Herkese selaam...
Ufak bir gecikme olduğu için özür diliyorum. Elimde bölüm kalmadığı için 11. bölümü de hâlâ yazmakta olduğum için biraz geciktirdim. Normalde kurguyu baştan sona düzenleyerek gidiyorum ama bölümlerde ve kurguda çok fazla değişiklik yaptığım için olay örgüsü de değişiyor. Bu nedenle araya yeni yazılmış bölümler eklemek durumunda kalıyorum. Bir de düzenlemeye çok önem verdiğim için en kaliteli ve içime sinecek şekle gelene kadar uğraşıyorum.
Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalaarr...
Oy vermeden ve yorum yapmadan geçemeyin lütfen.
...
Şarkı; Imagine Dragons, Radioactive
10. BÖLÜM: ÖTEKİ YÜZ
Karargâh'taki kaldığımız daireye girerken gerginliğin aramızda dördüncü bir şahıs gibi bizimle geldiğinin farkındaydım. Sanki eşikten bizimle birlikte geçmişti. Dorian kaskatı duruşuyla suskunluğunu koruyor, Marcus hâl ve hareketlerine de yansıttığı öfkesiyle birazdan yaşayacağı ve yaşatacağı patlamayı haber veriyordu.
"Bu kadar düşüncesiz davranamazsın! Kuşku uyandıran davranışlarda bulunamazsın!" Marcus salona hızlıca giren Dorian'ın arkasından aynı hızla ilerlemiş ve doğrudan ona olduğu belli cümlelerini yüksek sesle kurmuştu. Daha önce Marcus Dorian'la bu düzeyde konuştuğuna hiç şahit olmamıştım.
Dorian tavrını hiç bozmadan durdu Marcus'a üstten bir bakış attı ve "O adamın cümlelerimden biraz bile kuşkulanacağını sanmıyorum," dedi.
Dorian'ın ima ettiği kesinlikle Lukas Danner'ın aptal biri olmasıydı. Ancak benin o adamın göründüğü gibi ya da bize gösterdiği olmadığına neredeyse emindim. Salağa yatar gibi yapması tamamen bir kamuflaj gibi geliyordu. Aksi olsa bu kadar önemli bir mevkiye yükselemez önemli ve güçlü bir konumda olmazdı.
"Hata yapıyorsun," dedi Marcus soğukça. "Sana izin verildiği kadar tanıdığın birine fazla açık verdin. Sadece planı değil hayatlarımızı da tehlikeye atıyorsun. Daha dikkatli ol ve ciddiye al şu işi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABLUKA
Science FictionShalin için yaşadığı hayatın ne kadar adaletsiz olduğunun farkındaydı. Elinde kalan son şey sistemi eleştiren bilen düşünceleriydi. Otorite insanlığı mutlak bir hâkimiyet altına almışken zihnimiz bile artık yeterince güvenli değildi. Sıradan bir iş...