24.BÖLÜM:"TAHASSÜR"

1.4K 106 138
                                    

Tahassür; Kavuşmak istenen şey veya kimse için üzülme, yanıp yakılma, özlem.

Hayat bir kez daha bana ihanet etti. O küçücük aklıyla acılarımı küçümseyerek önüme aşılmaz engeller koydu. Ağzıma yapıştırdığı bantla dilimden dökülecek zehirli tılsımların önüne geçmeye çalışsa da lanetim hep onun üstüne olacaktı.

Kafamın içinde dönüp duran sözcükler kendilerine kurduğu kaydıraktan aşağı doğru kaymaya devam ediyorlardı. İmdadıma yetişmek isteyen teselli sarmaşıklar onların önünü keserek sarmalamaya başladılar. Dallarından akan yeşilimsi sıvı üstlerine döküldükçe atılan çığlıklar gürültü oluşturuyordu. Bembeyaz düşlerin ortasına damlayan kan gittikçe büyüdüğünde artık hiçbir şeyin eskisi kadar masum olmayacağını haykırdılar. Bu haykırış belki bir sonun başlangıcı belki de son durak yolcusunun iniş ıslıklarıydı...

Araba son sürat hızla ilerlerken kalbim beynimde atıyormuşçasına zonklamaya başladı. Adam sayısız defalardır annemin ismini ağlayarak tekrarladığında "Yeter kes sesini artık." dedim.

Sert ses tonum arabada yankılandığında Miraz'ın dikiz aynasından bir bana birde adama bakmaya başlamasıyla sözlerimi etimden et koparıyorlarmışçasına sürdürmeye devam ettim.

"Sen... Senin yaptığın aptallığın ceremesini annem çekmek zorunda değildi. İyi mi oldu böyle olması? Nefes aldığı her bir günü o yatağa bağımlı halde geçiriyor. Onu öyle gördüğüm her bir dakikada kendimi kesesim geliyor. Sen içindeki vicdanını susturamıyorsun ya ben... Ben ne yapayım? Kafamın içinde sürekli anneni bu hale getiren adamı bul ve öldür çağrıları yankılanıyor. Bende bunu susturamıyorum. "

Artık bir şeylerin önünü arkasını düşünmez oldum. Sonu ne olursa olsun bu adamın yaptığı yanına kalmaması gerektiğini fısıldayan iblis harekete geçmemi sağlayarak gözlerimin hedefinde duran Miraz'ın belini saran silahı alelacele tavırla aldım.

Elimde hükümdarlığının tadını çıkaran silahı adama doğrultmamla Miraz "Dildar sakın. Unutma o adamı sağ salim teslim etmemiz gerek. Onu öldürürsen eline hiçbir şey geçmeyecek. İçindeki ateş sönmeyecek çünkü her daim orda olmaya devam edecek."

Ellerimin titreyişini göz ardı etmeye çalışırken adam söze girdi. "Çek şu tetiği. Öldür beni dayanamıyorum bu azaba. Ben yapmış olduğum hatanın farkına varmış olsam da hiçbir şeyi geri getirmez. Keşke zaman geriye sarılsa o ana dönsek kesinlikle o ameliyatı yapmazdım. Allah beni kahretsin" diyerek ağlamayı sürdürdü. Omuzları sarsılırken içimde ona dair ne acıma ne de üzüntü duyuyordum. Sadece kin vardı.

Gözlerimin perdesine annemin görüntüsü gelince içimde peydah olan ağlama dürtüsünün önüne geçmeye çalıştım. Başarılı olamayınca da damlalar halinde akmaya başladılar. Sert soluğumu dışarı verdikten sonra elimdeki silahı Miraz'a uzattım. Ellerimin titreyişini durduramadığım zaman dilimi içerisinde tattığım boşlukla silahı aldığını anladım.

"Senin cezanı ben vermeyeceğim. Beş kuruş etmeyecek kalıbın için ödeyeceğim bedelin ağırlığı daha çok zoruma gider. Zavallısın duydun mu beni? Aciz bir zavallı." Baş parmağımı şakağına sayısız defadır vurduğumda kontrol edemediğim sinirime hakim olmaya çalışıyordum.

Arabayı durduran Miraz hala ayaklanmadığımız için kafasını arkaya doğru çevirerek" Dildar geldik. Haydi şu adamı teslim edelim. Zaman

daralıyor "demesiyle vücudumu harekete geçirdim. Arabanın kapısını açıp dışarı çıktığımda gözlerimin hedefinde olan pencereye baktım. Berzah elindeki bardağı havaya kaldırdığında yüzündeki tebessüm hala yerinde duruyordu. Dişlerimi sıkarak gözlerimi Berzah'dan çektiğimde Miraz adamın kolunun altına girmiş yanıma gelmeye başladı.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin