Ders bittiğinde iki arkadaş da tükenmişti ve beyinlerinin kulaklarından aktığını hissediyorlardı. Okuldan çıkmak için bahçeye indiklerinde Sirius iki gün önce kendisine ve James'e teklif eden kızların sevgilileri onlara bakarken durdu ve arkadaşına döndü.
"Jamie beni bırak sen git. Ben öleceğim. Bu mutantlar sana yetişmeden kaç kurtar kendini." Sirius dramatik bir şekilde yavaş yavaş dizlerinin üstüne çöktü.
"Hayır Siri hayır! Seni bırakacağıma ölürüm daha iyi." Sirius kalbini tutmakta olan arkadaşına baktı.
"Lanet olsun Jamie ben zaten ölmekteyim." Sirius iki üç defa yalancıktan öksürdü. James tam cevap vereceği sıra Lily'nin gülerek çıkış kapısına ilerlediğini görünce yerde debelenen Sirius'a baktı.
"Sanırım ben gerçekten kalbimden vuruldum." Sirius yerden kalkarken James'in alnına bir tane geçirdi.
"Yürü gidelim. Tüm eğlencenin içine ettin." O sırada Lily ve Remus yanlarından geçip gitti.
"Yine lanet Lupin çiçeğimin yanından ayrılmıyor. Sirius acaba lens taksam Lils beni beğenir mi?" Sirius göz devirdi.
"Seni severse bu halinle sever Jamie. Eğer sevmiyorsa onu boşver gitsin." James sigarasını çıkartıp yaktı ve ardından derince içine çekti.
"Öyle boşver demekle oysaydı şimdiye çoktan unuturdum ama işte öyle olmuyor. Arada tamam diyorum yeter bu kadar sonra bir gülüyor yine kalbim yerinden fırlıyor." Sirius James'in sigarasını alıp bir fırt çekti. Ardından birlikte banka oturdular. James yeni bir sigara yaktı. Sigaraları bitene kadar konuşmadılar.
"Gel eve gidelim." James ayağa kalkarken konuştu.
"Olmaz. Babamlara uğrayalım sonra annem yalan söylediğimizi anlayıp annenle kamera kayıtlarına bakıyor." James bunun üzerine titredi, ki bu ürpermenin getirdiği titremeydi.
"Ben annemden korkmaya başladım."
"Ben yıllardır korkuyorum." Sirius da kalktı ve yola koyuldular. Eve gitmeyecekleri için çantalarını da babalarına bırakacaklardı.
"Baba!" Sirius babasının odasına dalmadan önce bağırdı. Neyse ki babası hazırlıklıydı ve James'in babası da oradaydı.
"Niye geldiniz Sirius?" Sirius omuz silkti.
"Annem arada kamera kayıtlarına bakıyor bizde yalanınızı anlamasınlar diye geldik. Bir de çantaları size bırakacağız ki inandırıcı olsun." Sirius babasına gülümserken James koşa koşa ikisinin çantasını da kendi babasına vermişti.
"Kızmak istiyorum ama mantıklı." Orion bunu söylediğinde Fleamont kahkaha attı. Oğlanlar zekiydi bunu biliyordu fakat bu zekaları çoğu zaman katlanılır olmuyordu.
"İyi çantaları da bıraktınız var mı başka arzunuz?" Fleamont konuşunca James gülümsedi ve ardından ekledi.
"Eve gelmek istemiyorum baba." Sirius gülmemek için dudağını ısırdı.
"Zaten eve gelmeye gelmeye evin yolunu unuttun James. Varsın bugün de gelme." Böylelikle iki arkadaş odadan çıkar çıkmaz kahkaha attı. Bugün James Sirius'un yanında kalacaktı ve dolayısıyla annesi ona kızmayacaktı.
"Ee nereye gidiyoruz?" Sirius sordu. James omuz silkti.
"Bana farketmez. Geçen gün gittiğimiz yere gidebiliriz." Sirius olumsuzca başını salladı.
"Regulus'un gelemeyeceği bir yer olsun. Babam diyor ki o da annelerimizin ajanıymış." James elini ağzına götürüp şaşkın bir ifade takındı.
"Demek geçen beni anneme o ispitledi?" Sirius göz devirdi.
"O kadar çok ispitliyor ki hangisinden bahsettiğini bilmiyorum." James gözlerini belertti. "Bakma öyle, ben sana diyorum nereye gidersek onu da götürmeyelim diye sende hep kardeşimiz değil mi deyip beni gaza getiriyorsun." James gözlerini iyice pörtletti.
"Demek geçenki kurabiye vakasını o ahmak yüzünden yaşadık?" Sirius onu onayladı.
"Evet tüm kurabiyeleri bizim çaldığımızı söyledi. Annem utanmasa ki böyle zamanlarda asla utanmıyor
-kapı çalmasa- ikimizi de kulaklarımızdan tutup tavana asacaktı." Sirius o günü çok net hatırlıyordu. Anneleri arkadaşlarıyla buluşacaktı ve birlikte tonlarca yemek yapmışlardı. Sirius ve James de kurabiyelerden çok var onlar göze gelmez diyerekten tüm kurabiyeleri masadan alıp yemişlerdi. Regulus da gidip onları ispiyonlamıştı. Neyse ki misafirler gelmeden önce ispiyonlamıştı. Çünkü iki arkadaş ölmekten kapının çalmasıyla kurtulmuştu."Bana Reggy'i gördüğüm yerde boğmamam için bir sebep söyle, ya da dur! Neden şimdiye kadar bunu sen yapmadın?" Sirius yürürken omuz silkti.
"Aslında ikisinin de çok basit ve ortak bir cevabı var." Biraz durdu ardından arkadaşına baktı. "Anne faktörü. O salak herşeyi ispitlediği yetmiyormuş gibi anneme kendini acındırıyor. Yani ben yanına 3 metre yaklaştığım an alarm gibi ötüyor. Aynı şeyi sana da yapacağına eminim." James göz devirdi.
"Ondan artık nefret ediyorum. Lanet velet." Sirius tek kaşını kaldırıp indirdi.
"Ben demiştim Jamie." James bir sigara yaktı fakat bu sefer Sirius sordu. "Nereye gideceğiz?" James sigarasından aldığı nefesi verirken konuştu.
"Okulun yakınlarında bir kafe var Lils orayı çok sever belki bugün oradadır?" Sirius o kafeyi biliyordu ve gitmek istediği yoktu fakat tartışacak değildi. O yüzden kabul etti.
Kafe küçük bir yerdi ve sakindi. İkisi de bu tarz yerlere pek gelmezdi. Yine de James geldiğine pişman olmamıştı. Tam da beklediği gibi kızıl saçlı kız orada, kolonun arkasındaydı.
"O burada Siri!" Sirius arkadaşını masaya yönlendirilen iç çekti.
"Fangirl çığlıkları atmayacağını umuyorum Jamie. Çünkü arkasına döndüğü an oturduğu masayı terkeder." James arkadaşını onayladı ve masaya oturdu. Oturması ve hayal kırıklığına uğraması bir olmuştu çünkü Lily okuldan bir çocukla görüşüyordu.
"Kalkmak istiyorum Sirius. Sanırım onun sevgilisi var." Henüz bunu söylemişti ki Lily, çocuğu kovdu. Çocuk gittikten sonra da ağlamaya başladı. James de koşarak kızın yanına gitti.
Merhabaaa
Sizi seviyorum ballarım 💞💞