-6-

81 19 10
                                    

Uyuşuk bir şekilde gri kapşonlu hırkayı siyah tişörtümün üstüne aldım.
Siyah kotumun paçalarını iki kat kıvırırken iki kere üst üste çalan korna sesiyle cama doğru yönelmiştim.
Perdeyi kenara doğru kaydırıp camdan baktığımda binanın altında duran Jimin'in spor arabasını farketmiştim.
Arabanın kaportasına yaslanmış beni görünce el sallamıştı.
Perdeyi çekip telefonumu cebime sıkıştırmıştım.
Kapıyı üstüne klitleyip anahtarıda uygun biryere sakladığımda hızlıca merdivenleri inmeye başlamıştım.
Demir kapıdan dışarı çıkmış spor arabaya doğru yürüyordum.
Jimin'in yanına kadar ulaştığımda ellerimi çeplerime sokup ilk sorumu sormuştum.
"Nereye götürüceksin beni?"
Soruma karşılık beklerken dikkatlice Jimin'e bakıyordum.
Sanki bir farklılık vardı...
Jimin'in saçları siyah değilde turuncuya boyanmıştı.
"Heey! Saçlarına ne olmuş senin?"
Jimin hayretle sorduğum soruyu gülerek geçiştirirken arabanın ön kapısına doğru adımlamıştı.
Üstüne giydiği siyah deri ceket ayrıca siyah pantolon ve botlar O'nu fazlasıyla havalı gösteriyordu.
"Nereye gideceğimizi gidince görüceksin."
Jimin'in uzun süre sonraki cevabıyla aklımdaki bulutlar kısmen dağılırken arabanın sağ tarafına geçmiştim.
Umarım üstelemediğim için sonradan pişman olmazdım.

Yaklaşık 20 dakika sonra araba durduğunda kapıyı açıp soğuk havanın bedenime vurmasını önemsemeden dışarı çıkmıştım.
Jimin'de arabadan inmiş  önümüzdeki eski  kapıya doğru ilerliyordu.
Kapının hemen üstünde kırmızı ışık saçan ledli bir yazı vardı.
"Giant fist (Dev yumruk)"
Ayrıca sokağa bir göz attığımda tanıdık sokağı hatırlamam pek uzun sürmemişti.
Fazlasıyla insan olmasına rağmen son zamanlarda Kore'deki tehlikeli sokaklardan biri haline gelmişti.
Önceden buraya gelirdim ama rahatsız edici bir yerdi.
Jimin'in beni buraya getirmesine bir anlam veremiyordum.
Umarım bar, meyhane tarzı bir yere gelmemiştik.
"Nur?"
Jimin'in bana seslenmesiyle etrafa bakınmayı kesmiş peşinden ilerlemeye başlamıştım.
Rutubetli dar bir koridora girmiştik.
Bir süre düz yürüdükten sonra sağa dönmüş ve asıl mekana giriş yapmıştık.
Koridordan duyulmaya başlayan sesler geniş alana girdiğimizde rahatsız edici olmaya başlamıştı.
Bir boks maçının ortasına düşmüştük. O
Karşımızdaki merdivenlerin sağ ve sol tarafında yani taraftarların oturduğu bölgelerden çıkan tezahürat bağırışmaları ses kirliliği yapıyordu.
Jimin dönüp bana baktığında rahatsız bir şekilde bende O'na dönmüştüm.
"Hala bir açıklama yapmadın! "
Sesimi duyurmak istercesine bağırırken Jimin beni hiç dinlemeden merdivenlerden inmeye başlamıştı.
"Heeey!"
Bağıra bağıra arkasından iniyordum.
Merdiven basamaklarının hemen ilerisinde büyük bir ring vardı.
İki koca adam delicesine çarpışıyorlardı.
Jimin'in beni neden buraya getirdiğini merak etsemde cesaret edipde söyleyemiyordum ki zaten bu seste beni net duyduğunu da sanmıyorum.
Jimin ringin hemen yanına yaklaşmış beyaz gömlekli bir adamla konuşmaya başlamıştı.
"Bundan sonramı!? "
"15 dakikaya hazır ol! Çok fazla dayanamaz."
Neye hazır olacaktı?
Yoksa...
Jimin'de mi ringe çıkacaktı?
Yok canım daha neler!?
Bana dönüp sesli bir şekilde konuştu.
"Beni burda bekle tamam mı?! "
Jimin'e başımı sallarken iyice azalan tezahürat sesleriyle derin bir nefes almıştım.
Yanımdan ayrılan bedenden sonra biraz ileride gözüme kestirdiğim deri koltuklara oturmuştum.
Bacak bacak üstüne atmış boks maçını izliyordum.
Galiba biraz sonra Jimin o kalın halatların arkasında olacaktı.
Bir sorunlu nokta daha!
Ve galiba bulunduğumuz yer yasadışı bir mekandı.
Yani her haliyle kendini gösteriyordu ama dışarıda öyle açıkça yazan tabelada kafamı karıştırmıştı.
Ben etrafa bakıp yer hakkında yorum yapmaya çalışırken Jimin yanımdaki koltuklardan birine oturmuştu.
Beni şaşırtmamıştı.
Üstünde bol bir sporcu atleti altına siyah şort vardı. Elleri ise beyaz bir kumaş parçasıyla sarılıydı.
Ringe çıkacağı her halinden belli oluyordu.
Ayağa kalkıp oturduğu koltuğun önüne geçmiştim.
"Bu halin ne?"
"Ne yani? Anlamadın mı hala? Ringe çıkıcam işte."
"Sanki evden dışarı çıkacakmışsın gibi konuşuyorsun."
"En az onun kadar basit diyelim. "
Basit mi ? Ne diyordu bu?
Şaşınlıkla ona bakarken o ise rahatça sırıtıyordu.
Koca bir göz devirip surat ifademi gizlemeye çalışırken oturduğu koltuğun bir köşesine geçmiştim.
O koca adamlara karşı Jimin nasıl mücadele edebilirdiki?
Aklım almıyordu.
Ben şaşkınlıkla beynimdeki düşünceleri yoğururken Jimin'in konuşmasıyla dikkatimi O'na toplamıştım.
"Maalesef burda çok fazla darbe alacağımı sanmıyorum. Akşama gelemeyeceğim."
Ne diyordu şimdi?
"Neyi ima etmeye çalışıyorsun? "
Jimin yüzüne sahte bir şaşkınlık ifadesi koyarak bana bakmaya devam ediyordu.
"Neyi ima edebilirim güzelim.Diyorumki keşke geçen sabah işim olmasaydı da daha fazla zaman geçirseydik. "
Jimin bunları derken bir taraftan hızlıca yanıma kaymıştıki nefesini yüzümde hissetmeye başlamıştım.
"N-napıyosun ya geri çekil! "
Göğsünden tutup onu uzaklaştırmaya çalışırken o daha fazla üstüme geliyordu.
Nasıl bir pozisyondaydık bilmiyordum ama benim kafam çoktan koltuğa yapışmıştı.
Vücudumun diken diken olmayan yeri kalmazken ellerimi Jimin 'in göğsüne koymuş güçsüzce itikliyordum.
"Neyi merak ediyorum biliyormusun? "
Bakışlarını gözlerimden aşağı yavaşça dudaklarıma kenetlemişti.
Yavaşça dudaklarıma yaklaşırken bende gözlerimi sıkıca kapatmıştım.
Umarım bir delilik yapıp beni öpmezdi.
Gerçekten zor durumdaydım.
"Hey gençler!"
Orta yaşlarda bir adamın bize doğru seslenmesiyle derin bir nefes almıştım.
Jimin ise derin bir nefes verip ayağa kalktığında karşısındaki kaşları çatık adamda ikimizi süzüyordu.
"İstediğin bilgileri ringden sonra vereceğim.Her zamanki yerde. "
"Hmm. Tamamdır! "
Adam Jimin'in verdiği tepkiye hafif güldükten sonra yanımızdan ayrılmıştı.
Jimin tekrar yanıma otururken bende kendimi toparlamaya çalışıyordum.
"Nerede kalmıştık? "
"Kimdi o adam?"
"Aaa evet! Ben bir şeyi merak ettiğimi söylemiştim."
Jimin beni takmayarak konuşmasına devam ediyordu ve yine bana aynı şekilde yaklaşarak kalbimi dengesizleştiriyodu.
Zaten O'nun bana yaklaşmasından korktuğum yetmiyormuş gibi birde bu sefer  değişik bir heyecan duygusuna kapılmıştım.
Jimin gözlerini tekrartan dudaklarıma sabitlediğinde gözlerini kapatıp başını hafif eğerek bizi biraz daha yakınlaştırmıştı.
"Hyung?! Neredeydin yaa?"
Gelen sesle Jimin artık bıkmış bir şekilde gözlerini açıp  keskin bakışlarını arkasındaki bedene sabitlemişti.
Neden bir türlü ilerki aşamaya geçemiyorduk?
Hayır! Hayır! İleri aşama istediğim birşey değildi. Sadece tuhaf olmuştu.
Galiba bu benim şansım olabilirdi.
"Aaa yeni yengemiz mi ?"
Karşımızdaki konuştuktan sonra tutkulu bir kahkaha atıp elini bana uzatmıştı.
"Memnun oldum. Ben Jungkook. "
Oturduğum yerden kurtulmak istercesine hızlıca ayağa kalkıp Jungkook'un elini ucundan hafifçe sıkmıştım.
"Bende memnun oldum. Nur."
Pekde samimi olmayan bir tavır ve gülümsemeyle Jungkook 'a baktığımda bana nazaran fazlasıyla sıcak gözüküyordu.
"Görüşürüz güzellik.İzle beni."
Jimin Jungkook'la göz teması kurmadan bana bakıp göz kırmış ringe doğru ilerlemeye başlamıştı.
"Bol şans! "
Diyerek arkasından bağırmıştım. Diyebileceğim çok birşey yoktu.
Ringin içindeki adamlara baktığımda biri elini havaya kaldırmış zaferle izleyicilerine bakarken ikinci adam birinin onu yerden kaldırmasını bekliyordu.
Umarım Jimin O ikinci dövüşcüden olmazdı.
Yoksa fena hali vardı.
Ben 5-6 metre ilerideki ringe odaklanmışken Jungkook'da çaprazımdaki deri koltuğa oturmuş ringi izlemeye başlamıştı.
Jimin hakkında küçükte olsa umutlarım vardı.
En azından ikinci dövüşçüyü görene kadar.
O neydi öyle ?
Adam Jimin'in iki katıydı ve büsbütün bir yağ kütlesiydi.
Jimin karşısında cüce gibi gözüküyordu. "Başaramıyacak. "
Ağzımdan umutsuzca dökülen kelimeyle Jungkook sol kaşını kaldırarak bana bakmaya başlamıştı.
Bende umutsuzca O'na dönmüştüm.
"Jimin hyungun ne kadar iyi dövüştüğünden haberin yok galiba. "
"Ne kadar iyi dövüşürse dövüşsün şunların aralarındaki farka baksana? "
Jungkook rahat bir şekilde yerinden kalkıp ringe doğru ilerlemeye başladığında bende arkasından onu takip ediyordum.
İki dövüşcüde tanıtıldıktan sonra hakem  başlamaları anlamında bir hareket yapmış  ringden çıkmıştı .
Jimin yumruklarını yüzü hizasına getirmiş ringi yavaşça dönüyordu.
Nihayet aralarında az bir mesafe kaldığında karşıdaki adam Jimin'e doğru dövüşü başlatmak istercesine bir yumruk savurmuştu .
Jimin sol yumruğunu vurmak istercesine kaldırıp sağ yumruğunu adamın suratına geçirdiğinde adam bir iki adım geri ye doğru sendelemişti.
Adam Jimin'in üzerine doğru hızla ilerleyip dövüşü tam anlamıyla başlatmıştı .
Jimin yumruklarını yüzüne doğru tutmuş adamın yumruklarından korunmaya çalışıyordu.
Tezahuratlar ise adamdan yanaydı.
O sırada yanımda hareklenen
Jungkook'a baktım ellerini ceketinin cebine sokmuş sanki Jimin'in kaybetme ihtimali hiç yokmuş gibi rahat bir tavırla dövüşü izliyordu .
Jungkook'un gözlerinin büyümesiyle tekrar ringe dönmüştüm.
Jimin yerde yatıyordu adam ise üstüne çıkmış yumruklarını esirgemeden Jimin'in yüzüne doğru vuruyordu.
Ne ara bu duruma gelmişlerdi?
Ve neden kimse Jimin'e tezahürat yapmıyordu?
Oysaki diğer adam için bir tarafları yırtılmıştı.
Jungkook'un da onlardan bir farkı yoktu.
Sinir olmuştum.
Jimin dayak yiyordu ve kimsenin umurunda değilmiş gibiydi.
Ringin yanına biraz daha yaklaşıp bağırmaya başlamıştım.
"Jimin! Kalk hadi ne bekliyorsun! ?"
Jimin adamın vicdansız yumrukları arasında bir an dönüp bana bakmıştı.
Sonrasında ani hareketle adam kendini Jimin'in yumruklarını yerken bulmuştu.

Jimin patlayan dudağına ve kaşına aldırmadan adamı yumrukluyordu. Hakem ringe girip Jimin'i durdurmaya çalışıyordu.
Oysaki Jimin daha çok dayak yemişti.
Jimin adamın üstünden kalktığında hakem aradan çekilmişti ve ben şuan sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum. Hakem torpil yapıyordu.
Az önce aynısı Jimin'e olurken körmüydü?
Seyircilere baktığımda tek tezahürat yapılan adamdı yada ben adama yapılan tezahüratlardan Jimin'inkileri duymuyordum.
"Jimin hyung her zaman kendine tezahürat veya torpil istemeden ringe çıktı ve hiçbir zaman kaybetmedi. "

Hemen arkamda konuşan jungkook'la yüzümü O'na doğru dönmüştüm.
Aklımı mı okumuştu?
"Şaşırdığını düşündüm yanıldım mı? "
Hayır anlamında başımı sallamıştım.
Bu gerçekten tuhafı.
Tezahürat bir  dövüşcünün büyük güç kaynaklarından biriydi .
Sahnedeyken kendine güvenmeli ve hırsın olmalı.
Bunu sağlayan şeylerden biride tezahüratlar.
Jimin'in buna ihtiyaç duymaması gerçekten tuhafı...

***

Jimin son bir kaç yumruğunuda adama geçirdikten sonra adam kanlar içinde yere yığılmıştı.
Aradan 8 saniye geçip adam kalkamıyınca hakem Jimin'in bileğinden tutup elini havaya kaldırmış adını haykırmıştı.
Dövüş yaklaşık 35 dakika kadar sürmüştü .
Jimin en başlarda biraz dayak yesede sonlara doğru kendini toplamıştı .
Şaşırtmıştı beni doğrusu.
O küçük ama büyük bedenden bunları beklemiyordum.
Jimin'in saçları terden yüzüne yapışmış ellerindeki bezlerin üstü kanlanmıştı. Ringden inip yandaki koltuklardan birine oturduğunda hızlıca yanına adımlamıştım.
Jungkook'da önümden yürüyüp Jimin'in omuzlarına beyaz bir havlu atmıştı.
Nefes nefeseyken plastik şişedeki suyunu diklemiş sonrada öldürücü bakışlarla bana bakmaya başlamıştı.
"Tebrik ederim Jimin. Yenileceğini düşünmüştüm.Yanılmışım. "
Jimin'in bakışlarıyla konuşmam zorlaşırken derince yutkunmuştum.
Neden öyle bakıyordu?
Kendimi kötü hissetmiştim.
"Bir daha sakın ringdeyken bana bağırma! "
Aklımdaki soru işaretlerine bir yenisi daha eklenmişti.
Ayrıca ürkmüştümde.
Jimin sinirlenince O birazcık gelen tatlılıkta uçup gidiyordu.
"N-neden? "
Jimin soruma cevap vermeden kalkıp hemen arkadaki demir kapılı odaya girmişti.
Jungkook'a mal mı bu? bakışları atıyordum.
Jungkook ise umursamadan telefonuyla ilgileniyordu.
Jimin yaklaşık 5 dakika sonra üstüne tekrar siyah kotunu ve ceketini giyinmiş demir kapıdan çıkarken bana kalkmamı eliyle işaret edip çıkışa doğru ilerlemişti. Jungkook ise hemen yanımdaki koltuktan kalkıp önüme geçmiş ve çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştık.
Jimin'in spor arabası çıkışın önündeydi. Jungkook ön kapıyı açıp  koltuğunu öne yasladığında O'na bakarak hafifçe gülümsemiştim.
Hemen ardımdan öndeki koltuklarda dolarken Jimin arabayı çalıştırmıştı.
Arabada büyük bir sessizlik vardı.

"Nereye gidiyoruz hyung? "
Sessizliği bozan ilk kişi Jungkook olmuştu.
"Şaka falanmısın ödülümü almaya gidiyoruz tabiki. "
Dövüşten önce konuştuğu adamın yanına gidiyorduk anlaşılan.

"Peki ben neden geliyorum?
Ayrıca Jimin benim merakımı gidermek için gelmemişmiydik buraya? Ama ben daha çok meraklandım. "

Jimin ön camdaki aynadan bana bakarak sırıtıyordu.
"Harbi niye geliyor bizle?
Siz nerden tanışıyorsunuz ayrıca?
O ki yenge değil."
Jungkook son cümlelerini imayla söylerken Jimin'in kafasına vurmasıyla ağzından acı bir inleme çıkmıştı.
"Ahh!! Hyung napıyosun? "
"Sizi tanıştırdığım her kız yengemi oluyor ha?!"
"Tamam bee... Kızma."
Jimin derin bir nefes vererek önüne bakmaya devam etmişti.
Bu adama daha hyung diyen kişi ne yaptığını anlamazken ben anlamaya çalışıyordum.
Tuhaf birine bulaşmıştım...

★★★

Uzun zaman sonra nihayet geldim.
Lütfen yorum yapın yorumlarınızı bekliyor olucam.
Ha birde yeni paylaştığım kitabımıda kütüphanenize eklerseniz sevinirim.
Hepinizi seviyorum 🤟
Öpücük 😘

Küstah~Pjm (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin