Elisa odasına gidip biraz dinlendi ve yaklaşık bir ya da iki saat sonra dadısının uyandırmasıyla kalkıp hazırlandı. Neredeyse akşam oluyordu. Eteği büyük, yeşil ve dantelli bir elbisesini giyip dadısıyla beraber çıktılar. Yemek salonuna doğru ilerlediler. 'Şimdi nasıl bir oyun oynayacağız?' Diye düşünüyordu Elisa. Birbirlerine tabak fırlatmak mı? En iyi yemeği yapan kazanır mı? Yoksa daha farklı bir şey miydi? Kız bunları düşünürken yemek odasının kapısının açılmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı ve içeri girdi.
Odada tuhaf bir şey yoktu. Sadece yarım ay şeklinde bir masa ve tek kişinin oturacağını düşündüğü diğer masaya göre daha küçük dikdörtgen şeklinde bir masa vardı. Kız yuvarlak masanın en köşesine '50 numara' yazan yere oturdu. Masanın üstünde tabak, bardak, çatal gibi şeyler vardı. Herkes yavaş yavaş gelip yerlerine oturdu. Kızlar merakla ne olacağını tartışırken dadıların işaretiyle hepsi sustu. Sonra arkadan ayak sesleri geldi. Herkes bu kişinin Oyuncakçı olduğunu anlamıştı. Yavaşça geldi tek kişilik masaya gidip oturdu. Kızlar onu ilk defa doğal ve makyajsız görmüştü. Adamdan etkilendikleri belliydi. Elisa pek şaşırmamıştı. Zaten önceden gördüğü bir yüzdü.
Adamın yerine geçmesiyle aşçılar yemek dağıtımına başladı. Pahalı yiyecekler,egzotik meyve ve sebzeler masaları süsledi. Ama kızlar lüks yiyeceklere alışkındı. Sadece Oyuncakçının neden onlarla birlikte yediğini merak ediyorlardı. Sabırsızlardı ama yine de yemeklerden ağızlarına bir iki lokma aldılar.
Oyuncakçı yemeğin sonunda kızlara dönüp bir konuşma yaptı.
"Evet hanımlar! Heyecanla beklediğiniz yere geldik. Hepinizin başından beri aklında olan o soruyu şimdi yanıtlıyorum. 'Biz neden bu oyunları oynuyoruz?' Aklınızdan bir kez olsun bu sorunun geçtiğine eminim." Dedi ve onay istercesine tüm kızlara baktı. Herkes onu onaylayarak başını salladı ve dinlemeye devam etti.
"İlk önce kendimi tanıştırarak başlayayım. Bendeniz Kral 2. Theodorun oğlu Prens Theo. Hepinizle tanıştığıma memnun oldum" dedi. Kızlar ilk önce şaşırdı. Sonra hemen ayağı kalkıp onu selamladı. Böylece Oyuncakçının kim olduğu ortaya çıkmıştı. Gizemlerden biri çözülmüştü.
"Majestelerini saygıyla selamlarız!"
"Tamam, tamam yerinize geçin. Merak ettiğiniz diğer soruya geçelim. 'Neden Oyuncakçı beni buraya getirdi?' Bu sorunun cevabı çok basit. Sizler özel olarak seçtiğim kişilersiniz. Ama sizi yeteri kadar tanımadığım için test etmem gerekliydi. Bende size bu oyunları hazırladım. Hanginizin eşim olabileceğini öğrenmek için..." dedi ve sırıttı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Elisa ilk önce duyduklarıyla şok oldu, sonra duyduğu şeyleri yerlerine oturtmaya çalıştı. Oyuncakçı asil kızları topladı. Amacı oyunlar oynayarak doğru kızı bulup onunla evlenmekti. Peki neden asil? Muhtemelen ailenin ve dostlarının desteğini alabilmek için. Desteğe ne için ihtiyacı var? Taht kavgası? Muhtemel... İsyan? Kral veliahtını daha seçmediği için hala veliaht olma ihtimali var bu yüzden bu ihtimal çok düşük. Kızları neden öldürüyor? Sadece elese olmaz mıydı? Kanlı oyunlarını birilerine anlatmalarını önlemek olabilir. Ayrıca psikopat olduğu için kan görmekten hoşlanıyor. Peki Elisa burada ne yapacaktı? Sonunda onunla evleneceğini bile bile oyunlara devam mı edecek, yoksa buradan kurtulmanın bir yolunu mu bulacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncakçı
HorrorElisa Snow 16. Yüzyılda yaşayan 16-17 yaşlarında bir asilzadedir. Babasıyla ve ablasından kalan tek şey olan yeğeni ile yaşamaktadır. Yaşıtları gibi bir balodan diğerine gitmek yerine kitap okumayı ya da yeğeniyle vakit geçirmeyi tercih eder. Bir a...