Multimedia: Metro Boomin - Borrowed Love
Görsel: Siyahın Cenneti Afiş
Merhabalar...
Oldukça keyifli ve eğlenceli bir bölümle karşınızdayım. Böyle bir bölümü hak ettiğimizi düşünüyorum. :) Ancak bu bölümün fırtına öncesi sessizlik olduğunun da farkındasınızdır umarım. Neyse okuyun ve görün bakalım. Satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın lütfen.
Bu arada geçen hafta bölüm paylaşmadığımdan, en son ne olduğuna dair hatırlamak isteyenler olursa, sizleri bölüme başlamadan önce bir önceki bölümü okumaya davet ediyorum.
Herkese keyifli okumalar... 🖤
Çok değerli mitolojikbiri nin hazırlamış olduğu bu muhteşem afiş için çok teşekkür ederim. Emeğine sağlık... Çok beğendim... 🖤🙏🏻🙏🏻
Bölüm 29: Kurşun
Aden KESKİN
''Bense güzelim... Henüz yeterince eğlendiğimi düşünmüyorum.''
Baran'ın son derece kışkırtıcı olan sözleri kafamın içinde yankılandığında, hızla çarpmaya başlayan kalbim yüzünden ne yapacağımı şaşırmıştım. Şu anda üzerimde uzanmış olan Baran vücudunun ağırlığını bana vermemek için dirseklerini yatağa dayamıştı. Buna rağmen birbirine temas eden vücutlarımız yüzünden bedenimin her bir noktası alev gibi yanıyordu.
İçinde bulunduğumuz durum nedeniyle ben heyecan ve utanç içinde kıvranırken, benim aksime Baran rahat görünüyordu. Yüzünde şimdi alay içeren herhangi bir ifade yoktu. İstek dolu hayran bakışlarını işkence eden bir yavaşlıkta yüzümün her santiminde gezdiriyordu. Her zaman puslu olan mavileri şimdi ışıl ışıldı. Yüzümü inceleyen bakışlarının en son durağı dudaklarım olduğunda, artık kaçınılmaz olanın yaşanacağına da emin oldum.
Bakışlarını dudaklarımdan ayırmadan yüzüme doğru yaklaşan Baran hiç acele etmedi. Bense kesik kesik nefes alırken, heyecandan bayılmamak için adeta bir savaş veriyordum. Baran beni yatağa yatırıp üzerime çıktığı sırada iki elimi de ne yaptığımı bilmeden Baran'ın çıplak omuzlarına dayamıştım. Farkında olmadan aşağıya doğru kayan sağ elim Baran'ın sol göğsü üzerinde duraksadı ve elimin altında hızla atan kalbinin ritmini hissettim. Onun da benden farkı yoktu.
Baran'ın nefesi dudaklarıma çarparken, dudaklarımız arasında iki santimlik bir boşluk kaldığında duraksadı ve sağ elinin avucunu yanağıma yasladı.
''Kıyamıyorum...'' derken ağzından derin bir nefesi dışarı verdi ve gözlerimin içine bakıp konuşmaya devam etti. ''Bir yanım vahşice seni sevmek isterken, diğer yanım sana dokunmaya bile kıyamıyor. Öyle bir çelişki ki bu, elimi kolumu bağlıyor. Her bir santimine dokunmak ve sende var olup yine sende kaybolmak istiyorum ama o kadar saf ve masumsun ki dokunduğum an sana zarar verecek ya da seni bozacakmışım gibi hissediyorum. Kendimle sürekli bir savaş halindeyim. Üstelik bu savaşın ne kazananı var ne kaybedeni... Söyle şimdi bana güzelim... Bu çaresiz adam ne yapsın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Cenneti
Roman d'amour''Baran lütfen... Lütfen anla beni, burada kalamam. Seni tanımıyorum bile... Üstelik tehlikede de olsam başımın çaresine bakabilirim. Lütfen bırak artık gideyim.'' Tam birkaç basamak çıkmıştı ki, durdu. Yavaşça bana doğru döndü ve bir kez daha donak...