43. Bölüm: Kurallar

13.8K 771 165
                                    


Gözlerimi açtığımda hâlâ hastane odasındaydım ve başucumda karım oturuyordu. Onun gitmediğini görünce gülümsedim. "Gitmemişsin," dedim onun o yeşil ormanlarında hayat bularak.

"Gitmedim. Gidemedim sen öyle boş bir çuval gibi yere yığılınca..."

Cümlesini tamamlamamıştı ama ben anlamıştım. Beni o halde bırakıp gidememişti belli ki. Demek beni hâlâ önemsiyordu her şeye rağmen. Umutla gözlerine baktım.

"Sen öyle şeydince... yani şey deyince... ben birden nefes alamadım da gözlerimin önü karardı," diye geveledim özenle boşanma kelimesini kullanmamaya dikkat ederek.

"Ben senden boşanmak istediğimi söyleyince mi?" diye sorduğunda "Kullanma şu kelimeyi karıcığım bak yine fena oluyorum," diyerek sevimli bir şekilde sırıttım. Şu an mutlaka yanağımda gamzelerim belirmiş olmalıydı ve kadınlar genelde gamzelerime dayanamazdı... Asmin'in kollarını bağlayarak gözlerini devirdiğini görünce onun bu kadar kolay yumuşayacağını düşünerek yanıldığımı anladım. İşaret parmağını bana doğru sallayarak "Her götün sıkıştığında böyle bayılacak mısın sen!" diye çıkıştığındaysa sevimli sırıtmamın onda ters etki yarattığının farkına vardım ama öyle hemen umutsuzluğa bağlamaya niyetim yoktu.

"Sadece bayılmakla kalmayıp ölebilirim de," dedim grilerimi yeşillerine temas ettirerek. Yalan değildi bu. Geç anlamıştım ama uğruna ölecek kadar çok seviyordum karımı. "Eğer beni bırakırsan ben ölürüm Asmin," dediğimde acı acı gülümsedi.

"Yine unuttun galiba... beni sen bıraktın. Önce sen öldürdün beni!" dediğinde gözlerinde biriken gözyaşlarında boğulmak istedim.

"Çok pişmanım Asmin. İtler, köpekler gibi pişmanım hem de keşke senin uyanmanı bekleyip konuşsaydım seninle ama şunu bilki seni ben değil, törelere olan inadım bıraktı. Ben seni seviyormuşum Asmin... bunu senden uzaklaşınca anladım."

"Biraz geç anladın ama aga."

Avucunun içiyle ıslanan yanaklarını kurulayıp buruk bir ifadeyle bana baktı bir süre. O sustukça içimde filizlenen umut dalları onun konuşmaya başlamasıyla tekrar kurudu.

"Çok geç kaldın Ezman... bu konuşmayı yapmak için çok geç kaldın. Ben affetsem de seni gururum affetmez," dediğinde kendi gururumu ayaklar altına sererek "Asmin lütfen, lütfen bana bir şans daha ver n'olur," diye yalvarmaya başladım. İçimde büyüyen umutsuzluğum gözlerime ulaştığında yanaklarımın ıslandığını hissettim.

"Ulu sözü dinlemeyen böyle uluya uluya kapıda kalırmış," diyen hain iç ses bana yine destek değil köstek oluyordu.

Akan gözyaşlarıma aldırış etmeden sevdiğim kadına baktım. "Beni affet... n'olur Asmin, sen affet ki beni, ben de kendimi affedebileyim," dediğimde kalbime bıçak gibi saplanan o sözleri söyledi.

"Bitti artık."

Başucumdan kalkıp kapıya doğru yöneldiğinde panikle elimde kalan son kozumu oynadım.

"Biz ayrılırsak berdel bozulur Asmin. Ağabeyinle kızkardeşimin hayatını düşün!" diye bağırdım ardından. Duraksadı. Sanki yeni dank etmiş gibi bir hâli vardı. Yataktan kalkıp yanına yaklaştım ve omuzundan tutarak kendime doğru çevirdim.

İstikamet Londra (Töre Mecburiyetim kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin