^^^
Dalga sesleri kulağımı doldururken huzur, içime ilmek ilmek işleniyordu. Yüzüme oturmuş hafif bir tebessüm ve yummuş olduğum gözlerimle hissettiğim huzuru dışarıya yansıttığımın farkındaydım.
"Sana onu ben içeceğim demiştim, bunu bile bile içtin biliyorum, pisboğaz."
Bahar'ın sesi kulağımı doldurunca gülümsemem büyüdü. Yine sevgilisiyle tartışıyordu ve yine mevzu yemek ve içmekti.
"Hadi ama bana pisboğaz diyene bakın gençler? Benim böreğimi yiyen cadaloz mu söylüyor bunu?"
Reha, bunu söylerken ağzı dolu olmalıydı çünkü sesi boğuk gelmişti.
"Sensin cadaloz! Ben o börek Ahsen'in sandım. O, peynirli börek sevmediği için yemiştim."
Bahar, savunmasını yaparken sesinden yalan söylediği anlaşılıyordu ancak farkında bile değildi. Bu kez sesli bir şekilde gülünce gözlerim aralandı ve bakışlarımı onlara çevirdim.
"Yalancı seni, Ahsen hakkını Damla'ya vermişti. Damla da yemeyeceğini söyleyince ben yemiştim. Ancak ne bileyim benim hakkımı da senin yediğini."
Reha, kaşları çatık Bahar'a bakarken sinirli değildi. Aksine Bahar'ı kızdırdığı için keyif alıyordu.
"Tamam, gençler. Benim böreğimi yiyip içeceğimi içebilirsiniz."
Yekta'nın sesini duyunca bakışlarım hemen yanımda oturan bedenine döndü. O da baktığımı hissettiği an gözlerini bana çevirince göz göze geldik. Gecenin karanlığı koyu kahve gözlerine çökmüş, siyah iki boncuk gibi durmasına sebep olmuştu. Zaten siyah olan saçları ise kapkara duruyordu. Ancak gece, beyaz tenine işlemeyi başaramamıştı ve bu güzel görüntüyü bana bahşetmişti.
Yüzünde hoş bir gülümseme belirdi. Daha sonra sanki geç kaldığı bir eylemi gerçekleştirirmiş gibi beni kollarının arasına çekti, başımı boynunun girintisine yasladı. Kokusu burnuma dolduğunda denizin kendine has kokusunun bile onun kokusunu bastıramamış olduğunu anladım. Gözlerimi gecenin başarıyla siyaha buladığı bir diğer eserine dikip dalgaları seyretmeye başladım. Yekta'nın dışında var olan siyahı ve siyahın içinde bulunduğu şeyleri sevmezdim. Bu nedenle denizin kendine has maviliğini görmeyi yeğledim.
Huzurun eşlik ettiği saatler hızlı bir şekilde ilerlerken "Benim uykum geldi," diye mırıldanan Ahsen'in sesini duydum ve o an aslında benimde uykumun gelmiş olduğunu fark ettim.
"Kalkalım artık," diyen Anıl ayaklanırken Ahsen'inde kalkmasına yardımcı olduğunda hepimiz birden ayaklanmıştık.
Ayağa kalktığımda üzerimde ki kum tanelerini silkelemeye başladım. Bu sırada Reha'nın sesi tekrardan dikkatimi çekti.
"Ya söz veriyorum Bahar, alacağım sana yarın ama şimdi nereden bulayım kızım ben çikolatayı."
"Ben yarın istemiyorum, şimdi istiyorum. Hem sana çikolata al diyen olmadı. Ben kendim alacağım."
Bahar, hızlı adımlarla önümüzden ilerlerken ben de Yekta'nın koluna girip başımı omzuna yasladım. Gözlerim Reha ve Bahar'daydı. Sonrasında biz de onları takip etmeye başladık.
"Ya Bahar, bu saatte nereden bulacaksın çikolatayı. Sen, beni de geçtin iyice. Bana ne ya, ben istiyorum asıl çikolata!"
Reha'nın sözleriyle hepimiz bir an duraksadık. Oluşan sessizliği benim kahkahalarım bozunca Ahsen de bana eşlik etti. Sonunda Bahar da dayanamayıp gülmeye başlayınca domino etkisi oluşmuştu ve hepimiz gülmeye başlamıştık. Reha dışında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADALETSİZLİĞİN PENÇESİ
Teen FictionBU HİKAYE 1 BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR. İnsan hayatı gerçekten pamuk ipliğine mi bağlı? Mutluluğu uzun yıllar sonrasında elde edebilmiş olan Damla Kahraman, hiç ummadığı bir anında mutluluğunu ve kendisini, sevdiklerine feda eder. Ancak her şey bitti der...