Taehyung sabahın erken saatlerinde kalkmış, yanında huzurla uyuyan miniğine bakıyordu. Jimin fazla güzeldi. Taehyung onu ilk gördüğünde çoktan onu istemişti kendisine. Hamile kalıp kalmaması umurunda değildi. Tek istediği şey Jimin'di onun.
Ve istediği şeyi elde etmiştide. Jimin her anlamda onundu artık. Jimin'in beline attığı elini yüzüne çıkardı ve yanaklarını okşadı Jimin'in. O kadar yumuşak yanakları vardı ki Taehyung onları öpmekten alıkoyamamıştı kendini.
Uyuyan beden biraz kıpırdanmıştı yerinde. Taehyung onun uyanacağını anlamış, elini beline atıp uyuyor gibi yapmıştı. Çok geçmeden de Jimin açmıştı gözlerini. Başını yan tarafına çevirdiğinde dün gece geldi aklına.
Prensin ona nasıl dokunduğu, nasıl sahip olduğu. Gerçeği söylemek gerekirse Jimin daha kötüsüne hazırlamıştı kendini. Ancak böyle bir şey olmamıştı. O da zevk almıştı sonuçta.
Üzerindeki yorganı iyice çekti kendine. İkisininde çıplak olduğu gerçeği minik olanı hem utandırıyor hem de heyecanlandırıyordu. Taehyung uyuma numarasına daha fazla devam edemedi ve yeni uyanıyormuş gibi yapıp esnedi.
Jimin onu pür dikkat izliyordu. "Günaydın bebeğim." Taehyung yatakta oturur pozisyona geçtiğinde üstündeki yorgan alt taraflara kaymış, üst vücudunu ortaya çıkarmıştı. Jimin o taraflara bakmamak için büyük bir savaş veriyordu.
"Günyadın prensim." Jimin'de onun gibi -yorganı üzerinde tutarak- oturur pozisyona geçmeye çalışmış ancak arkasındaki ağrı ile yüzünü buruşturup inlemişti. Taehyung onun neden inlediğini biliyor ve içten bir şekilde gülüyordu.
"İyi misin güzelim?" Ellerini Jimin'in beline sardı ve oturması için yardım etti. "B-ben üzgünüm sadece," Taehyung Jimin'in dudaklarına eğildi ve ince dudaklarını kalın dudaklara bastırdı. Hareket etmedi dudakları.
Jimin gözlerini çoktan kapamıştı bile. Taehyung Jimin'i kalçlarından tutup kucağına oturttu. Yorganıda bacaklarına ve Jimin'in kalçalarına örttü. "Bunun için bana açıklama yapmak zorunda değilsin Jimin." Boğuk sesi Jimin'in içini titretirken kafasını salladı.
Taehyung onun gözlerinde kaybolmuştu sanki. Minik gözleri fazla güzeldi. Ancak çok geçmeden Jimin oturduğu yeri farketmiş ve kızarmaya başlamıştı. Taehyung onun kızaran yüzüne, daha sonra penisine değen kalçalara baktı yukardan.
"Utanıyor musun hâlâ benden?" Jimin üzgün bir şekilde kafasını salladı. "Özür dilerim prensim." Dedi kısılan sesiyle. Utanıyordu. Hem de çok. "Aramızdaki bazı şeyleri çözmeliyiz Jimin. En önemli olan şeyi bir an önce çözmeliyiz." Taehyung iki elinide Jimin'in kalçalarına atmıştı.
"Ne-neyi ç-çözmeliyiz?" Jimin kalçasını okşayan eller ile yutkunurken konuşmaya çalışmıştı. Taehyung yüzüne yerleştirdiği sırıtış ile birden Jimin'in kalçalarını sıkmış, Jimin'in omuzlarını tutup yüksek sesle inlemesini sağlamıştı.
Jimin, her iki elinide Taehyung'un omuzlarına atmış sertçe sıkmıştı. Taehyung penisi üzerinde olan hareketlilik ile dudaklarını ısırmış, kendisine zorlukla bakan miniğinin kalçalarını okşamaya başlamıştı.
"Aramızda olan, yani senin bana karşı olan utangaçlığını çözmeliyiz Jimin." Jimin ellerini Taehyung'un omuzlarından çekmiş, kendisine dikkatle bakan adama karşı yutkunmuştu.
"Size olan utangaçlığım, elbet bir gün geçer prensim. Ama bunun hemen olabileceğinden emin değilim." Taehyung aldığı cevap ile gülümsemiş ve alnını Jimin'in alnına yaslamıştı. "Aramızdaki duvarları tek tek yıkacağız bebeğim." Taehyung Jimin'i bu kez gerçekten dudaklarından öpmüş ve yavaşça altına almıştı.