Multimedia: Kina - Get You The Moon (Bölüm şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.)
Görsel: Aden Keskin
Lütfen okuyun...
Arkadaşlar hepinize merhaba. Biliyorum bölümü yine istediğim bir zamanda paylaşamadım ancak bunun iki sebebi vardı.
Birincisi, biliyorsunuz ki (Ya da biliyor musunuz bilmiyorum :) ) İngilizce öğretmeniyim ve haftanın beş günü çalışıyorum. Üstelik çalıştığım okul ve evimin arasındaki mesafe bir saatlik bir yol. Ders programım da bu yıl aşırı yoğun olduğundan her hafta bölüm yetiştirmek konusunda oldukça zorlanıyorum. Buna rağmen yine de uzun bölümler paylaşmaya çalışıyorum.
İkincisi ise, üşütüp hastalandığımdan üç gündür sürekli uyuyorum. Hatta şu an bölümü yattığım yerden yazıp paylaşıyorum sizinle. :)
Şu an çok konuştuğumun farkındayım ama bilmenizi isterim ki keyfi olarak bölüm paylaşmamazlık yapmıyorum. Bana kalsa, çalışmayan biri olsam emin olun sizleri bekletmezdim.
Son olarak bahsetmek istediğim bir konu daha var. Ne yazık ki okunma oranına göre çok az oy ve yorum alıyorum. Okuduğunuzu bilmek beni zaten mutlu ediyor ama sizlerin de bildiği gibi bir bölümü yazabilmek için günlerimi, haftalarımı veriyorum. Emeğimin karşılığını vermek aslında küçük bir yıldıza dokunmak kadar kolay. O yıldıza dokunmadan hikayemden çıkmayın olur mu? Oylarınıza ve yorumlarınıza ihtiyacım var çünkü.
Her birinizin yorumlarını okuduğumdan emin olun lütfen. Benden ve hikayemden bunu esirgemeyin.
Şimdiden anlayışınız ve ilginiz için teşekkür ederim. Sizleri seviyorum.
27. bölümle sizleri baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim... (Kalp emojisi)
''Ve eğer yapabilseydim,
Seni aya getirir, sana onu verirdim.
Ve eğer ölüm sana gelseydi,
Senin için hayatımı verirdim.''
-Kina
Bölüm: 27
- Tehlikeli Plan -
Aden KESKİN
Sesler duyuyordum.
Yakından gelen sesler değildi bunlar. Sanki çok uzaklardan geliyordu. Oldukça boğuk olduklarından tam olarak ayırt da edemiyordum.
Dar bir kafese kapatılmış gibiydim. Karanlık ve küçük bir kafes. Ne bir şey görebiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Bu aynı zamanda sanki içi su dolu olan bir kafesti ve ben boğuluyordum. Nefes alamadığımı düşünmemin sebebini de buna yoruyordum.
Kafamdaki karmaşanın içinden çıkmaya çalışırken ruhumun çaresizce kıvrandığını da hissediyordum. Özgürlüğüne kavuşmak isteyen bir kuş misali çırpınmak ve sonrasında derin bir nefes almak istiyordum ama kolumu bile kıpırdatacak gücü kendimde bulamıyordum.
İçinde bulunduğum kafes bir anda bir arabaya dönüştüğünde gözümün önünde hayal meyal canlanan görüntü karşısında, sanki birilerinin boğazıma yapışıp tüm gücüyle sıktığı hissine kapıldım. Nefes almak şimdi daha zordu. Boğazıma dolanan parmakları gevşetmek ister gibi, ellerimi boğazıma doğru götürdüğümde aslında nefes almama engel olan şeyin bu hayali parmaklar değil, içi tamamen su dolu olan arabanın olduğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Cenneti
Romance''Baran lütfen... Lütfen anla beni, burada kalamam. Seni tanımıyorum bile... Üstelik tehlikede de olsam başımın çaresine bakabilirim. Lütfen bırak artık gideyim.'' Tam birkaç basamak çıkmıştı ki, durdu. Yavaşça bana doğru döndü ve bir kez daha donak...