Selamun aleyküm.
🥀
"Benim dallarım yetmedi sana, kollarım yetmedi..."
🥀
Korkuyordum. Karşımda bana kararmış gözleriyle bakan adama kendimi açıklayamamaktan çok korkuyordum. Dilim tutulmuş, bedenim titriyordu. Böyle olmamalıydı. Bu şekilde görmemeliydi bizi.
Ama olmuştu.
"Ensar." dedim tarazlı kısık bir sesle. Elini uzattı. "Gidelim." Sesinde örülmüş buzdan bir duvar vardı. Yüzü o kadar ifadesizdiki. Ağzımı açıp tek kelime edemeyecek kadar aciz hissettiriyordu bu tavrı bana.
"Eve gidelim." dedi tekrar. Elimi kapıdan ayırdım. "Çantam..." dedim içeriyi gösterirken. "Çantamı alayım." Elini geri çekip kafasını salladı. Ardıma döndüğümde Laçin yana çekildi. Adımlarımın sendelememesi için çabaladım. Kendime zaman kazandırmak için ağırdan aldım. Masanın üzerindeki çantayı alarak derin birkaç solukla sakinleştirmek istedim kaburgama hasar vermek için çırpınan avucum büyüklüğündeki et parçasını.
Kırılma noktasındaydık. Paramparça olacaktık.
Adımlarımı kapıya çevirip Ensar'ın önüne dikildiğimde mezarım olmaya meraklı yanakları içeri çöktü. Kendisine hakim olmaya çabalıyordu. "Bunu yapmazsam kafayı yerim." Ne dediğine anlam veremedim. Ben anlamaya fırsat bulmadan Laçin'in önünde durdu. Yakalarından kavrayıp çenesine yumruk attığında çığlık attım.
"Bir daha karıma yaklaşırsan çeneni kırarım!" Laçin sarsılsada düşmedi. Ensar burnundan soluyarak ona baktı. Bir yumruk daha attı. Ağzından hoş olmayan bir iki kelime çıksada bunu öfkesine bağladım.
Koluna yapıştım korkuyla. "Ensar, yapma!" Kafasını bana çevirdi. Gözleri yüzümde gezindi. Elimden kavradığı gibi ardından sürüklemeye başladı.
Lanet... Olmasın.
Kim bilir ne düşünüyordu! Arabanın kapısını açtı. Beni şoför koltuğunun yanına oturttuktan sonra kapıyı çarptı. İrkildim. Seri adımlarla dolaşıp şoför koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırıp gazı kökledi.
Tırnaklarımı kemere geçirip geriye yaslandım. Kelimeler toparlanıp göçmüştü hafsalamdan.
"Konuşsana..." dedi kısık bir sesle. "Yanış anladın, de."Elini direksiyona vurdu." Bizden başkası da vardı orada, de. "Konuşmadım.
"Konuşsana Gülce!" Bağırmasıyla irkildim. "Her b*ka konuşuyorsun. Neden şimdi susuyorsun? Ağzını açman gereken zamanda neden susuyorsun?" Koltuğa bastırdım sırtımı.
"Bana bağırma." dedim kedi miyavlamasına benzer sesimle. Alayla güldü. "Beklediğim şeyler bu değildi." Arabayı öyle hızlı kullanıyorduki şimdiden çok ceza yemiş olmalıydı. Kırmızı ışık yandığında frene basarak durdurdu arabayı. Sakinleşmek ister gibi derin nefesler aldı.
"Konuşacak mısın?" Dişlerimi birbirine bastırdım. Birkaç saniye sonra yeşil ışık yandı. Arabayı çalıştırdı. Çok sürmeden evimizin önünde durdurdu arabayı. Kemerimi açarak hızla indim arabadan. Koşar adımlarla bahçeye girdim. Çantamın arka cebindeki anahtarı çıkarıp kapının önünde durdum. Kapıda nöbet tutanlardan biri onu durdurup bir şeyler söyleme çabasına girmişti.
Kapıyı açarak eve girdim. Kapıyı kapatıp üzerimdeki fazlalıklardan kurtuldum. Telaşlı ve gergindim. Yapmam gereken en mantıksız şeyi yapıp mutfağa girdim. Dünden kalan çorbayı ısıtıp sofra kurdum birde dalga geçer gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
Literatura FemininaTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...