NATSU
Brook'un çılgın hayranlarından kurtulup sakin bir yer bulmamız hiç kolay olmadı ama sonunda kendimizi boş bir ofis odasında bulduk. Brook ofis masasının üstüne oturup küçük çocuklar gibi ayaklarını ileri geri salladı.Brook:
"Bu oda neden boş acaba?"Natsu:
"Mutlaka bir sahibi vardır. O gelmeden konuşmamızı yapsak iyi olur."Brook:
"Ben sadece sarı kızla nasıl gidiyor diye soracaktım ama sanırım senin daha büyük bir sorunun var."Brook:
"Sarı kız?"Brook:
"Seni en son gördüğümde sarışın bir kız vardı yanında adını hatırlayamıyorum."Natsu:
"Lucy mi?"Brook:
"Ah evet evet Lucy'ydi"Sarışın deyince aklıma direk Lucy geldiği için söyledim ama onaylayacağını hiç düşünmemiştim.
Brook:
"Lucy çok güzel bir kadındı. Birde iç çamaşırını..."Birden Brook'a yumruk attım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum bir çeşit refleks gibiydi. Söylediği şey beni rahatsız etti.
Natsu:
"Brook sen iyi misin?"Brook:
"Yohohohohooo iyiki burnum yok yoksa kesin kırılmıştı yohohohohoo."Bu herifin gülüşüne kıl olmaya başladım.
Natsu:
"Bak kemik yığını daha önce seninle tanıştığımı falan hatırlamıyorum ama hafızamla ilgili bazı şüphelerim var bu yüzden şimdilik sana inanmayı tercih edeceğim. O yüzden bana benimle ilgili bildiğin ne varsa anlat."Brook masadan kalktı ve kapıya ilerledi. Kapının orada durup bana baktı.
Brook:
"Aklınla değil kalbinle düşün. Ancak o zaman kaybettiklerini bulabilirsin genç adam."Kapıyı açıp gitti.
Natsu:
"Hey nereye daha konuşmamız yeni başlamıştı!"Peşinden gittiğimde kapının ardında kimse yoktu. Etrafıma bakındığımda da hiçbir yerde göremedim. Sanki adam buhar olup uçmuş gibi.
Natsu:
"Olmayan bir şeyle mi konuştum yoksa?"İç çektim. Bu iş git gide içimi daraltmaya başladı. Düşünmeyi bırakıp biraz rahatlasam iyi olur yoksa kafayı yiyeceğim.
LUCY
Sarayın koskoca kütüphanesi dururken halk kütüphanesine geldim. Amacım yaptığım araştırmadan ailemin haberinin olmamasını istemem. Natsu'yla bir şekilde iletişim kurmanın yolunu arıyorum. Elime bir kaç kitap aldım ama bunların yardımcı olacağından pek emin değilim. Gözüme bir kitap ilişti.
"Ayrı Dünyaların İnsanıyız."
Kitabı elime aldım. Bu bir aşk romanı. özetini okuduğumda duygulandığımı hissettim. Natsu ile benim hikayeme çok benziyor gibi. Her şeyi bırakıp koltuklardan birine oturarak kitabı okumaya başladım.
Kitabı bitirdiğimde hüngür hüngür ağlıyordum. Çünkü bu roman hayatımda okuduğum en berbat sona sahipti.Şöyle özetleyeyim;
Savaş döneminde Aydınlık taraflı bir kadın ve karanlık taraflı bir adam birbirlerine aşık oluyor. İsimleri Layla ve Jude ama iki tarafında halkı düşman olduğundan aileler bu birlikteliğe karşı çıkıyor. Sonunda Layla ve Jude binbir zorluklada olsa kaçıp evleniyorlar ama ayrı dünyalardan olanların evlenmesi kanunen yasak olduğundan büyük bir suç işlemiş kabul edildiler. Bir süre kaçarak yaşayan bu çift sonunda yakalandı ve mahkeme ikisininde idamına karar verdi. O zamanlar iki taraf birbiriyle savaş halindeyken kimse savcılığın verdiği bu karara itiraz etmedi. Kendi aileleri bile çoçuklarının hain olduğunu kabul edip asılmasına engel olmadı. Tek suçları birbirini sevmek olan bu çift İkisi de kendi taraflarında olmak üzere asılarak idam edildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRI DÜNYALARIN İNSANIYIZ 2
RomanceKaybolmuş hatıraların acısı sarar etrafımı. Aydınlık dünyamın tek karanlığısın. Bu karanlıkta beni görebilmen için, Kendimi yaksam yeter mi? Tekrar alev alsa aşkımız Benimle beraber yanmaya var mısın? Neden var olduğun halde yok gibisin. Sen beni a...