Beril dudaklarının arasına sıkıştırdığı kalemi kağıda götürdü. Son soruyu Türkçe'ye çevirdikten sonra sınav kağıdını kontrol etti. Hocaya verdi.
Yan sırasında Nesli, arkasında Can oturuyordu. Eşyalarını toplayana kadar onlarında sınavı bitmişti. Beraber sınıftan çıkıp kantine gittiler.
"Resmen zamanımız yetmesin diye metni uzun vermiş. Bu adamı hiç sevmiyorum." dedi Can sitemle.
"Acaba her kelimeden kaç puan kıracak?"
"Kesin çok kırar Nesli. Adamın son dersine gitmedik diye iyice taktı bize."
Beril montunu çıkartıp sandalyeye oturdu. "İyi de verdiği metinleri kendisi de çeviremiyor. Boş geçen derse gidip zaman kaybedemezdik."
"Haklısın. Ben kahve alacağım bir şey isteyen var mı?" diye sordu Can gözlerini arkadaşlarında gezdirerek.
Nesli başını hayır anlamında salladı. Beril de bir şey istemiyordu. Can yanlarından ayrıldıktan sonra Nesli Beril'e döndü.
"Sezin'in bugün sınavı yok mu?"
"Var." Telefonun saatine baktı. "Bitmiş olması gerek. Gelir birazdan."
Nesli başını salladı. Arkadaşını süzdü.
"Uykun mu var senin?"
Beril başını salladı. "Dün gece geç uyudum."
"Sezin gelince kalkalım o zaman. Evlere dağılırız."
"Olur."
Can elinde tepsiyle masaya geldi. Üzerindeki kahveleri masaya bıraktı.
"Kalbim ben içerken sizin bakmanıza dayanamazdı. Size de aldım."
Nesli gülümseyerek Can'ın yanağından makas aldı. "Ya. Teşekkür ederiz. Sen bir tanesin Can."
"Biliyorum canım. Soğutmadan için hadi."
Beril kahveyi aldı. "Teşekkürler."
"Ne demek."
Can kahvesinden bir yudum alır almaz yüzünü buruşturdu. "Olamaz. Bu şekerli. Yanlış almışım."
"Değiştirelim istersen."
"Seninki şekersiz mi?"
Nesli gözlerini devirdi. "Şekerli olsa değiştirelim demezdim."
"Değiştirelim o zaman."
Kahvesini değiştirdikten sonra aklına gelen planı ortaya sundu.
"Alışverişe mi gitsek?"
"Olabilir yarın sınav yok." dedi Nesli.
Can Beril'e baktı. Elinde tuttuğu kahveyi karıştırıyordu. Dalmıştı. Ne düşündüğünü merak etti. Elini Beril'in gözlerinin önüne götürüp salladı.
Beril gözlerini Can'a çevirdi."Ne düşünüyorsun Beril? Gemilerin batmış gibi."
"Sınavları."
"Sıkıldım artık. Hepimizin uzun bir tatile ihtiyacı var."
Beril evet anlamında başını salladı. Düşündüğü şey sınavları değildi. Geçen hafta hastanede bir sürü test yapılmıştı. Vücudundaki morlukların geçmemesi, üstüne bu sabah tekrar burnundan kan gelmesiyle sonuçların pekte iç açıcı çıkmayacağını düşünüyordu. Modu düşüktü.
"Sezin geliyor."
Can gözleriyle kantinin girişini işaret ettiğinde Beril başını kapıya çevirdi. Sezin'in kendisine sevgi dolu gülümsemesi tüm düşüncelerinden bir anlık sıyrılmasını sağlamıştı. Yanlarına geldiğinde Beril'in yanağından öptü. Karşısındaki sandalyeye oturdu.