaba uyumaktaydı bizler hariç. Kendime basit bir tost yapıp sade kahveyle birlikte mideme indirdim. Mutfak masasında oturmuş düşünüyordum. Bugün nereleri gezeceğime henüz karar vermemiştim, yeni bebeğimle rüzgarı delip geçmek için sabırsızlanıyordum. Geçen hafta pazarda tesadüfen karşılaştığım bir bayan bana hediye etmişti bu süpürgeyi. Yeğenine vermek için almış ama kız ormanda gezerken bir grup upir¹ tarafından katledilmiş. Nazik bayan yeğenine benzediğimi söyleyip dikkat et çocuğum diyerek uzaklaştı. Arkasından baktım bir süre orta yaşlı bir bayandı ama saçında bir tel beyaz saç bile görememiştim. İleride lazım olur diye iksirin tarifini almadığıma pişmanım. Her cadının bir süpürgesi vardır ve ona isim vermek bir gelenektir. Benimkine Carmen ismini verdim. Söylemesi hoşuma gidiyordu.
Üzerime beyaz tişörtümü ve açık mavi pantolonumu giyip bordo converselerimi ayağıma geçirdim. Yani parmağımı şıklattığımda bunlar kendiliğinden oldu ama gözünüzde canlanması için detayları es geçmeyeceğim. Saat yediye geliyordu, güneş doğmaya başlamıştı. Gün doğumunu izlemek için evimin karşısındaki ormanda bulunan ulu ağacın tepesi en uygun yerdi. Sabahları saksağanlar ve sincaplardan başka kimseyi bulamazdınız o ormanda. Ya da ben öyle sanıyordum.
Carmen'i yavaşça okşadım. Kestane ağacından yapılmış gövdesi güzelce cilalanmıştı. O kadar pürüzsüzdüki, üzerinden kayarsam diye endişelenmedim değil. Komut vererek havada süzülmesini sağladım. Yavaşça üzerine oturdum ve havalanması için parmağımı şıklattım.
Dengesi ve hızı beklediğimden de iyiydi.
Laila ormanına doğru yöneldim, alçaktan uçuyordum böylece kestane, gürgen ve palamut ağaçlarının o güzel kokusunu alabilecektim. Güneş henüz tam olarak tepeye çıkmamıştı,etraf hafif karanlıktı. Ulu ağaca yaklaşırken bir elin aniden ayak bileğimi kavramasıyla dengemi kaybettim. Tek elim Carmen'e tutunurken bileğimi kavrayanın kim olduğunu görmek için başımı aşağıya çevirdim. Bir eliyle ağacın dalına tutunmuş diğer eliyle ayak bileğimi sıkı sıkı tutuyordu, tırnaklarının etimi deldiğini hissediyordum. Başımı çevirince göz göze geldik. Bakışlarındaki alevi görebiliyordum, parçalamak istercesine beni süzüyordu. Uzun siyah saçları dümdüzdü, beyaza yakın ten rengi gözlerinin yeşilini daha da vurguluyordu. Dolgun pembemsi dudaklarıyla çok güzeldi, ta ki sivri dişlerini ortaya çıkarana kadar. Bacağımı sarsarak elini gevşetmeye çalıştım ama işe yaramıyordu. Boşta olan elimi sallayarak tutunduğu dalı sarsmaya başladım, dengesini hala kaybetmemişti. Parmağımı şıklatarak dalı kırdım ve aşağıya doğru kaymaya başladı.Ben de onunla birlikte aşağıya çekiliyordum, havada süzülüyorduk. Bacağıma doğru tırmanmaya başladı, yukarıya geldikçe yüzünün güzelliği daha da belli oluyordu. İki eliyle omzumu tuttu. Şimdi yüz yüzeydik. Sivri dişleri gitmişti, değişik bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu, tepkisizce onu izledim yeşil gözleri daha da koyulaştı, ben farkedemeden dişlerini çıkarıp boynumu ısırdı ve birden kendini aşağıya bıraktı. Ağacların arasında gözden kayboldu. Afallamıştım. Acı hissetmiyordum, korkmamıştım. Her şey garip geliyordu ama hoşuma gitmişti. Carmen'e komut vererek ağaçların arasına indim. Sırtımı bir ağaca vererek oturdum. Hayatımda ilk defa bir upir'i yakından görüyordum. Vahşi bir güzellikleri olduğunu bilmiyordum ya da merhametli olduklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Upir
FantasyKarşımda dizlerinin üzerinde oturmaya devam etti. Aramızdaki sessizlik devam ediyordu. İsmimi söylemek istedim, vereceği tepkiyi merak ediyordum. Tereddütsüz bir şekilde düz bir sesle ben Lily dedim. Yüzüne bir gülümseme yayıldı, çok güzel görünüyor...