42. Bölüm "NEFES AL"
🎼
"Niye gitmedin?"
Cehennem oysa günahı bendim. Ateş oysa ateşten doğan bendim. Belki bir olamazdık ama ayrı düşen yollarımızda sona ermişti. Tanrı bu ateşin büyüklüğünden günahsız olanları korusundu...
Kollarım Aybars'ın uzun ceketinin içine gömülü bir halde ağır adımlarla eve ilerledim. Evin sıcak havası yüzümdeki soğukluğu usulca sildi.
Kulaklarıma ulaşan sesi dilimde cevapsız kaldı ama en derinlerimde bir cevaba kavuşmuştu. Alttan bakışlarımı Aybars'ın merdivenlerin başında duran heybetli bedenine kaldırdım.
Birçok kadının isteyeceği bir adamdı. Kendi ayakları üzerinde duran, kimseden korkmayan, duruşuyla dahi güven veren. O tam anlamıyla bir şeytandı. Tapılası bir güzelliğe bürünmüş kabusları vardı.
Dolgun siyah saçları, gür kirpikleriyle uyumlu, ona fazlasıyla yanıltıcı bir güzellik katmıştı. Çenesini gizleyen kirli sakalları, aynı zaman da yüzünde ki öfkeyle baş etmeye çalışıyordu.
Elleri hala pantolonunun cebinde, dingin bir görüntüyle merdivenlerin başında beklemeye devam etti.
Sorusunu ısrarla cevapsız bırakarak, üzerimde ki ceketin fermuarını açtım. Sessizliğime devam edip, kurtulduğum ceketi koluma sararak, oturma gruplarına ilerledim.
"Gelsene yukarıya." Yumuşak çıkan ses tonu, adımlarımı durdurdu. Bakışlarımı yavaşça yukarıya çevirdim. Sesi kadar görüntüsü de sakin, sanki normal bir yaşantımız var gibi gülümsedi. "Kıyafetlerini birlikte yerleştiririz."
"Valizde kalsınlar! Seninle kuracağım bir gelecek planım olmadığı için kıyafetleriminde yerleştirilmesine gerek yok!"
Bakışlarının değişmesi, öfkesi katlanarak artması gerekiyordu. Hızlı adımlarla üzerime ilerleyip, sıkıca kolumu kavramalı, birbirine dolaşan adımlarımla odaya sürüklenmemi sağlamalıydı.
Sanırım yaşadığım kötü günlerden daha korkunç olanı, onun bu hallerine alışmaktı.
Bedenimi gelecek tepkilere hazırlamış, tüm gardımı almıştım.
O ise, buruk bir gülümsemeyle omuz silkip, beni tüm şaşkınlığımla baş başa bıraktı.
"Sen bilirsin." Adımları odaya doğru ilerlerken, ondan beklemediğim derece sakindi. "İç çamaşırlarını yerleştirmek eğlenceli olacaktır." Ses tonu bariz bir alayla harmanlanmışken, gözden kayboldu. "Bakalım, zevklerimiz uyuşuyor mu?"
Pislik!
Farkındaydım benimle oynuyordu ama mantığımın bana doğru yolu göstermesine izin verecek kadar sakin bir yapıya sahip değildim. Koşar adımlarla merdivenleri tırmanıp üst kata ulaştım ve adımlarımdaki telaş dinmeden odaya girdim.
"Sakın dokunma kıyaferlerime!"
Yatak odasının kapısının önünde dehşetle araladığım gözlerimle Aybars'a baktım. Dizlerini kırarak oturmuş bir halde valizimi açmak üzereyken omzunun üzerinden geriye döndü.
"Abartma Arven! Kötü olmaları sorun değil, önemli olan iç güzelliği."
Öfke ve şaşkınlık arasında kararsız kalan bir yüz ifadem vardı. "Bana baksana sen!" Tercihimi öfkeden yana kullandım ve onun yapabileceklerini umursamadan üzerine doğru yürüdüm. "Ben, senin tanıdığım diğer sürtüklere mi benziyorum?" Sevgilisi gibi külodumu çıkarıp eline vereceğimi sanıyordu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA İNANMA
ChickLit🎼 "Cehennemin benim..." Diye fısıldadı. "Cennetin bu altın zincir... Cennet ile cehennem arasına sıkışıp kalan bu nota sensin." Bileklik olduğunu düşündüğüm zinciri eline alarak usulca oturduğu yerden ayaklandı. Bakışlarım merakla hareketlerini tak...